Başbakan Ahmet Davutoğlu, Cizre’de bir binanın bodrumunda mahsur kalan ve tahliye edilmeyi bekleyen yaralılara ilişin “Bir takım iftiralarla Türkiye’yi lekelemeye çalışan ve mecliste nutuk atanlara sesleniyorum, Nerede bu yaralılar” ifadelerini kullandı.

HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş ve Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemir, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun bugünkü “Nerede bu Cizre'deki yaralılar?” sorusuna yazılı cevap verdi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, AKP Genel Merkez’inde gerçekleştirilen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısında yaptığı konuşmada, Cizre’de 12’inci gününe giren bodrum katındaki yaralıların bekleyişine ilişkin açıklamalarda bulundu.

HDP, yaralıların ses kaydını bakanlığa da dinletmiş ve yaralıların fotoğrafları paylaşılmıştı. Ancak Başbakan Davutoğlu, HDP’lilerin açıklamalarına itiraz ederek, hastaneye kaldırılmayı bekleyen yaralıların tahliyesi için ‘10 ambulans, 30 kişilik sağlık ekibi, bir helikopter, bir uçak ambulans görevlendirdiklerini, ancak gelen kimsenin olmadığını’ söyledi.

Operasyonlar nedeniyle büyük tahribata uğrayan Sur için “Toledo” benzetmesi yapan ve bu benzetmeden ötürü HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın, “Toledo düştükten sonra Franko faşizmi başlıyor ve Toledo faşizme karşı mücadelenin simgesi oluyor. Başbakan ‘Sur’u düşürüp Franko olmak istiyorum’ diyor. Biri Hitler, biri Franco. Burada yırttınız, orada nasıl kurtaracaksınız?” tepkisiyle karşılaşan Davutoğlu, bu polemiği de sürdürdü. Davutoğlu, “Franco zihniyeti arayacaklarsa aynaya baksınlar,” diye konuştu.

Başbakan Davutoğlu, yeni anayasa ve başkanlık konusunda da açıklamalarda bulundu.

Başbakan Davutoğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:

CİZRE’DEKİ YARALILAR VE OPERASYONLAR

“Son günlerde Cizre’ye yönelik bazı iddialar dile getiriliyor. Sözü edilen yaralılar ile ilgili olarak konu bize intikal ettiği zaman hem İçişleri Bakanımız, hem Sağlık Bakanımız, hem bizzat ben konunun takipçisi oldum.

“ Ambulanslarımızın olay maline ulaşması için her türlü çalışmayı gecikmeden yürüttük. Sağlık Bakanlığı ambulanslarını gönderdik, belediye ambulanslarının gönderilmesi için çaba sarfettik.

“Bu olayda sözü edilen bölge öyle bir bölge ki olay maline gitmeye çalışan görevlilerimiz ateşte kalıyor. Bunlardan bir şehidimizi de Eskişehir’de toprağa verdik.

“Cizre’de teröristlerin ambulanslara ateş açması, saldırı da bulunması nedeniyle olay mahalline ve o bölgeye ulaşmak mümkün olmadı. Buna rağmen Şırnak valiliği önceki gün iddia edilen yerden gelen bir telefon üzerine en yakın mesafeye 10 ambulans ve 30 sağlık personeli gönderdi, o bölgeye yaklaştı ama gelen kimse olmadı.

“Ambulanslar binaya yaklaştığında keskin nişancılar ve roketlerle saldırı yapıldı. Siz getirin dediğimizde kimse bir şey getirmedi. Bir takım iftiralarla Türkiye’yi lekelemeye çalışan ve mecliste nutuk atanlara sesleniyorum: Nerede bu  yaralılar?”

“(Cizre’de) çok az bir bölge kaldı. Bu bölgede terör faaliyetlerini yöneten kişilerin de olduğunu biliyoruz. Biz terörle mücadele ederiz. Sonuna kadar da edeceğiz ama yaralı terörist de olsa onu yaralı olarak alır tedavi eder ve adalete teslim ederiz. Türkiye bir demokratik hukuk devletidir.

“Kim olursa olsun yaralı olduğu anda buna ulaşmaya çalıştık. Örgütün siyasi uzantısı olan milletvekilleri günlerdir bu olay üzerinden meclisi meşgul ediyor. Kamuoyunu galeyana getirmeye çalışan açıklamalarda bulunuyorlar. Hodri meydan. Biz bunların hepsini yaptık.

“Yapmadı desinler. Hepsi adım adım takip edildi. Cizre’de ölü ve yaralıların olduğu evden tahliyelerin gerçekleştirilmesi, cenaze ve yaralıların alınması için daha önce de defalarca teşebbüste bulunuldu. Morgda en iyi şartlarda tuttuğumuz o cenazeleri mezbahaneye koydular. Bu mu cenazeye saygı?”

‘TOLEDO’ POLEMİĞİ

“İstismar edecekler ya ben kültürel mimari özelliklerin korunması bağlamında Diyarbakır’ı Toledo ile ya da Dubrovnik ile karşılaştırdım diye birinin aklına Franco geliyor, diğerine de özerklik geliyor. Şartlanmış zihniyetlere ne derseniz deyin, ‘benim oğlum bina okur, döner döner onu okur’ misali başka bir şey bilmez bunlar. Biz onlara, o faşist zihniyetlere faşizmin ne olduğunu da öğretiriz, tarihin ne olduğunu da öğretiriz, Tuleytula’nın ne olduğunu da öğretiriz Allah’ın izniyle. Franco zihniyeti arayacaklarsa aynaya baksınlar. Franco zihniyetiyle Stalin zihniyetini Türkiye’de temsil edenler, kendilerinin olduğu yerde başka hiçbir siyasi harekete, farklı düşünceye izin vermeyecek şekilde terör uygulayanlardır.”

YENİ ANAYASA

“AK Parti, dün aldığımız kararla hem parti içinde bir mutfak oluşturacak ve anayasa çalışmalarını bizzat benim başkanlığımda toplanacak parti içindeki heyetle takip edeceğiz hem bu parti içindeki mutfağımızdan oluşacak fikirlerle uzlaşma komisyonu üyesi arkadaşlarımız orada görüşlerimizi dile getirecekler hem de sivil toplum kuruluşlarıyla, anayasa profesörleriyle, aydınlarla sürekli temas halinde Türkiye’nin ihtiyacına cevap verecek, çağdaş, kendi geleneğimizden gelen ama çağdaş demokratik kurallara sahip ve bu kurallarla desteklenmiş bir anayasayı yazabilmek için elimizden gelen gayreti göstereceğiz.

“Bu süreç bir uzlaşma süreci, uzlaşma noktalarını çoğaltma süreci olarak görülmelidir. Komisyonda yer alan diğer partilerin de uzlaşma ruhuna uygun, yapıcı, kapsayıcı ve ciddi katkılar vereceğine inanıyorum. Madem ki ‘Türkiye’de yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğu’ konusunda hepimizin ortak bir kanaati var, kompleksiz bir şekilde ve konuyu kişiselleştirmeden, partileştirmeden tartışmamız lazım.”

BAŞKANLIK SİSTEMİ

“Biz başkanlık sistemini istiyoruz. Niçin karşı çıkıyorlarsa anlatsınlar. En doğru anayasayı yapalım. Siyasi çekişmelerden uzak tutmamız gerekir. Farklı fikirlerin ortaya çıkmasını kazanım olarak görürüz. Ortak geleceğe mührümüzü vuralım.

“Çarpık ve saptrılmış bir parlamenter sistemi savunmak yerine, hür başkanlık sistemini ya da parlamenter sistemi konuşalım. Ama kimse bu sistemi çok iyi diye bize satmasın. Yeni bir kurucu meclis iradesi ile yol alalım.

“Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yapılacak olan bir anayasa çalışması için Cumhurbaşkanımızı hedef almak, Cumhurbaşkanımıza hakaretler yöneltmek, Cumhurbaşkanımızı bu tartışmanın merkezine yerleştirip bu tartışmayı şahsileşen bir tartışma haline dönüştürmeye çaba sarf etmek anayasa yapım sürecine ihanettir. Bu mesele hiçbirimizin şahsi meselesi değildir.”