8 Nisan Dünya Çingeneler Günü.

Hepimiz biliyoruz bu insanları. Pekiyi, tanıyor muyuz?

“ÇİNGENELER SİTESİ”inde, kendilerini şöyle tanıtıyorlar:

“BEN BİR ÇİNGENEYİM

Tarihin en eski devirlerinden beri korktular bizden.

Adımızı Çingene koydular.

Farklıydık.

Daha yoksulduk.

Daha özgürdük.

 Ama insandık.

Tıpkı onlar gibi.

Onlar bunun farkında değildi.

Bizimle çalışmak, bizimle yaşamak, bizimle konuşmak istemediler.

Biz yarattığımız göz nuru zanaatlarla onlara bir yaşam bahşederken onlar şehirlerinin unutulmuş köşelerine attılar bizi.

Yoksulluk bitmeyen bir lanet gibi üstümüze çüktü.

Çok acılar çektik.

Atalarım, bu haksızlıklardan kurtulmak için her yolu denediler...

Haykırarak baktılar insanların gözlerine; bazen yalvararak!

‘Biz Çingene değiliz, insanız’.

Bizi kabul edin.

Lütfen!

Bugüne kadar kimse onları dinlemedi.

Çaresizliklerinin karşısında gülümsediler.

Yoksulluklarıyla alay ettiler.

Umutsuzluk bir karabasan gibi çöktü insanlarımızın üzerine.

Ben atalarım gibi umutsuzca yalvarmayacağım.

Biliyorum ki gerçekten de biz farklıyız!

Özgür, hırçın, dayanıklı, güçlü, insancıl ve yaratıcıyız.

Tarihin en barışçı insanlarıyız.

Bu yüzden utanmam gerekmiyor.

Evet, ben bir dokunulmazım.

Acılarımızın verdiği güçle; çirkinlikler, kalleşlikler ve aşağılayan bakışlar dokunamaz artık bana.

Temiz yüreğimize değil aşınmış ayakkabılarımıza bakanlar incitemez artık kalbimi.

Madem ki binlerce yıldır ölüm tadında yaşadık hayatı; bundan sonra hiçbir güç dokunamaz tertemiz insanlığımızla beslenmiş kutsal özgürlüğümüze.

Ben bir dokunulmazım.

Olduğum şeyle gurur duyuyorum.

Herkes bilsin ben bir Çingene’yim.

MÜZİK, EĞLENCE, GAZ ODALARI VE FIRINLAR

8 Nisan 1971 yılında Londra’da Dünya Çingene Kongresi toplanır.

Kongrede ayrımcılığa karşı mücadele doğrultusunda kararlar alınır.

8 Nisan günü BÜNYA ÇİNGENELER GÜNÜ olarak kabul edilir.

Barış, kardeşlik, birlik ilkeleriyle her yıl kutlanır.

Ana vatanları Hindistan’dan tüm dünyaya dağılmışlar.

Kendi kültürlerini, geleneklerini, yaşam tarzlarını, dillerini koruyarak bulundukları ülkenin diliyle, diniyle bütünleşirler.

Müzik, eğlence ve düğünleri Çingene kültürünün bir parçasıdır.

Onların nesillerdir yaşadıkları umutsuzluğu, yoksulluğu, çaresizliği unutup moral buldukları anlardır.

İkinci Dünya Savaşında onlar da çok acı çektiler.

Almanların amacı 1933-1945 yıllarında saf Alman ırkını yaratıp, Büyük Alman İmparatorluğunu kurmaktır.

Kendi ırkları için tehlikeli gördükleri ırkları tespit ederler.

Faşist rejime göre Çingeneler saf Alman ırkının bozulması için büyük tehlikedir. Bu nedenle yok edilmesi gereken ırklardan biridir.

Yahudi soykırımı hep ön planda olduğu için Çingenelere uygulanan Nazi katliamları pek gündemde olmaz.

Yahudiler gibi Çingeneler de (Yehova Şahitleri de) Naziler tarafından soykırıma uğradılar.

Almanlar işgal ettikleri ülkelerdeki Çingeneleri, toplama ve imha kamplarına gitmeden topluca sistematik bir şekilde katletmeye başlarlar.

Almanya, Polonya, Macaristan, o tarihteki Çekoslovakya toplama kamplarında, gettolarda, gaz odalarında, deneylerde yok edilirler.

Bildiğiniz gibi İkinci Dünya Savaşında 30 milyon gibi insan Nazilerin kurbanı oldu.

Tahminlere göre bunun 6 milyonu Yahudi, 500 bini Çingene’ydi.

1944 yılının 2/3 Ağustos gecesi katliamların en büyüğü gerçekleştirilir.

O gece, vagonlarla, kamyonlarla, yaya olarak taşınan, kamplarda bulunan binlerce, binlerce Çingene gaz odalarında zehirlenip, fırınlarda yakılır.

ONLARI KENDİ ANLATTIKLARI GİBİ TANIYALIM

Her gün gördüğümüz, bildiğimiz bu insanlar kendilerini ne kadar güzel anlatıyor:

“Ben bir Çingene’yim.

Adımızı Çingene koydular.

Farklıydık.

Daha yoksulduk.

Daha özgürdük.

Ama insandık.

Tıpkı onlar gibi.

Onlar bunun farkında değildi.

Olduğum şeyle gurur duyuyorum,

Herkes bilsin ben bir Çingene’yim.

HEPİMİZ İNSANIZ

Hiç kuşkusuz, herkesin soyu, inancı kendi onurudur, övüncüdür, gururudur.

Ama onların ötesinde hepimizin ortak onurumuz, övüncümüz, gururumuz da var. O da insan olmaktır.

Çingene dostların 8 Nisan barış, kardeşlik ve birlik günlerini kutluyorum.