CHP İstanbul Milletvekili ve PM üyesi Eren Erdem, müftülüklere nikah kıyma yetkisi veren yasa tasarısı, içtüzük değişikliği, OHAL ve gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Müftülere verilecek nikah kıyma yetkisinin yeni tartışmalara sebep olacağını dile getiren Erdem, hükümeti suni gündem yaratmakla suçladı.

Erdem,”AKP Metal yorgunluğundan çok bir akıl yorgunluğu yaşamaktadır. Bir an önce aklını başına almalıdır. Müftülere verilecek nikah kıyma  yetkisi, “müftülerde devlet memurudur” açıklaması ile geçiştirilecek kadar basit bir olay değildir. Türkiye’de müftülerin dışında da bir çok devlet memuru vardır. Bu laiklik ilkesini arkadan dolaşma  anlayışının ülkeye yeni sorunlar getireceği aşikardır” dedi.

2019 seçimleri nedeniyle iktidarın toplumu kutuplaştırmaya çalıştığını savunan Erdem,”Yeni tartışmalarla, 2019'a kutuplaştırmayı derinleştirerek gitmenin hiç kimseye faydası yoktur. 'İktidara giden her yol mubah' olmamalıdır. Hele cumhuriyetin temel değerleri ile oynamak, bunu basit bir yasa değişikliği ile izah etmeye kalkmak milletin aklı ile oynamaktır” ifadelerini kullandı.

Eren Erdem, yazılı olarak yaptığı açıklamada şu görüşlere yer verdi:

“Gerginliği temel politika haline getiren AKP, her geçen gün ülkeyi yeni bir tartışmanın ortasına atarak kutuplaşmayı derinleştirmeye devam ediyor. Suni gündemler yaratarak, ülke gerçeklerini halktan saklamak AKP'nin en mahir olduğu konuların başında gelmektedir. FETÖ terörü bahane edilerek ilan edilen OHAL, Türkiye’nin gündemine sokulan Anayasa değişikliği, YSK marifeti ile ilan edilen seçim sonuçları, var olan adaletsizliği derinleştirirken, meşrutiyet tartışmalarını da ülke gündeminin ilk sırasına taşımasına neden olmuştur. Bu tartışmalara önlem almak,  adaleti yeniden tesis etmek yerine, AKP kutuplaştırmayı derinleştirmeği, gerginliği artırmayı hükümet politikası haline getirmeyi tercih etmiştir.

SEÇİMLER MEŞRU ZEMİNDE OLMALIDIR

İç tüzük düzenlemesi ile parlamentoyu işlevsizleştirmeyi KHK’ler ile toplumsal muhalefeti susturmayı tek sesli, tek adamlı Yeni Türkiye’nin altyapısı olarak görmektedir. Ekonomi, işsizlik ve dış politikanın alarm verdiği bir dönemde Türkiye’nin çatışmaya değil barışa, kutuplaşmaya değil dayanışmaya ihtiyacı var. Kurulduğu günden beri çatışmayı politik bir argüman haline getiren AKP, bu argümandan bir önce vazgeçmelidir. Demokrasiyi araç olarak görme anlayışının kimseye fayda getirmeyeceğini, seçim yarışının meşru zeminlerde yapılmasının öncelikle Türkiye’nin hakkı olduğunu en başta iktidarın kabul etmesi gerekir.

İKTİDARA GİDEN HER YOL MUBAH DEĞİLDİR

Yeni tartışmalarla, 2019'a kutuplaştırmayı derinleştirerek gitmenin hiç kimseye faydası yoktur. 'İktidara giden her yol mubah' olmamalıdır. Hele cumhuriyetin temel değerleri ile oynamak, bunu basit bir yasa değişikliği ile izah etmeye kalkmak milletin aklı ile oynamaktır.

AKP Metal yorgunluğundan çok  bir akıl yorgunluğu yaşamaktadır. Bir an önce aklını başına almalıdır. Müftülere verilecek nikah kıyma  yetkisi, “müftülerde devlet memurudur” açıklaması ile geçiştirilecek kadar basit bir olay değildir. Türkiye’de müftülerin dışında da bir çok devlet memuru vardır. Bu laiklik ilkesini arkadan dolaşma  anlayışının ülkeye yeni sorunlar getireceği aşikardır.

Rövanşist duygularla yapılan Büyükelçilik atamaları, müftülerin nikah yetkisi, her gün Atatürk heykellerine yapılan 'meczup' saldırıları, ülkeyi yeni bir bölünmüşlüğün içine hızla sürüklemektedir.

NİKAHA OMBUDSMAN MI KARAR VERECEK?

Toplumsal düzenimizi, aile yapımızı nikah tartışmalarının içine sokmaya iktidarın hakkı yoktur. Evlenecek çiftlerden biri veya aileleri, nikahı Belediye Başkanı kıysın, diğeri ise müftü kıysın derse ne olacak? Kararı kim verecek? Kurulduğu günden beri bir işe yarmayan "ombudsman" mı karar verecek? Çiftler daha  evlenmeden, nikah tercihi için mahkemeye mi baş vuracaklar? Türkiye’yi, müftüye nikah kıydıranlar, Belediyeye nikâh kıydıranlar olarak ikiye bölerek ne hedeflenmektedir? Türkiye büyük ve önemli bir ülkedir. Kurduğu laik cumhuriyet, oluşturduğu parlamenter demokrasi bir çok ülkece örnek alınmış, takip edilmiştir. AKP ülkeyi rayından çıkarmak yerine normalleştirmenin yollarını aramalıdır. TBMM'nin tatilde olduğu bir dönemde, suni tartışmalar açmak yerine, alarm veren ekonomi, rekor kıran işsizlik, yerlerde sürünen dış politikayı düzelmek iktidarın başlıca görevi olmalıdır. Bunu beceremiyorlarsa, “Gölge etmek” yerine bıraksınlar halk huzur içinde bir yaz tatili geçirsin."