Cengiz Can Ekinci / Demokrat Haber

Karadeniz'de HES firmalarının dereleri yağmalaması bütün hızıyla devam ediyor. Marketten ürün seçer gibi dere seçilip, ürün satın alır gibi dere satın alınıyor.

Doğanın, yaşamın kaynağı olduğunu unutacak kadar kar hırsı boyanmış gözler yaşam alıp, yaşam satıyor.

Satanlar, alanlar ve karşılarında direnenlerden oluşan bir müsabaka. Kar hırsına boyanmış gözlere karşı, yaşama boyanmış gözler direniyor.

Neyse ki Karadeniz insanının inadı, sermayenin parasından daha büyük. Attıkları her adımda karşılarında yöre insanını buluyorlar. Kocabey köyüne yapılması planlanan HES projesinde de olduğu gibi. Şavşat Derelerin Kardeşliği Platformu (Şavşat DEKAP)* tarafından 11-12 Temmuz'da yapılacak olan şenlikli muhalefet ve bitiminde derenin başında tutulacak nöbet ile bir kez daha haykırılacak; "Derelerimiz satılık değildir!".

Daha önce de Şavşat'da HES karşıtı miting düzenleyen DEKAP, 7500 nüfuslu ilçede 5000 kişinin katılımını sağlamıştı.

Kocabey köyüne yapılması planlanan HES projesi, 5 megavatın altında olduğu için ÇED gerekli görünmeksizin başlayacak. Yani zaten formalite gereği düzenlenen orta oyununa bile gerek duyulmaksızın.

İddia edilenin aksine, Karadeniz'de yapılan hiçbir HES projesi yenilenebilir enerji kaynağı statüsünde değildir. Aksine yapılanlardan gördük ki geri dönüşü olmayacak şekilde doğaya zarar vermektedir. HES'lere karşı olmak, yenilenebilir enerji kaynaklarına karşı olmak demek değildir. Tam tersine doğayı, hayvanı, insanı yani yaşamı savunmaktır, haklı ve meşrudur.

Hiçbir şeyin Dünya'da rastlantı eseri var olmadığı gibi dereler de rastlantı eseri varolmamıştır, varoluş amaçları vardır. Boşuna akmazlar. Muktedirlerin külliyatıyla söylemek gerekirse ne bir eksik ne bir fazladır doğa. BDP milletvekili Sırrı Süreyya Önder'in, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu'nun “Su akar Türk bakar” sözüne ithafen yaptığı konuşmada dediği gibi 'bizim zekamıza hakaret etmeyin'.

Biz derelerin, suların ve genel olarak doğanın boşuna var olmadığını biliyoruz. Veysel Eroğlu ve şürekasının mantığıyla hareket etsek güneşi de söndürmemiz gerekecek, malum boşuna yanıyor.

Japonya'da gerçekleşen Fukuşima felaketi sonrası nükleer enerji üretimine son verme kararı alan Almanya, sekiz nükleer santrali derhal, kalan dokuz santrali ise 2022 yılına kadar kapatacağını açıklamıştı.

Bu karardan sonra yenilebilir enerji kaynaklarına daha keskin yönelen Almanya, Mayıs ayı içerisinde güneş enerjisinden 22GW'lık elektrik elde etme başarısına iki gün üst üste ulaştı**. Daha anlaşılır bir şekilde söylemek gerekirse 20 nükleer santrale eşit bir elektrik üretimi. Daha da anlaşılır bir şekilde söylersek, Kocabey'e yapılacak HES'in 4400 tanesine eşdeğer bir enerji üretimi!

Bu tabloya bakıldığında, Güneş enerjisi akar, AKP bakar demek daha doğru oluyor.

Bu derece haklı bir mücadele içerisinde olan HES karşıtlarına ise, iyi ki varsınız demekten başka yapabileceğimiz bir çok şey var. 11-12 Temmuz'da derelerle birlikte Şavşat'a akalım.

*https://www.facebook.com/pages/%C5%9Eav%C5%9Fat-Derelerin-Karde%C5%9Fli%C4%9Fi-Platformu/315182388906

**http://www.reuters.com/article/2012/05/26/us-climate-germany-solar-idUSBRE84P0FI20120526