ABD’nin kuzeyindeki komşusu Kanada’nın çevreye duyarlı bir ülke olduğu kanısı tüm dünyada yaygındır. Ancak örneğin inşasına ABD Başkanı’nın karar vereceği, tartışmalı Keystone XL adlı boru hattından sevk edilecek ham petrol Kanada’da çıkartılıyor. Ne var ki su ayrıştırması yöntemi ile yapılan üretim sürecinde çevrenin büyük zarar gördüğü belirtiliyor.

İÇME SUYUNDA KİRLİLİK DİKKAT ÇEKİYOR

Violet Cheechem Clarke, Kanada’nın Alberta yöresindeki Fort McMurray’in yerli kabilesinin yaşlılarından. 85 yaşındaki Violet, “Su o kadar kirli ki, çaylardan ya da çeşmelerden su içmenin imkânı artık kalmadı” diyor ve ekliyor: “Bu suyu artık içmeleri için hayvanlara bile veremiyoruz”.

Violet’in mensubu olduğu Alberta’daki kabile, bu bölgede çıkartılan ham petrolden zengin olamamış. Buralara yolsuzluğun hâkim olduğu, bazı yerlilerin ham petrol firmalarıyla kârlı işler yaptıkları anlatılıyor.

AYRIŞTIRMA İŞLEMİNDE DEVREYE SOKULAN SU YENİDEN KULLANILAMIYOR

Alberta’daki ham petrol üretimi 1967’de başlatılmış. Bu bölge bir ham petrol denizi gibi olmasına rağmen petrol üretiminin zor olduğu, çünkü petrolü ayrıştırmak için özel ve pahalı tekniklere ihtiyaç duyulduğu belirtiliyor. İşte bu karmaşık ayrıştırma işlemi için de büyük miktarlarda suya ihtiyaç oluyor. Ancak evlerdeki atık sular daha sonra temizlenip yeniden kullanılabilirken, ham petrol çıkarımı sırasında ayrıştırma için devreye sokulan su tekrar kullanılamıyor.

Kanada Petrol Üretici (CAPP) firmasından Greg Stringham, ilgili sanayi sektörünün petrol üretiminde su tüketimini azaltmaya ve suyu kirli karışımdan daha hızlı bir biçimde filtrelemeye çalıştığını vurguluyor. Stringham, üretim sırasında kullanılan suların toplama havuzlarında yeniden değerlendirildiği ve hiçbir şeyin doğal çevreye karışmadığı güvencesini veriyor.

"SUYUN KİRLİNDİĞİNE İLİŞKİN EMARELER VAR"

Çevreye zarar verenlerin sürekli peşinde olan 53 yaşındaki çevreci Tony Boschmann, Stringham’ın bu söylediklerine inanmıyor ve Athabasca nehrinin taban suyunda özel bir durum tespit ettiğini söylüyor: ”Nehrin tabanına karışmış olan suyun kimyasal karışımı ile nehrin doğal suyu tamamen birbirinden farklıydı. Ve nehrin kıyılarında 30 ila 40 kilometreye varan bir tortu tabakası oluşmuştu.”

Ancak hükümetin buna karşı nadiren önlem aldığını belirten çevreci Boschmann, ilgili makamları uyardıklarını ve bunların ayrıntılı bir inceleme başlatacaklarını umduklarını, ama sonunda hiçbir şeyin yapılmadığını gördüklerini söylüyor.

KİRLİ SU İLE KANSER VAKALARI ARASINDAKİ BAĞ

15 yıldan bu yana Fort McKay ve Fort McMurray yerleşim birimleri çevresinde incelemelerde bulunan doktor John O’Connor da endişeli olanlardan. Doktor O’Connor, 2003 ile 2005 yılları arasında safra kesesi kanseri hastalıklarında artış olduğunu tespit etmiş. Doktor O’Connor bu konuda şunları söylüyor: “Kimse bu kanser vakalarının artmasının ham petrol üretimi ile ilgisi olduğunu iddia etmiyor. Ama münferit kanser vakalarına bakıldığında, yani hastalıkların sayısı ve ham petrol üretimi sürecinde çevreye ve gıda maddeleri zincirine geçen zehirler göz önüne alındığında, bunlarla birçok kanser hastalığı çeşidi arasında bağ kurulabilir.”

Ancak hekim O'Connor, ilgili makamların bu vakalarla hiç ilgilenmediğine tanık olduğunu da belirtiyor. Ama petrol üretiminde sadece suyun kirlenmesinin değil, üretim sürecinde geleneksel üretimde olduğundan yüzde 6 ila 9 oranında daha fazla sera etkisi yapan gazların da ortaya çıktığına dikkat çekiliyor.

BAŞKA EKONOMİ TARZI ARZU EDİLİYOR

Küresel sera gazı emisyonunun azaltılmasını hedefleyen Kyoto Protokolü'nü hazırlayanlar arasında bulunan ekonomi uzmanı Graciela Chichilnisky, Kanada'nın suyla ayrıştırma yöntemi ile daha fazla ham petrol üreterek Çin'e ve Avrupa'ya ihraç etmesinin hatalı bir yol olduğunu belirtiyor: "Ben Kanada'nın Çin'e çok miktarda petrol ürünleri satmasından çok büyük bir çıkarı olacağını sanmıyorum. Kanımca Kanada akıllı insanların ve mükemmel teknolojilerin bulunduğu muhteşem bir ülkedir, bundan dolayı da temiz enerji kaynakları yaratmayı ön plana almalıdır. İşte bu, bizim arzu ettiğimiz ekonomi tarzıdır.”

© Deutsche Welle Türkçe

Christina Bergmann / Çelik Akpınar

Editör: Hülya Schenk