Çerkes Hakları İnisiyatifi tarafından düzenlenen mitingde göstericiler Ankara sokaklarında at üzerinde yürüyüş yaptı. İlk defa alanlara inen Çerkesler, “Türkiye’de Kürtlerden sonra en kalabalık etnik nüfus bizde. Başbakan Erdoğan’dan Çerkes kimliğini tanıyoruz açıklaması bekliyoruz” dediler.

Anadilde eğitim hakkı da isteyen Çerkesler, “Cumhuriyet kurulmadan önce Türkiyeli Çerkeslerin Çerkesce eğitim veren okulları ve Çerkesce yayınlanan gazeteleri vardı” dediler. Devlet imkanlarıyla Çerkes dilinin öğretim ve eğitimi ile, 24 saat Çerkes dilinde yayın yapan radyo ve TV kanalı kurulması da istendi.

"ASİMİLASYON PRANGASINI SÖKÜYORUZ"

Türkiye’nin dört bir yanında gelerek Abdi İpekçi Parkı’nda toplanan göstericilere diğer Kafkas kavimleri de destek verdi. İlk kez meydanlara çıkan ve taleplerini dille getiren grup “Çerkes Hakları Yürüyüşü” de yaptı. Yürüyüş sonrası ‘‘Artık ayağımıza bağlanan asimilasyon prangasını söküp atıyor, dilimizi, kültürümüzü, kimliğimizi korumak ve geliştirmek için ne gerekiyorsa yapacağımızı belirtiyoruz” açıklaması yapıldı.

Türkiye’de Kafkasya kökenli olan ve Çerkes adı verilen etnik yapı içinde, Adige, Abhaz, Abaza, Çeçen, Oset, Dağıstanlı, Karaçay, gibi alt kimlikler de bulunuyor. Cerkes kökenli ünlüler arasında, eski Cumhurbaşkanları Fahri Korutürk ve Ahmet Necdet Sezer, CHP eski lideri, Deniz Baykal, Türkiye Partisi Genel Başkanı Abdüllatif Şener, Genelkurmay eski Başkanı Doğan Güreş, futbolcu Can Bartu, sanatçılar Türkan Şoray, Deniz Akkaya,  Derya Arbaş, Ediz Hun, Kenan Işık, Mehmet Aslantuğ, Meltem Cumbul, Rutkay Aziz de bulunuyor.

Artık Çerkesler de hak arıyor

Çerkes Hakları İnisiyatifi öncülüğünde Ankara’da yapılan mitingte Çerkesler ilk kez kültürel ve siyasi taleplerini dile getirdiler.

Ankara’daki bu tarihi eylemde ‘Çerkesce Eğitim İstiyoruz’, ‘Her Zaman Her Yerde Anadilim Çerkesce’, ‘Eğitim Sistemi Eritme Kazanı’ şeklinde sloganlar atılan göstericiler, ‘Dayatılmış Kimliklere Hayır’, ‘Biz Bu Topraklar İçin Ölürken Türkçe Bilmiyorduk’ gibi pankartlar ilk kez görülüyordu.

Dilini-kültürünü, kimliğini kaybetmek istemeyen Çerkesler, çocuklarının da anadillerini konuşabilmeleri ve anadilde radyo ve 24 saat televizyon yayını yapabilme imkanlarının devlet tarafından sağlanmasını istediler.

İnisiyatif sözcülerinden Murat Özden'in mitingde vurgu yaptığı üzere, daha önce kültürel etkinlikler için dayanışma-yardımlaşma kurumları aracılığıyla biraraya gelmiş bu toplamın ilk kez net bir siyasal taleple ortaya çıkmış olması önemliydi.

Mitingte bir takım aksaklıklar yok değildi, ancak bu aksaklıkların hareketin bu alandaki tecrübesizliğiyle, inisiyatifi oluşturan kurumların karmaşık yapılarıyla, biraz da düzenleyicilerin tedirginlikleriyle izah etmek mümkün. Ne de olsa ilk kez siyasal talepte bulunuyorlar...



Gazetecilere dağıtılan basın metninin Türkçe, Çerkesçe, Abhaz ve Oset dilleriyle okunması ve ünlü Kafkasyalı sanatçıların şarkılar söylemesi üzerine kurgulanan mitingin katılımcıları oldukça etkilediği söylenebilir.

Basın metninde ise hak aramadan ziyade, bir politik metin içeriğinden çok, AKP hükümetine açık bir mektup gibiydi.

2009 yılında başlayan ‘açılımın’ Çerkesler açısından bir hayal kırıklığı olduğundan bahsedilen metinde, diğer etnik kesimler ve kültürler için yapılanların Çerkeslere ‘çok görüldüğü’ vurgulandı.

Anadilin doğuştan bir hak, çok kültürlülük ve çok dilliliğin bir zenginlik olduğunun söylendiği metinde Çerkeslerin, “Çerkes onuruyla” beklediklerinin belirtilmesine rağmen, alandaki Çerkes gençlerinin attıkları “anadilim onurum savaşırım korurum” sloganı çok daha ileri bir noktayı işaret ediyor.

Aynı gençler eğitim sistemini eritme kazanı olarak nitelendirdikleri pankartı taşırken de ne söylediklerinin, ne istediklerinin çok farkındaydılar...

Nitekim mitingte dile getirilen taleplerden biri de isimleri değiştirilen Çerkes köylerin isimlerinin iadesi ve değiştirilen soy isimlerinin kullanılmasının serbest bırakılmasıydı...



İnisiyatifin üstyapısındaki farklılığa ve tedirginliğe rağmen, Çerkes gençlerinin kültürlerini ve anadillerini koruyup geliştirme kararlılıkları dikkatlerden kaçmıyordu.

Türkiyedeki Çerkes dernekleri ve bağlı oldukları federasyonların yapıları da önemli farklılıklar arzediyor. Diasporanın kimi ileri gelenleri, kültürel hak mücadeleleri noktasında bu kadar geride kalmalarını bürokraside önemli yerler işgal etmiş olan Çerkes kökenlilerin engellemelerine bağlarlarken, kimileri de bu unsurların Çerkeslerin hak mücadelelerine destek olmadıklarından yana dertli.

Bürokrasi sınıfında kilit noktalarda yer alan Çerkes ileri gelenlerinin toplumlarını egemenlerin çıkarları doğrultusunda rahatlıkla manüple edebiliyor olmaları da büyük hesaplarla işi olmayan çoğu Çerkes için ciddi bir sorun.

“Ben bu işe ömrümü verdim” diyen bir Çerkes'in dediğine göre süreç oldukça karmaşık ve henüz bilinmezliklerle dolu. Ama aynı Çerkes'in yaptığı bu meşhur Ergenekon-AKP kavgasının Çerkeslerin mücadelesine alan açtığı tespiti de hiç önemsizmiş gibi görünmüyor!

Hatta bazı katılımcılar Çerkes Ethem'in mezarının nakli için başlatılan imza kampanyasına dikkat çekerek, Çerkes Ethem'e yapılan haksızlığın düzeltilmesini de dile getirmesi önemliydi.

Çerkes gençler de söylüyor, artık kabuğumuzu kırıyoruz... Bu noktadan sonra Çerkesler yıllardır taşıdıkları bütün bu çelişkilerine rağmen olanca coşku ve heyecanlarıyla “artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” dedikleri yeni bir yola girmiş bulunuyorlar...

 Ajanslar