2014 başlarında IŞİD'in köylerini basması sonucu, o güne kadar kalmak için direndikleri Azez'deki köylerini terk edip, Türkiye'ye gelen bir ailenin 15 yaşındaki oğlu Abdurrahman.

Rengin Arslan’ın BBC’de yer alan söyleşisi şu şekilde:

Öğle yemekleri için kullandıkları küçük yemekhanede kapıyı kapatıyoruz ama içeriden gelen makine sesleri konuşmamızın fonunu oluşturuyor.

Neden burada çalıştığını sorduğumda "Abla durumumuz yok yani. Ev kirası var. Eşya lazım. Evde ben, abim, bir de babam çalışıyor" yanıtını veriyor.

"Durumumuz yok" ifadesini birkaç defa tekrarlayacak sohbetimiz boyunca.

Çalışmanın onun için ne demek olduğunu sorduğumda "İş yorucu. Ayakta çalışıyorum. İş toplayıp, iş temizliyorum" diyor.

'ARTIK DOKTOR OLAMAM'

Okula gitmek onun için uzak bir ihtimal. Araştırmış, soruşturmuş.

Suriyeliler için açılan okullar yıllık en az 1.800 lira istiyormuş.

Milli Eğitim sistemi içindeki okullara gidebileceğini söylüyorum.

Türkiye'deki okulların onun gibi Suriyeli çocukları kabul ettiğini söylüyorum.

Evin kirası ile yanıt veriyor tekrar: "Babamla konuşuyorum bu okul meselesini ama para lazım diyor. Ev kirası 750 lira. Ben buradan aldığımı kiraya veriyorum."

Suriyeli çocuk işçiler genelde 600-750TL arasında değişen maaşlara çalışıyor. Yani asgari ücretin yarısı.

Babası yakında bir camide Kuran öğretiyor. Evde çalışan üç kişinin maaşı toplam 3 bin 150 lira.

Kira hariç 2 bin 400 lira ile sekiz kişi bir ayı geçiriyor.

Hayali doktor olmakmış. Ancak artık bu hayalinin gerçek olabileceğine inanmıyor. "İki yıldır okula gitmiyorum sonuçta" diyor.

Azez'de okula giderken derslerinin nasıl olduğunu soruyorum. En sevdiği ders matematik. Peki zor muydu diye soruyorum. "Zordu ama iş kadar değil" diyor.

Suriye'deki arkadaşlarını özlemiş en çok. Yaşadıkları Türkmen köyünden bahsederken gözleri buğulanıyor, "Arkadaşlarımı özledim ben abla" diyor dolu dolu.

Buradaki arkadaşları şimdilik sadece çalıştığı bu atölyedeki "abileri, ablaları".

Bir de ondan biraz küçük olan Muhammed.

TÜRKİYE’DE EN AZ 250 BİN SURİYELİ KAÇAK ÇALIŞIYOR

Tekerlekli sandalye ile yaşamını sürdüren babası ile birlikte burada çalışıyor Muhammed. Henüz 13 yaşında.

Onun işi "ortacılık", yani getir götür işi yapmak.

Muhammed ise Abdurrahman'dan farklı olarak çalışmaya Türkiye'de değil, Suriye'de başlamış.

9 yaşından beri çalışıyor. Suriye'de okula gidiyormuş ancak okuldan sonra da çalışıyormuş.

En sevdiği ders resimmiş. Artık boya kalemleri, kağıtları çok uzağında.

Türkiye'de tekstil sektöründe kayıtlı yaklaşık 1 milyon kişinin çalıştığı tahmin ediliyor.

Tekstil Türkiye'nin ikinci büyük sanayi kolu ve ülke Avrupa'nın üçüncü büyük tedarikçisi.

Kurumsallaşma hamlelerine ve yatırımlara rağmen merdiven altı atölyelerinin varlığını sürdürdüğü ise bir gerçek.

Buralarda Türkiye vatandaşlarının yerini savaştan sonra Suriyeliler almaya başladı yavaş yavaş.

Türkiye'den çalışan çocukların yerini ise Suriye'den çocuklar.

SURİYELİ ÇOCUKLARIN YARISI OKULA GİDEMİYOR

Türkiye Ocak ayında Suriyelilere çalışma iznini düzenleyen kanunu onayladı ancak bunun uygulamaya geçmesinin zaman alacağı tahmin ediliyor.

Zira Suriyeliler bu düzenlemenin ardından geçici kimlik belgesi aldıktan altı ay sonra çalışma iznine başvurabilecekler.

Bu da Suriyelilerin düzenlemenin yapıldığı Ocak ayından itibaren en az altı ay sonra çalışma izni alabileceği anlamına geliyor.

Suriyelilere çalışma izni verilmesi ise çocuk işçiliğinin sonlanacağı anlamına gelmiyor.

Çocukların çalışması zaten her koşulda kanunlara ve imzalanan uluslararası anlaşmalara aykırı.

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'nın verdiği rakamlara göre Türkiye'de yaşayan 600 binden fazla Suriyeli çocuk okul yaşında ve bunların ancak yarısı okula gidebiliyor.

Avcı geçen ay yaptığı açıklamada, 2017 yılına kadar "620 bin kişiden 450 bin çocuğumuzu eğitime almayı hedefliyoruz. Bu sayının daha gerçekçi bir hedef olduğunu düşünüyoruz" dedi.

ÇYDD ÇALIŞTIRILMIŞ ÇOCUKLARIN EĞİTİMİNİ PLANLIYOR

BHRRC'nin geçen hafta yayımladığı rapora göre bazı İngiliz firmaları da Türkiye'de bu markalar için üretim yapan işletmelerde Suriyeli çocuk işçi çalıştırıldığını tespit etti.

SEKTÖR TEMSİLCİLERİ : AMAÇ TÜRKİYE EKONOMİSİNE SALDIRMAK

Türkiye'de sektör temsilcileri ise açıklamanın ve yayımlanan haberlerin Türkiye'nin ihracatına zarar verme amacını taşıdığından şüphelendiklerini belirtiyor.

Tekstil'de örgütlü, Öz İplik-iş Sendikası yaptığı yazılı açıklamada, "Bu haberle Türkiye; Uzakdoğu ve Afrika gibi ucuz işgücü ve çocuk işgücünün, hatta emek sömürüsünün yapıldığı, insan haklarının hiçe sayıldığı ülkelerle bir tutulmak istenmiştir. Türk ekonomisini karalama adına bir kampanya başlatılmıştır. Türkiye ekonomisi için önemli bir sektör olan Tekstil ve Hazır Giyim Sektörü üzerinden, Türkiye ekonomisine saldırılmaktadır" dedi.

Sendika adına açıklama yapan Genel Başkan Murat İnanç ayrıca, "Bu tür çalışma yapan işletmeler var ise yasal yollarla mücadele edilmesi ve isminin afişe edilmesi taraftarıyız. Çocuk işçiliği üzerinden Türkiye tekstil ve hazır giyim sektörünün karalanmasına da şiddetle karşıyız" dedi.

BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Hikmet Tanrıverdi bu iddiaların doğru olmadığını söylüyor.

Türkiye yasalarına göre çocuk işçi çalıştırmanın suç olduğunu hatırlatan Tanrıverdi, haberlere "Bunu söyleyenler Vietnam'a, Kamboçya'ya, Myanmar'a baksınlar. Türkiye sürdürülebilirlik ve insan hakları konusunda en üst düzeydedir" sözleriyle tepki gösterdi.