Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) 2.5 aylık aranın ardından dün yeniden mesaiye başladı.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, Meclis açılışında yine anayasa çıkışı yaptı.

Erdoğan’ın yeni anayasa çıkışını Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun, Evrensel’den Şerif Karataş’a değerlendirdi.

Erdoğan’ın çıkışını değerlendiren Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun, “Son yıllarda demokratik gerilemenin arttığı, uluslararası karşılaştırmalı akademik çalışmalarda rekabetçi otoriter rejim olarak kabul edilen Türkiye’de bu koşullar altında yeni bir anayasa yazımı, yapımı mümkün değildir” dedi.

TOPLUMSAL UZLAŞI İÇİN DEĞİL SİSTEM İÇİN

Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun, Erdoğan’ın Anayasa çıkışını şu ifadelerle yorumladı:

“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Meclis açılışında ‘…Ülkemize, tarihimizde ilk defa doğrudan milli iradenin eliyle yeni bir anayasa kazandırma…. Milletimize vereceğimiz en güzel 2023 hediyesi olacaktır’ sözleriyle bir kez daha dile getirdiği yeni anayasa talebinde anayasayı yapacak aracın Meclis, amacın ise Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşma, hatta 2053 vizyonunu hayata geçirme olduğu anlaşılıyor. Erdoğan bu çıkışıyla yeni bir anayasa yapımına duyduğu ihtiyacı açıkça dillendirmekle birlikte, bu ihtiyacın hangi amaca yönelik olduğu konusunda asıl mesele iktidarla muhalefet arasında bir uzlaşmanın olmadığı, ihtiyaç ve önceliklerin farklı olduğudur. Anladığım kadarıyla iktidarın yeni bir anayasa talebi Türkiye’nin temel sorunlarını ortaklaşa tanımlama, toplumsal uzlaşı temelinde çözme olmayıp, daha ziyade mevcut Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni daha etkin hale getireceğini düşündükleri düzenlemeleri monte etme temelli bir anayasa tahayyülüdür. Bu anlamda gerek içerik gerekse yöntem anlamında kapsayıcı yeni bir anayasa yapım tahayyülünün Cumhur İttifakında olmadığını düşünüyorum. Erdoğan bu çıkışına muhalefetin olumlu yaklaşmaması durumunda muhtemelen seçmene dönüp, muhalefetin yeni bir anayasa istemediğini, statükoyu, vesayeti savunduğu şeklinde bir söylem ve stratejiyle seçmene sesleneceğini düşünüyorum.”

ERDOĞAN’IN PARTİLERE ÇAĞRISI GERÇEKÇİ DEĞİL

Tosun, Erdoğan’ın Meclisteki partilere anayasa tekliflerini paylaşma isteği ne kadar gerçekçi sorumuza: “Kanımca Erdoğan bu isteğinin gerçekçi olmadığını kendisi de biliyor. Buna rağmen böyle bir isteği dile getirmesi, hazırlamakta oldukları yeni anayasa taslağına, bu mesaiye gerek parlamento gerekse toplum nezdinde bir meşruluk takviyesi sağlamak istiyor. Bu isteğin gerçekçi olmadığı siyasi ittifakların gündemi, Türkiye’nin sorunlarını tanımlama, öncelikleri, geleceğine dair vizyonları dikkate alındığında açıktır. Millet İttifakı bileşenleriyle diğer muhalefet partilerinin güçlendirilmiş parlamenter sistem arayışlarına karşılık, Cumhur İttifakının mevcut hükümet sisteminin devamı yönündeki ısrarı dikkate alındığında, bu isteğin gerçekleşme potansiyelinin zayıflığı ortadadır” ifadeleriyle yanıt verdi. 

ANAYASA DEMOKRASİNİN KURUMSALLAŞTIĞI REJİMLERDE OLABİLİR’

Son yıllarda demokratik gerilemenin arttığı, uluslararası karşılaştırmalı akademik çalışmalarda rekabetçi otoriter rejim olarak kabul edilen Türkiye’de bu koşullar altında yeni bir anayasa yazımı, yapımının mümkün olmadığını belirten Tanju Tosun şu ifadeleri kullandı: “Anayasalar demokratik öze ancak demokrasinin kurumsallaştığı rejimlerde sahip olabilir. Yine, ancak demokratik rejimlerde yeni demokratik, kapsayıcı anayasalar yapılabilir ve değiştirilebilir. Demokrasi açığının had safhada olduğu Türkiye’de bu koşullar altında iktidar blokunun talebiyle ve parlamento aritmetiği de dikkate alındığında yeni bir anayasa yapmak mümkün görünmüyor. Diğer yandan, anayasa yapımı için gereken ortalama mutabakat ancak iktidar ve muhalefetin anayasa yapım yöntemi, süreçleri, anayasanın içeriği, erklerin görev ve yetkileri, erkler arasındaki ilişkilerin niteliği konusunda uzlaşmaları ile mümkündür. Bugün itibarıyla muhalefetin güçlendirilmiş parlamenter sistem talebiyle, iktidarın mevcut sistemin devamı yönündeki tercih farklılığı dahi yeni bir anayasa yapımının şu aşamada mümkün olamayacağına ilişkin önemli bir karinedir.”

‘MECLİSLE SINIRLI TUTMAK ANTİDEMOKRATİK’

Yeni anayasanın sadece Meclisteki partilerle sınırlanmak istenmesine ilişkin Tanju Tosun şu değerlendirmede bulundu:

“Anayasa yapım tekniği açısından bakıldığında, yeni bir anayasa yapım sürecine bırakın farklı toplumsal kesimlerin katılımını, Mecliste temsil edilen partilerle sınırlamak dahi, üreteceği antidemokratik ve dışlayıcı sonuçları anlamında tabii ki mümkündür. Fakat bu teknikle yapılacak bir anayasanın kolektif toplumsal bir uzlaşı, bir arada yaşama ana belgesi olmayacağı açıktır. Çağdaş, çoğulcu, kapsayıcı anayasaların hazırlanma sürecinde anayasaya dair sözü olan herkesin farklı katılım mekanizmalarıyla bu sürece dahil edilmesi, görüşlerinin dikkate değer bulunması, anayasaların toplumu barış, huzur ve refah adına geleceğe taşıyan uzlaşma metinleri özelliğini içermesi anlamında ‘olmazsa olmaz’dır. Anayasa yapımını salt Meclisteki partilerin sürece katılımıyla sınırlamak daha başlangıçta ana metnin dışlayıcı bir karaktere bürüneceğini düşündürtür. Bizim siyasal kültürümüzde milli iradenin fetişleştirilmesi ve sandıktaki tecellisinden ibaret minimalist bir anlama sahip olması, sadece anayasaların değil, yurttaş katılımına açık olması gereken kimi düzenlemelerin dahi çoğunlukçu, dışlayıcı bir özelliğe sahip olmasına yol açmaktadır.”