KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır seçim ittifaklarını ve gelişmeleri değerlendirdi. Ağırdır HDP'nin baraj riskini en az yaşayan parti olduğunu söyledi.

CHP'nin sağcı göstermesiyle ilgili de konuşan Ağırdır, "Yerel seçimde de Ankara’da Mansur Yavaş’ı gösterdiler. Böyle suni yollarla oy alabileceğini sanıyor ama alamıyor. Çünkü bu mesele tek başına aktörlere bağlı değil" dedi.

T24'ten İnan Ketenciler'in sorularını yanıtlayan Ağırdır, seçmenin beklentisinin kutuplaşmanın bitmesi ve demokratikleşme olduğunu söyleyerek, "Eğer bu tür yasaklamalar, tutuklamalar kendi hanesine değerse, komşusuna değerse, dindar da olsa, Tayyip Erdoğan aşığı da olsa oy vermeyebilirler. Bu riski en iyi Tayyip Bey görüyor" dedi.

'Sahadaki çözülmeyi Afrin durdurdu' diyen Ağırdır şöyle devam etti:

"Afrin harekatının ürettiği duygusal ve  milliyetçi bir coşku var. Ama bu sayılara yansımanın da sadece AK Parti için olmadığını söylemeliyiz. AK Parti için de öyle, MHP için de böyle, CHP için de böyle… Çünkü merkezkaç kuvvetiyle gri alanda bir köpürme oluyorsa bu tarafa gidenler kadar öbür tarafa gidenler de var. Afrin’le coşanlar olduğu kadar Afrin meselesinin içeriye toplumsal ve siyasal yansımalarından korkanlar da var. Afrin’e dair kurulan dilin siyasetteki yansımalarına itiraz edenler de var, sadece savaş karşıtlığı ya da terörün yanında olma meselesi değil. Dolayısıyla Afrin meselesi bir miktar kırdı. Ama hâlâ bugünden bakarsanız şu anda AK Parti, CHP, MHP ya da İyi Parti’ye oy vereceğinden emin olan insanlar seçmenin yüzde 70’i falan yani. Yüzde 30’u emin değil.

Afrin’e destek yüzde 70’lerin üzerinde. CHP’ye oy vereceğini söyleyen insanların bile yarısı Afrin’e destek veriyor. O destek illa hemen bir partinin desteğine dönecek anlamına gelmiyor. Siyasetin günceli belirleme kapasitesi artıyor Afrin gibi meselelerde. Siyasetin güncel tartışmalarının gündelik hayata etkisi bakımından seçmen tercihlerinde bir miktar etkisi oluyor.

Ama Afrin gibi, Fırat Kalkanı gibi, 15 Temmuz gibi olağandışı birtakım gelişmelerin ürettiği köpürmelerin sürdürülebilir olduğunu varsaymak doğru değil. Çünkü hayat akmaya devam ettikçe o etki yine nötralize oluyor. Dolayısıyla bu dilin sürmesi ve seçmenin bütün iradesinin o gerilim üzerinden teşekkül etmesi sürdürülebilir değil, olmayacak da nitekim. İki üç ay sonra sönecek. Bunun çok daha eski bir örneği var. 27 Nisan e-muhtırası verildiği zaman AK Parti oyları 55’lere çıkmıştı, 3 ay sonra seçime gelince yüzde 49’la normale geri dönüyor. Şimdi de böyle bir kabarma hali var, 2 ay sonra o da normale döner."

HDP'nin baraj riskini en az yaşayan parti olduğunu kaydeden Ağırdır şunları söyledi:

"HDP bu kadar baskı altındayken, kriminalize olmuşken, genel başkanı bile tutuklanmışken, eleştirilerde insaflı olunması kanısındayım. Ama yine de on gün önce yaptıkları kongrede çok daha güçlü bir özeleştiri yapıp çok daha güçlü bir demokrasi çağrısı yaparak başka bir süreç konusunda bir siyasi çizgi üretmek konusunda çok kararlı bir duruş sergileyebilirlerdi. Henüz o da gözlenmiyor. O zaman da bugün Irak’ta, Suriye’de, Afrin’de olanlar, Türkiye’de tüm yaşananlar çerçevesinden bakılırsa HDP’nin işi zor olacak. İttifaka giren partiler baraj riski yaşamayacak ama her halükarda, HDP bugünkü politikaları onaylandığı için değil, sadece Kürt kimliğine yaslandığı için İyi Parti ya da Saadet’e oranla baraj riskini en az yaşayan parti olacak. En azından bugün öyle, yarın olağandışı gelişmeler olursa o günkü durumu bugünden bilemeyiz."