İstanbul Tuzla’da üretim yapan ETF Tekstil fabrikasının kapatılması kararı sonrası, kıdem tazminatları ve ikramiyelerini alamayan işçiler, 48 gündür hakları için eylem yapıyor.

İşçilerden Sema Lermi, Radyo Sputnik’te Atilla Güner’le Akşam Postası’na polisin müdahale ettiği eylemde başörtülü eylemci ile başörtülü polis arasında yaşanan diyaloğu anlattı.

Kapatılan fabrikanın işçisi Sema Lermi şunları söyledi:

“6.5 SAAT ÇATIDA KALDIM SESİMİZİ DUYAN OLMADI“

Fabrika iflas göstermedi kendi kendine kapatıyorum dedi ve kapattı. Bugün direnişimizin 48. günü. Direnişin ilk günlerinde sesimizi duyurmak için ben fabrikanın çatısına çıkmıştım. 6.5 saat çatıda kaldım. O günlerde bizim sesimizi duyan olmadı. Fabrikanın sahibi bir kadın. 3 çocuklu bir kadının çatıya çıkmasını görür belki vicdana gelir demiştim ama bırakın vicdana gelmeyi beni 25/2’den tazminatsız şekilde işten çıkarttı. Şu an inşallah sesimi duyuyordur. Kendisi her platformda kadınları savunduğunu, istihdam ettiğini söyleyen Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği başkanı.  

cati-uHgF

“POLİS 'ANNEM DE OLSA AYNISINI YAPARIM' DEDİ”

Başörtülü bir arkadaşımız kendine yakın gördüğü yine başörtülü olan bir polis memurunun yanına gidip derdini anlatmak istedi. Hamide arkadaşım, polise ‘karşındaki annen olsa yine aynısını mı yapacaksın’ diyor polis ise, ‘biz görevimizi yapıyoruz, karşımdaki annem dahi olsa aynısını yapacağım’ diyor. Karşımızdaki polislerin içerisinde akrabalarımız, arkadaşlarımız, çocuklarımızın arkadaşları.. Polisler bazen görevlerini gözyaşlarıyla yapıyorlar ama yapıyorlar. Yapmak zorundalar.

“FAZLASINI DEĞİL HAKKIMIZI İSTİYORUZ”

Üçüncü kez çevik kuvvetle karşı karşıya geliyoruz. Polisler ile konuştuğumuzda, ‘bizim de işimiz bu, emir demiri keser’ diyorlar. Fazlasını değil sadece hakkımızı istiyoruz. Ne bir kuruş fazla ne bir kuruş eksik. Arabuluculuk yasasından dolayı mahkemeye de gidemiyoruz. Arabuluculuk ne zaman biterse o zaman dava açabiliyoruz. Elimizi arabuluculuk yasasıyla bağladılar ve mahkeme kararı alamadığımız için tedbir kararı da aldıramıyoruz. Fabrikadan mallar sürekli çıkartılıyor, içi boşaltılıyor. TIR şoförleriyle bizzat ben konuştum ve dört şoför vicdana geldi boş gitti ama beş tıra engel olamadım içeriye girdi makinaları yükleyip götürdüler.

“EVE EKMEK GÖTÜRMEMİZ GEREKİYOR”

Bu yasalar bu şekilde olduğu sürece ve arabuluculuk sistemi işçi konusunda bu şekilde kullanıldığı sürece bu zulüm sürer. Fabrika iflas verse bizim durumumuz daha iyiydi. Keşke iflas verseydi. Biz son maaşımızı kurban bayramından önce aldık. Bizim de eve ekmek götürmemiz gerekiyor. Zor durumdayız. Kira, kredi kartı ve bazı arkadaşlarımızın kredileri vardı. Hiç kimse hiçbir şey ödeyemiyor. Fabrikada 150 beyaz yaka yaklaşık 250 de bizlerden oluşan işçiler vardı.