MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun karla mücadelesini eleştirerek, "Bizim dileğimiz İBB Başkanı’nın görevinden affını bir an önce talep etmesi, İstanbul’un önünü açmasıdır" dedi. İmamoğlu'nun MOBESE görüntülerinin servis edilmesine ilişkin olarak da, "Kar yağışını, İstanbul’un dramını, balıkçıyı konuşmazlar yüzsüzce MOBESE’yi dillerini dolamaktan da geri durmazlar. Takip ediliyorlarmış, izleniyorlarmış, dinleniyorlarmış, geçin bunları" açıklamasını yaptı. 

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu.

Bahçeli'nin konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

Türkiye, sözü dinlenen, nazı çekilen saygın bir devlettir.

Türkiye gücüne güç kattıkça müptezeller kaçacak.

Geçen hafta olan kar yağışı hayatı olumsuz etkiledi ama kar berekettir. Meteoroloji uzmanları günlerce İstanbul'da yoğun kar yağışı olacak dedi. Sorun karın yağması değil alınmayan önlemler zinciridir.

Mühim olan tedbiri kar yağmadan almaktır. Birleşik Krallık Türkiye büyükelçisi ile randevusunu saat gibi aklında tutan İBB Başkanı ne gafilliktir ki meteorolojinin uyarılarını aklına getirememiştir. Balığa tuz dökmüştür de yollara tuz dökme becerisini gösterememiştir. İstanbul'da balık baştan kokmuştur.

Sel olunca denize kaçan, deprem olunca kayak yapan, kar yağınca balık masasında keyfe dalan sorumsuz kağıt kaplana İstanbul müstahak değildir.

İstanbul İstanbul olalı böyle bir zulüm görmedi.

Büyükelçi ile yemek, kar ile mücadele kadar önemli diyor. Çünkü pusulası bozulmuştur. Bir büyükelçiyi 16 milyon İstanbulludan daha fazla önemseyen kişiye İstanbul nasıl emanet edilecek?

Kar ve kışın ortasında, lüks restoranda bir görüşmeye ne maksatla ihtiyaç duyulmuştur. Söz konusu görüşmeden Dışişleri Bakanlığı bilgilendirilmiş midir? Balık masasındaki görüşmeler tutanak altına alınmış mıdır?

İBB Başkanı kimlerin dolduruşuna gelmiş, kafa kola alınmıştır? Bize göre CHP'nin büyükelçilerle düşüp kalkması demokrasi dışı bir arayış ve özlemin mahsulüdür. CHP süngü düşürmüş teslim bayrağını çekmiştir. Bu şahıs Türkiye muhalifleri ile can ciğer olmuştur. Belediye Başkanı balıkçıda tıka basa yerken, sözcüsü de İstanbul'da değil tatile gittiği İsviçre'de karla mücadele etmiştir. CHP'nin önü arkası bundan ibarettir. Ne utanmaları ne sıkılmaları var. MOBESE kayıtlarına düşünce de kıyamet koparırlar.

Yüzsüzce MOBESE'yi dillerine dolarlar. Dinleniyorlarmış bırakın bu bahaneleri. Yeri ve zamanı mıydı yemeğin? Cesaretiniz varsa itiraf edin.

Açığı olanların MOBESE'den şikayet etmesi normaldir. İstanbul'da yaşanan rezaletlerin bir benzeri dünyanın herhangi bir ülkesinde olsa, belediye başkanı bir gün bir saat bile koltuğunda oturamazdı
Abdulhamit Gül'ün bakanlık görevinden affını istemesini MOBESE kayıtlarına bağlayan CHP'nin itibar suikastları asla tutmayacaktır. Bizim dileğimiz Büyükşehir Belediye Başkanı'nın görevinden affını bir an önce talep etmesidir.

Demokrasi, egemenliğe kast etmenin kaynağı görülemez. Hiçbir toplum mensuplarından hiçbirine hürriyetlerini sınırsız kullanma yetkisi vermez. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'na hakaret etmek, büyükbaş hayvan benzetmesi yapmak, ifade ve düşünce hürriyeti sayılamaz. Bu tip söz terbiyesizliktir suçtur.

Hz. Adem ve Hz. Havva'ya cahil demek bir sanatçı marifeti, demokratik bir hak, sıradan bir şarkı sözü olarak değerlendirilemez. Hakaret eden kim olursa olsun sonuçlarına katlanmalıdır.

Bir televizyon kanalında cumhurbaşkanına hakaretleri sıralayan gazeteciye sessiz kalanların Trabzon'da bir çocuğun sözlerine ateş püskürmeleri iki yüzlülüktür. Henüz 10 yaşında olan çocuk, Cumhurbaşkanı'na 'amca' derken Kılıçdaroğlu'na 'hain' diye seslendi. Bu yavrumuzu bu noktaya getiren nedir?

Kılıçdaroğlu sosyal medyada video çeke çeke akli melekelerini yitirmiş, trolleşmiş bir figür olarak milli ve siyasi hayata bütünüyle aykırı davranmaya başlamıştır.