HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Bilgen'in konuşmasından satırbaşları şöyle:

Biz aday başvuru sürecimizi bitirdik. İllerden başvuruların tamamlanmasıyla birlikte dosyalar ulaşıyor, tasnif ediliyor şu anda. Yarın itibariyle tümünün ulaşacağını tahmin ediyoruz. Toplamda 1500’e yakın başvuru, yarısına yakını kadın, 250 genç, 25 engelli. KHK’lıların da yoğun bir talebi var bu mücadeleye katılmak için.

Olağanüstü koşullarda seçime gidiyoruz. Sadece 2 örnek vermekle yetineceğim. Dün itibariyle parlamentodan geçirilen yetki yasası birincisi. 16 Nisan’dan bu yana 1 yılın üzerinde süre geçmiş olmasına rağmen bu sürede düzenlemeleri yasa ile yapmak varken KHK ile yetki almak yeni dönemin de işaret.

Tümüyle keyfi bir yaklaşımdır. Bu tutum güçler ayrılığının nasıl tasfiye edildiğini ortaya koymaya yetmektedir. Bunu parlamentoda yapmak varken, ucu açık bir KHK ile yetki almak 24 Haziran sonrası Türkiyesinin hangi hale sokulmak istendiğinin açık göstergesidir. 

SON DAKİKA OPERASYONUYLA YETKİ ALINDI

Bugüne kadar bu suç işlendi, KHK’lar usulüne uygun çıkarılmadı. Bütün uyarılarımıza rağmen ısrarla hayatın tüm alanlarını düzenleyen konularda KHK’lar çıkarıldı. Meclis kapanırken, seçim kararı alınmışken, son dakika operasyonuyla yetki almak da önümüzdeki dönemin kaos içinde yönetilme eğilimini ortaya koymaktadır. Böyle bir yetki yasasının Türkiye hukuk sisteminde örneği yoktur. KHK’nın kapsamı da bellidir. Anayasa ile tarif edilmiş alanları KHK ile değiştirmeye kalkmak normlar hiyerarşisini yok etmeye kalkmaktır. 

SEÇİM KAMPANYASI KAMU GÖREVLİLERİ ELİYLE YÜRÜTÜLÜYOR

Ankara’da bu olurken Anadolu’da da seçim kampanyası kamu görevlileri eliyle yürütülmektedir. Sadece Şırnak Valisi’nin kamuoyuna yansıyan, tanıkları bulunan sözlerine dikkat çekmek isterim. Vali siyaset yapmak istiyorsa gününde istifasını verir, aday olur siyaset yapar. Ama eğer vali yanına iktidar partisinin il ilçe yöneticilerini alarak devlet gücünü kullanıp doğrudan partimiz aleyhine kampanya yürütürse bunun tek parti alışkanlığı olduğu hatırlamak gerekir, böyle yapanların halk nezdinde neye uğradıkları da 1950’lerden beri bilinmektedir. Bu tutum karşısında iktidar partisi açıklama yapmak zorundadır. Bunun takipçisi olacağız.  

Biz Pazartesi günü hem genel seçimler ile ilgili hem Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili bildirgemizi kamuoyu ile paylaşacağız. 14 Mayıs’ta. 14 Mayıs çok partili demokrasi açısından bir dönüm noktasıdır. O günden bugüne çok partili hayatı ne kadar kurumsallaştırdık, biraz önceki örneklerde ifade etik. Biz seçime giren partiler arasında 16 Nisan referandum kampanyasında söylediği sözün arkasında duran, en net bildirgeyi seçmenlerin dikkatine sunacağız.

En net çünkü muhalefet partileri 16 Nisan’da tek adama karşı HAYIR oyu verdiler. Biz de söylediğimiz sözün gereğini yapacağız bu seçim kampanyasında. Bizim açımızdan Cumhurbaşkanlığı seçimi tek adamlar arasından tek adam beğenme kampanyası değildir. Pazartesi günü paylaşacağımız bildirgede tek adamdan nasıl kurtulunacağına dair bir yol haritası sunacağız. Nasıl demokratik bir Anayasa’ya geçiş planlanır, bunun ipuçlarını paylaşacağız. 

TÜRKİYE YÖNETİMİNİN KADERİNİ MİLLETVEKİLİ SEÇİMİ BELİRLEYECEK

Meclis bizim açımızdan öncelikli. Muhalefet parlamentonun önemine inanıyorsa iktidar blokunun seçim kampanyasının merkezine başkanlığı koyması karşısında kendi tutarlılığını sorgulaması gerekir. Türkiye yönetiminin kaderini belirleyecek olan milletvekili seçimidir. Eğer muhalefet parlamentoda çoğunluğu elde ederse bu ikinci turun da kaderini belirleyecektir. 8 Temmuz’a da bu umutla gidilecektir. 

Biz Cumhurbaşkanı adayımızın hem yetki devri hem demokratik Anayasa inşa süreci konusunda güçlü bir söz söyleyeceğime inanıyoruz. Hem de meclis aritmetiği ile de bu değişimin önünün açılmasının mümkün olduğunu göstereceğiz. 

Çevremizde yaşananlar da içeride yaşananlar da asıl sorunun keyfi tek adam anlayışından kaynaklandığını ve bir sistem sorunu olduğunu ortaya koyuyor. Bakın İran ile nükleer anlaşmanın askıya alınması konusu. Trump’ın keyfi yönetim anlayışı ve bunun bedelinin bütün halklara ödetme riskini ortada. Demek ki bir kişi hem dış politikayı hem nükleer enerjiyi her şeyi bilemeyebilir. Dolayısıyla tek adam anlayışına karşı başka bir alternatif koymak önemlidir. Yine ekonomideki durum, Türk lirasının değer kaybetmesi, son düzenlemelerin sorunu çözmüyor olması bir kişinin her şeyi bilemeyeceğinin somut göstergesi. Her şeyi bildiğini sanan bir yönetim anlayışı Türkiye’yi de tehdit etmektedir. Bu yaklaşımla istedikleri düzenlemeyi yapsalar bile sorunu çözemeyecekler. 

Bir varlık barışı düzenlemesi ortaya koyuyorlar bu düzenleme Türkiye’ye kara paranın bile gelmemesini getirir. Ekonominin iyileşmesi, yatırım yapılabilir olması neredeyse imkansız gözükmektedir. 

SORUMLULUK HALKIN OMUZLARINDI

Biz 12 Mayıs’a kadar bütün seçmenlerden sandık güvenliği için, seçmen iradesinin sandığa yansıyabilmesi için sandık kayıtlarıyla ilgili seçmen listeleriyle ilgili sorumluluklarını yerine getirmeleri çağrısını yapıyoruz. Duyarlılığımızın hedefine ulaşması için her seçmenin üzerine düşeni yerine getirmesi gerekiyor.

Geriye yaklaşık 40 gün kaldı. Bu 40 gün boyunca sorumluluk partilerden çok halkın omuzunda olacak. Hiçbir oy boşa gitmesin diye açık çağrılar yaptık. Elbette partiler farklı düşünebilirler ama değişimin önünü açabilmek için, birlikte yaşam için siyasi partiler bir araya gelme cesaretini göstermeliler dedik. 

Son birkaç gündür tanık olduğumuz bir manzara var. Sanki HDP karşı çıkmış gibi bir karalama kampanyası. Siyasi partilerin sergiledikleri tutumun takdirini halkımıza bırakacağız. Siyasi partiler tabanlarını dinlemez küçük hesaplarla tutum belirlerse bedelini sandıkta öderler. Biz halka inanıyoruz. HDP’yi parlamento dışına itmeye çalışan yaklaşımlara cevabın sandıkta verileceğine inanıyoruz. Medya ambargosuna, kriminalize etmeye devam etseler de halk nezdinde bunun gereken cevabı alacağını biliyoruz. 

Milletvekili adaylarımızı da 22 Mayıs’ta kamuoyuyla paylaşacağız. Önce kadın beyannamesi paylaşılacak sonra aday tanıtımı yapılacak. Sonraki günlerde de mitinglerimizle kampanyamız başlamış olacak. 

Soru: Erdoğan, “birileri ülkemizde bölücülük yaptı parti kurmak suretiyle Kürt kardeşlerimizi sömürdüler” dedi. Nasıl değerlendirirsiniz? 

Cevap: Kimi kastetmiş bilmiyoruz. Biz parlamentoda 3. büyük grubuz. Meclis çalışmalarında onlara rahatsızlık verdiğimizin farkındayız. Siyasi sözümüzle, tutumumuzla da halktan aldığımız yetkiyi sonuna kadar kullanacağız. Biz birilerinin lütfuyla parlamentoda durmuyoruz. Hem yargılama yetkisini hem mahkum etme yetkisini hem kayyum atama yetkisini kendinde görüyor olabilir ama tam da seçim bu anlayışla halkın iradesine saygı duyma, halk kimi seçiyorsa onunla devam etme anlayışı arasında seçim yapılacak. Biz tahammülsüzlüğün farkındayız ama halkın da tahammülünün kalmadığını kendilerine hatırlatmak istiyoruz. 

Soru: Anketlerde HDP’nin kilit parti olduğu sonucu çıkıyor, nasıl yorumlarsınız? 

Biz partiler arasında ittifak görüşmeleri sürerken de buna dikkat çekmiştik. Şimdi de tüm kamuoyu bunu görüyor. Her halükarda 2. turun belirleyeni HDP seçmeni olacak. Burada kendimize aşırı bir anlam yükleme derdinde değiliz. Yok sayılanı dışlanan hakarete uğrayan, seçtikleri cezaevine tıkılanlar, elbette politik iradelerini bu seçimde ortaya koyacaklar. Bugüne kadar o iradeyi tanımayanlar da sandıkta nasıl bir sürprizle karşılaşacaklarını görecekler. Biz sadece iktidarın değil diğer muhalefet partilerinin de 24 Haziran akşamı nasıl bir sonuçla karşılaşacağını göreceğine inanıyoruz. Herkes için şaşırtıcı bir tablo olacak. HDP’yi yok saymanın, bu haksızlığa karşı isyanın sonucu sandıkta yeni bir denge ortaya çıkaracak. Biz ikinci turun belirleyeni olacağımızı şimdiden söylüyoruz. Tüm engellemelere rağmen kampanyamızı yürüteceğiz.

Seçimlerle ilgili asıl altı çizilmesi gereken nokta seçimin siyasal karar alma süreçlerinin olağan değişim aracı olmasıdır. Eğer iktidarın yaptıkları onaylanıyorsa bu bir güven tazelemedir. Bütün araştırmalar dış politikanın AKP tabanında bile onay görmediğini, eğitim, güvenlik, ekonomi politikasının iktidar tabanında, MHP tabanında bile tepki çektiğini gösteriyor. Siyasetçinin yapması gereken operasyonel yöntemlerle, masa başı hamleleriyle, yargı ataklarıyla sandığı etkilemek olmamalıdır. İktidar devlet imkanlarını toplumun yararına kullanmak yerine parti çıkarları lehine kullanırsa bu, ülkenin operasyonlara açık hale gelmesi demektir. Biz şimdiden her türlü operasyon anlayışını en azından seçim yarışı dışında tutma çağrısı yapıyoruz ki olağan bir süreç yaşayalım. 

Soru: Kaç milletvekili tekrar aday olmak için başvuru yaptı? 

Dosyaların ayrıntısı henüz ortaya çıkmadı. Tek tek kişiler değil, bu zor süreçte Türkiye demokrasi mücadelesinin en güçlü şekilde nereye taşınabileceğinin kaygısı içindeyiz. Dayanışma amacıyla dönemleri dolduğu halde daha zayıf olduğumuz illerde aday olacak arkadaşlarımız da olacaktır. PM, MYK üyelerimiz, milletvekillerimiz, bu mücadelenin neresinde olurlarsa olsunlar mutlaka tarafı olacaklardır. 

Genel rakamları da kabaca verebiliyorum. 250 genç, yarıya yakın kadın, 25 engelli başvurusu var. KHK’lıların da yoğun bir ilgisi var. En genç erkek aday adayı Saffet Polat, en genç kadın aday adayımız da Rozerin Aktaş. Gençlerin anketlerde birinci tercihinin HDP çıkıyor olması da bizim için büyük bir umut.