İstiklal Caddesi'nde 6 kişinin yaşamını yitirdiği ve 81 kişinin yaralandığı bombalı saldırının zanlısı Ahlam Albashır'ın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nda alınan 6 sayfalık tam ifadesi ortaya çıktı.

Ağabeyinin ÖSO’ya katıldığını, YPG aleyhine casusluktan tutuklandığını anlatan Albashır, ifadesinde Menbic'de örgütsel bir eğitim almadığını da söyledi.

İçişleri Bakanı Süleyman ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün zanlının Kobani'den bombalı eylem talimatı alarak Afrin'den Türkiye'ye girdiği yönündeki açıklamaları, başsavcılık ifadesinde yer almadı. Albashır İdlib'den Türkiye'ye girdiğini söyledi.

Tutuklanan Ahmed Han Hasan da ifadesinde, PKK’lı olmadığını, ağabeyinin ÖSO’da savaştığını söylemişti.

İsmail Saymaz, Albashır'ın 17 Kasım’da İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığında alınan altı sayfalık ifadesinin bir kısmını halktv.com.tr'deki köşesinde yayımladı. İfadedeki ayrıntılar şöyle:

"AĞABEYİ ÖSO’DA"

"2002’de Halep’te doğdum. 2013’e kadar burada kaldım. Altı kardeşiz. Üçü vefat etti, ikisi hayatta. Babam ben beş yaşındayken vefat etti. 2013’ten sonra ben, annem ve kardeşim Süleyman ile Ebu Hanaya’ya gittik. Çadırda yaşadık. Annem vefat etti. Kardeşim Meryem ve ağabeylerim Muhammed ve Mahmud ile Rakka’ya kuzenimin yanına gittik. Muhammed, IŞİD saldırısında ayaklarından yaralandı. Tedavi olduktan sonra tekrar ÖSO’ya katıldı. YPG, Rakka’ya saldırdı. Mahmud, Meryem ve Muhammed’in eşiyle YPG’nin kontrolündeki Menbic’e geldik. Pastanede çalışmaya başladım."

"YPG AJAN DİYE CEZAEVİNE ATTI"

"YPG’li Ahmet Arreş ile sevgili oldum. İki ay sonra ayrıldım. Ahmet Arreş, YPG adına talepte bulunmadı. Pastanede çalıştığım sırada ‘Menbic Diyar’ ve ‘Ferhat' isimli YPG’de üst düzey görevdeki kişiler Cerablus’a giderek, bilgi toplamamı istedi. (İsmail Saymaz’ın notu: Cerablus, bu tarihte ÖSO’nun kontrolündeydi) Kabul etmedim. Ahmet Arreş’in peşinden Cerablus’a gittim. Bir gece kaldım. Dönüşte Menbic’e giderken, kimliğimi yırttılar. Kimliksiz girdiğim için YPG aleyhine casusluktan beni tutukladılar. Bir ay cezaevinde kaldım."

"HACI 'TÜRKİYE'YE GİDECEKSİN' DEDİ"

"Çıktıktan sonra Menbic’e döndüm. Hasan Cemil ile tanıştım. YPG’deki pozisyonunu bilmiyordum. Hasan Cemil, 'Hacı seninle görüşecek' dedi. O bölgede YPG’deki üst düzey sorumlulara ‘Hacı’ denir. Kod isimdir. Hacı’nın sol kolunda dövme var. Bana, 'İdlib’e gideceksin. Orada bir gençle buluşacaksın, karı koca görüntüsü vereceksin' dedi. Reddettim. Dört gün sonra Hacı, 'Türkiye’ye gideceksin' dedi. Onayladım. Ertesi gün yola çıktım. Ailem beni Halep’te biliyordu."

"İDLİB'DEN KAÇAK YOLLARLA GİRİŞ YAPTIK"

"4-5 ay önce İdlib’e kaçakçılar aracılığıyla gittim. Burada ‘Bilal Hassan’ beni beklemekteydi. Kaçak yollarla Türkiye’ye giriş yaptık. Çok sayıda araç değiştirerek, İstanbul’a geldik.

Ferhat Habeş’in Esenler’deki evine gittik. Evde Ferhat’la eşi Fatma vardı. Burada Bilal ile iki ay kaldım. Bilal, ertesi gün Ferhat’ın tekstil atölyesinde beni işe başlattı. Sadece bir gün çalıştım. Bilal’in işe gittiği dönemde evde kalmaktaydım. Ferhat’ın kardeşi cezaevinden çıkınca Bilal’le atölyede kalmaya başladım. Atölyede Rama Eltaha ile arkadaş oldum. Rama ile Ahmet Haj Hassan gizli evlidir. (İsmail Saymaz’ın notu: Ahmed Han Hasan, ifadesinde, PKK’lı olmadığını, ağabeyinin ÖSO’da ‘şehit’ düştüğünü söylüyor) Bilal bana saldırıp sahip olmaya çalıştı. Makasla kendimi savundum ve Rama Eltaha’nın evine gittim. Hacı atölyeye dönmemi, Bilal’in isteklerini yapmamı, aksi halde ablam ve ağabeyime zarar vereceğini söyledi. Korktuğum için gittim.

Bilal, Taksim’den övgüyle bahsetti. Son dakikada Bilal, gelmekten vazgeçti. Rama’nın 14 yaşındaki oğlu Ahmed Elşeybun ile korsan taksici Yasir Al Korali’nin taksisine binerek, Taksim’e gittik. Yasir bekledi. Bir saat kalıp döndük. Üç hafta sonra yine Taksim’e gitmek istedim. Bilal para verdi. Taksici Yasir, beni götürdü. Bir saat zaman geçirip döndük.

Bilal, Ahmet Elşeybun ve ben Fatih’e gitmek üzere sözleştik. Korsan taksiyi çağırdık. Bilal vazgeçti. Ahmet’le Fatih Camisi’nin önüne gittim. Zaman geçirip döndük. Bilal, 'Zorunlu haller haricinde atölyeden çıkma' dedi. Hacı aradı. 'Bilal’in lafını dinle' diye tehdit etti."

9 GÜN ÖNCE OLAY YERİNDE VİDEO ÇEKMİŞ

"15 gün önce Hacı, Taksim’e gitmemi istedi. Korsan taksiyle gittim. İstiklal Caddesi’nde yürüyüş yaptım, gül aldım. Simit yiyip sokak sanatçılarını dinledikten sonra döndük. Bilal, Taksim’de çok polis olup olmadığını sordu. Olmadığını söyledim. (Patlamanın olduğu bank çevresinde neden cep telefonuyla görüntü kaydı yaptığı soruldu) Burada video çekiyorum. Taksim’e gelmeden önce Hacı, Taksim’de heykelin videosunu selfie (özçekim) şeklinde çekmemi söyledi. Heykelin videosunu çekip attım. Olay yerine yakın video çekimini ben yaptım. Mağazaları çektim. Kimseyle paylaşmadım. Patlamanın olduğu yere ait olması tesadüftür.

Bilal’in kıyafetleri arasında 30x20 santimetre ebatında birbirine yapışık üst üste üç paket gördüm. Yumuşak olması nedeniyle uyuşturucu olabileceğini düşündüm. Bilal uyuşturucu kullanır, içki içer. Olay günü rahatlatıcı olacağını söyledikleri bir buçuk adet hap verdi."

BİR GÜN ERTELENMİŞ

"12 Kasım akşamı Bilal 'Taksim’e gidelim' dedi. Telefon çaldı. Görüştükten sonra ertesi gün gitmemiz gerektiğini söyledi. Bilal ile Hüsam atölyedeydi."

İKİ POŞET, BİR ÇANTA

"Bilal, olay günü saat 13-14’te çay koydurdu. Taksim’e gidebileceğimizi söyledi. Beş aydır ilk defa iyi davranıyordu. Daha önce çay gibi ikramlarda bulunmamıştı. Korsan taksiciye mesaj attım. Saat 14.00-15.00 arası taksici Yasir geldi. Bilal ile araca bindik. Bilal’in elinde iki beyaz poşet, bir kahverengi sırt çantası vardı. Poşetin birisinde Yasir’e vermek üzere atölyeden aldığımız iki pantolon, iki ceket; diğerinde abur cubur; çantada yiyecek olduğunu söyledi. Bir büyük poşetin içerisine üçünü koydu. Ön koltuğa ben oturdum. 45 dakika sonra Taksim’e geldik. Yolda Bilal telefonla konuştu. Telefondaki şahsa ‘Tamam, geliyorum, dert etme’ dedi. Tedirginliği arttı. Taksim’e yaklaştığımız sırada dönmesi gerektiğini söyledi. Ben de dönmek istedim. Bilal mesaj atarak, 'Sen in' dedi. İndim. Çantaları bana verdi. 'Sen biraz gez, ben döneceğim' diyerek, korsan taksiyle ayrıldı."

"ÇANTAYA BOMBA BIRAKMADIM"

"Sırtımda çanta, elimde poşetle İstiklal Caddesi’ne yürüdüm. Kozmetik mağazalarında alışveriş yaptım. Patlamanın meydana geldiği bankı boş görünce oturdum. Burada kırmızı gül satan birinden iki gül aldım. 30 dakika oturdum. Hacı, arkamdan çekilmiş video görüntüsünü WhatsApp aracılığıyla gönderdi. Tedirgin oldum. Çantanın içine baktım. En üst kısımda kek, cips ve yiyecekler vardı. Alt kısımda Bilal’in kıyafetleri içinde gördüğüm yumuşak dokulu paketler vardı. Korkarak 112’i aradım. Telefona çıkan kişi Türkçe konuştuğu için cevap veremedim. Bilal’i ve Yasir’i aradım. Cevap vermediler. Ablam görüntülü aradı. Kendisine mağazadaki leopar desenli kıyafetin görüntüsünü gönderdim. Bu arada Hacı aradı. Çantayı bir şahsın gelip alacağını, bulunduğum yerden hızlıca ayrılmamı söyledi. Meydana yürürken karşıma parfümcü çıktı. Parfümcüyle konuştuğum esnada patlama sesi geldi. Meydana doğru koşmaya başladım. Taksiye bindim. Taksici cep telefonundan görüntüleri gösterince patlamanın bıraktığım çantadan kaynaklandığını anladım. Ben kesinlikle çantaya bomba bırakmadım. Kim tarafından nasıl patlatıldığını bilmiyorum."

"ESENLER'DE YANIMA AHMED JARKAS GELDİ"

"Esenler’de atölyeye yakın yere gittim. Hacı aradı. 'Taksi için kimseden para isteme. Bilal’i unut. Atölyeyi unut. Turkuaz gömlekli ve lacivert ceketli erkek gelecek, ondan al. Parayı öde. Onunla kal. Dediklerini yap' diyerek, telefonu kapattı. Yanıma Ahmed Jarkas geldi. Parayı verdi. Taksici gittikten sonra Jarkas’ın aracına bindim. Ahmed telefonla konuşuyordu. Konuştuğu Halil kod adlı kişi, telefonumu alıp kapatmasını söyledi. Telefonumu Ahmed’e teslim ettim. Halil, 'Telefonunu kır' dedi. Eve vardığımızda Ahmed’in eşi, kız kardeşi, ağabeyinin kızı evdeydi. Ahmed, Halil’i arayıp görüntülü konuştuğu esnada telefonumu çekiçle kırdı. Ammar Jarkas, Bilal’i Yunanistan’a gönderdiklerini söyledi. Ammar, kıyafetlerimi değiştirmem gerektiğini söyledi. Ablası üzerimdeki kıyafetleri verdi. Ahmed Jarkas yeni telefon verdi. Telefonu açtığımda Hacı’nın mesajını gördüm. 'Ben Hacıyım' diye yazıyordu. Yan binada, olay nedeniyle yapılan operasyonda yakalanan şahıslar olduğunu haber aldık. Ahmed Jarkas dışarı çıktı ve yakalandı. Ahmed’in annesi, 'Zekeriya’nın evine gidelim' dedi. Zekeriya’nın evinde polis tarafından yapılan operasyonla yakalandık. Ahmed’in kız kardeşi, nakit para, ziynet eşyası ve tabanca getirmişti. Hepsi bir çantadaydı."

'MENBİC'DE ÖRGÜTSEL EĞİTİM ALMADIM"

"Hacı’nın YPG’de istihbarat bölümünde yüksek konumda olduğunu düşünüyorum. Özel şoförü ve korumaları vardı. Türkiye’ye göndermek üzere, aileme zarar vermekle tehdit etti ve beni zorladı. Menbic’de bulunduğum esnada örgütsel eğitim almadım. Arap kökenli olup da YPG içerisinde olan çok kişi var. Bunlar ÖSO ile çatışmalarda en ön saflara yerleştirildi. Bana Hacı, bir telefon verdi. İletişimini bu telefonla sağlıyordum. Gönderdiği mesajlar bu telefondaydı. Ancak telefonu Ahmed Jarkas kırarak yok etti. Nereye attığını bilmiyorum.

Bir ay önce Suriye’de 16-17 yaşlarında kadının yanında önemli malzemelerle Türkiye’ye gelip Bilal’in onun için yer ayarlaması gerektiğine, benden atölyede yalnız kalıp kalamayacağımı sormasıyla vakıf oldum."

EMNİYET VE BAŞSAVCILIK İFADELERİNDEKİ ÇELİŞKİLER

Ahlam Albashır'ın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nda alınan altı sayfalık ifadesi, günlerdir basına sızdırılan ifadelerle ve yetkili kurumların yaptığı açıklamalarla çelişiyor.

Dikkat çeken çelişkilerden bazılarını Evrensel derledi.

AFRİN DENİLDİ, İDLİB'DEN GEÇTİĞİNİ SÖYLEDİ

1- Ahlam Albashır, başsavcılık ifadesinde Menbic'den İdlib'e oradan da kaçak yollarla Türkiye'ye geçtiğini söylüyor. Ancak;

Süleyman Soylu ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nden 14 Kasım'da yapılan açıklamalarda Afrin'den denilmişti.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: "İlk değerlendirmelerden itibaren aynı iz üstündeyiz. Eylemin talimatının Kobani'den geldiği konusunda bir değerlendirmemiz var. Eylemi yapanın Afrin'den geçtiği konusunda bir değerlendirmemiz var. Biraz önce olayı yapan, bombayı bırakan kişi İstanbul Emniyet Müdürlüğümüzün ekipleri tarafından gözaltına alındı. Ondan önce yaklaşık 21 kişi daha gözaltına alınmıştı… Elde ettiğimiz bulgular çerçevesinde PKK/PYD terör örgütü."

İstanbul Emniyet Müdürlüğü: "...02.50’de yapılan operasyonda, olayı gerçekleştiren Suriye uyruklu Ahlam ALBASHIR isimli şahıs sağ olarak ele geçirilmiştir. Şahıs yapılan sorgusunda, PKK/PYD/YPG Terör örgütü tarafından özel istihbarat elemanı olarak yetiştirildiğini ve Afrin üzerinden ülkemize eylem yapmak için kaçak yollarla giriş yaptığını beyan etmiştir. PKK/PYD/YPG terör örgütünün Suriye Kobani’deki merkezinden İstanbul’da eylem talimatı alarak 13.11.2022 Pazar günü saat 16:20 sıralarında Bombalı eylemi gerçekleştirdiğini ve kaçtığını beyan etmiştir”

Süleyman Soylu, 18 Kasım’da Bakanlığın bütçe görüşmeleri sırasında söylemini "Mersin saldırısı da Menbic'den oldu, İstiklal Caddesi saldırısı da Menbic'den oldu" diyerek değiştirmişti.

2- Ahlam Albashır, başsavcılık ifadesinde "YPG’li Ahmet Arreş ile sevgili oldum. İki ay sonra ayrıldım. Ahmet Arreş, YPG adına talepte bulunmadı" diyor. Ancak;

İstanbul Emniyet Müdürlüğündeki ifadesine ilişkin haberlerde, Albashır'ın "YPG ile tanışmam, 2017 yılında Menbic’de oldu. YPG üyesi olduğunu öğrendiğim Ahmed A. isimli bir erkekle tanıştım ve onunla sevgili oldum. Bana, mensubu olduğu YPG'den bahsetti. Sonra Ahmet Cerablus’a gitti, arkasından da ben gittim. Burada örgüt beni içine çekmeye çalıştı, görevler teklif etti. Bir süre sonra Ahmed A.'nın izini kaybettim ama örgütle ilişkim kesilmedi. Onlar da beni bırakmadı" dediği belirtilmişti.

"HACI" CERABLUS'A MI İDLİB'E Mİ GİT DEDİ?

3- Ahlam Albashır, başsavcılık ifadesinde "Menbic’e döndüm. Hasan Cemil ile tanıştım. YPG’deki pozisyonunu bilmiyordum. Hasan Cemil, 'Hacı seninle görüşecek' dedi... Hacı bana, 'İdlib’e gideceksin. Orada bir gençle buluşacaksın, karı koca görüntüsü vereceksin' dedi. Reddettim. Dört gün sonra Hacı, 'Türkiye’ye gideceksin' dedi. Onayladım" diyor. Ancak;

Emniyet kaynaklı denilen haberlerde "Hacı, 2022 Temmuz ayında bana Cerablus'a gitmem için görev verdi. Ben o görevi kabul etmedim. Sonra bölgenin zenginlerinden biri olan aynı zamanda YPG'nin istihbarat biriminden olduğunu öğrendiğim Hasan diye biri bana geldi ve Hacı seni yanına çağırıyor sana çok önemli bir görev verecek dedi. Ben de Hasan'la birlikte Hacı'nın yanına gittim. Hacı bana 'Madem Cerablus'a gitmiyorsun o zaman Bilal'le birlikte Türkiye'ye gideceksin' dedi. Ben de Türkiye'ye gelmeyi kabul ettim" dediği belirtilmişti.

SINIRI NASIL GEÇTİLER?

4- Ahlam Albashır, başsavcılık ifadesinde "4-5 ay önce İdlib’e kaçakçılar aracılığıyla gittim. Burada ‘Bilal Hassan’ beni beklemekteydi. Kaçak yollarla Türkiye’ye giriş yaptık. Çok sayıda araç değiştirerek, İstanbul’a geldik. Ferhat Habeş’in Esenler’deki evine gittik." diyor. Ancak;

Albashır'ın emniyetteki ifadesine dair yaptığı haberinde daha fazla detay yer alıyordu: "İdlib'te Bilal'le buluştuk. Bilal'i ilk defa İdlib'te gördüm. 27 Temmuz'da Hatay'a geldim. Oradan da Doblo tarzı bir araçla İstanbul'a geldim. Bilal'in telefonuna bir konum geldi. Araç şoförü diğerlerini indirdi beni ve Bilal'i de konumdaki adrese Ferhat Habeş isimli adamın evine götürdü."

"ÖRGÜTSEL EĞİTİM ALMADIM"

5- Ahlam Albashır, başsavcılık ifadesinde, "Hacı’nın YPG’de istihbarat bölümünde yüksek konumda olduğunu düşünüyorum. Özel şoförü ve korumaları vardı. Türkiye’ye göndermek üzere, aileme zarar vermekle tehdit etti ve beni zorladı. Menbic’de bulunduğum esnada örgütsel eğitim almadım" diyor. Ancak;

TRT Haber'de "İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından yapılan çalışmalara" göre denilen haberde, "terörist Albashır'ın yaklaşık 1 sene önce PKK/YPG terör örgütü içerisinde istihbarat üyesi olarak eğitim almaya başladığı belirlendi" ifadeleri kullanılmıştı.

ALBASHIR: ABİM ÖSO'DA ÜST DÜZEY KOMUTANDIR

6- Öte yandan dün Sabah'ta yer alan Dilek Yaman Demir imzalı haberde, Albashır'ın ifadesinde "Abim Muhammed, Özgür Suriye Ordusu'nda üst düzey komutandır. Muhammed, IŞİD saldırısı sırasında yaralanmış ve iki bacağında da protez takılıdır" dediği belirtilmişti.

7- Albashır'ın Türkiye'ye tam olarak ne zaman geldiği konusunda da çelişkili bilgiler var. Albashır'ın 4 ay önce Bilal Hassan ile Türkiye'ye geldiği söyleniyor. Ancak Esenler'de DHA'ya konuşan bir esnaf, mahalleden tanıdığını belirttiği kadın için "Bir yıldan beri bu ikamette oturuyor. Benden iki üç defa alışveriş yaptı. Mahallemizin kasabında alışveriş yaptı. Sima olarak tanıyorum" demişti.

8- 16 Kasım'da İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne dayandırılarak yapılan haberlerde, Ahlam Albashır'ın ifadesinde bankta oturarak 40 dakika süreyle talimat gelmesini beklediğini, ardından da bombayı bırakıp kaçtığını söylediği; bankta oturduğu sırada "bir başka terör örgütü mensubunun Albashır’in fotoğrafını uzaktan çekerek" 'Hacı' kod adlı kişiye gönderdiği ve Albashır’e son talimatın telefonla bu kişi tarafından verildiğini belirttiği yazılmıştı. Ancak;

17 Kasım'da Hürriyet'in haberinde "Albashır'in 'Fotoğraflarımı çekip Hacı'ya gönderdiler' ifadesi üzerine çevredeki güvenlik kameralarını inceleyen polis, iddia edildiği gibi kimsenin Albashır'in fotoğraflarını çekmediğini belirledi. Bunun üzerine teröristin, 'Korktuğum için yaptım süsü vermek için böyle bir ifade kullandım' dediği belirtildi" denildi.

AHMAD HAJ HASAN, "PKK'LI DEĞİLİM, ABİM ÖSO'DA SAVAŞTI" DEMİŞTİ

İstiklal Caddesi'ndeki bombalı saldırıyla ilgili tutuklanan Ahmad Haj Hasan, Yasir Al Korali, Fatma Berkel, Ferhat Habeş, Hüseyin Güneş, Rama Eltaha ve Ahmed Elşeybun'un ifadeleri ortaya çıkmıştı.

Sözcü’den Fırat Fıstık’ın haberine göre ifadelerde, bombalı saldırıyı gerçekleştiren Ahlam Albashır'ın Türkiye'ye giriş yaptıktan sonra Ferhat Habeş ve Fatma Berkel'in evine yerleştiği, daha sonra Ferhat Habeş'e ait tekstil atölyesinde kaldığı, Albashır'ın daha sonra da kısa süreliğine Ahmad Haj Hasan'ın ve Rama Eltaha'nın evinde kaldığı belirtildi.

Ahmad Haj Hasan'ın savunması ise dikkat çekmişti. Hasan, savunmasında PKK'lı olmadığını, ağabeyinin Özgür Suriye Ordusu'nda (ÖSO) savaşırken hayatını kaybettiğini özellikle belirtti ve “Ben asla PKK’yı tutmuyorum. Benim ağabeyim Suriye Özgür Ordusu’nda şehit edilmiştir. Benim bu olayla bir ilgim yoktur. Atılı suçlamaları kabul etmiyorum” demişti.