Emek, Barış ve Demokrasi’ sloganıyla 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara’da düzenlenmek istenen mitinge yönelik IŞİD’in gerçekleştirdiği bombalı saldırının yargılamasına 17’nci duruşmayla devam edildi.

IŞİD’in 103 kişiyi katlettiği, yüzlerce kişiyi yaraladığı katliamın firari sanıklar yönünden devam eden davanın duruşması Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Duruşmaya, CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Milletvekilleri Candan Yüceer, Ali Haydar Hakverdi, Ali Şeker, Emine Gülizar Emecan, Sevda Erdan Kılıç, Mahmut Tanal, Murat Emir, Müzeyyen Şevkin, Nurhayat Altaca Kayışoğlu, Kani Beko, Süleyman Bülbül, HDP Milletvekili Oya Ersoy, Ali Kenanoğlu, Mahmut Toğrul ve Şevin Coşkun, TİP Milletvekilleri Ahmet Şık ve Sera Kadıgil ve çok sayıda demokratik kitle örgütü temsilcisi katıldı.

CHP Milletvekili Mahmut Tanal salona çok sayıda polis gelmesi üzerine, “Sayın başkan silahların gölgesinde mi yargılama yapacaksınız?” dedi.

Mahkeme heyeti başkanının, “Siz kimsiniz?” yanıtının ardından tartışma yaşandı ve mahkeme başkanı, “Biz polislerden rahatsız değiliz, sizden de rahatsız değiliz” dedi.

TANIK GÜLER: İSLAM DEVLETİNDE YAŞAMAK İSTEDİM

10 Ekim Ankara Katliamı davasının firari sanıklar yönünden devam eden davasının 17’nci duruşmasında IŞİD'in ‘Türkiye sorumlusu’ Kasım Güler, tanık olarak dinlendi.

MİT'in operasyonuyla yakalanan ve firari sanıklar hakkında bilgi sahibi olduğu düşünülen Güler, "2014 yılında Konya'da El-Kaide operasyonu ile cezaevine girdim ve cezaevinden çıkınca Suriye'ye gittim. DEAŞ kurulunca bir müslüman olarak kalmak istedim” diye konuştu.

Suriye’ye 2014 yılında gittiğini, çıkmak istediğini ancak IŞİD’in bırakmadığını söyleyen Güler, “2014-2015 yıllarında DEAŞ’te kaldım. Özellikle gelen ailelere yardımcı oluyordum. Silahlı eylemlere katılmadım. İslam devletinde yaşamak istedim. DEAŞ’te yedi ay kaldım. Genel olarak gelen ailelere yardım ediyordum. Ben eğitim vermedim” ifadelerini kullandı.

‘IŞİD’İN TÜRKİYE SORUMLUSU’ GÜLER: MİT’İN TEHDİDİYLE KONUŞTUM

“10 Ekim 2015’te neredeydin?” sorusuna Güler, “Evde yatıyordum. Dört baş ay sonra olayı duydum. İnternetim yoktu” yanıtını verdi.

Güler, IŞİD'in sınır emiri ve firari sanıklardan olan İlhami Balı'nın kendisini Suriye geçirdiğini söyledi, “2014-2015'te Türkiye Suriye arası ayda 2-3 kez gidip geliyordum. Karakol komutanı da biliyordu, o dönem bir sorun olmuyordu” dedi.

Duvar’dan Serkan Alan’ın haberine göre, Mahkeme başkanın önceden verdiği ifadeleri hatırlatması üzerine bunları kabul etmeyen Güler, “MİT’in tehdidiyle konuştum” yanıtını verdi.

Mahkeme başkanının üçüncü kez Azeri uyruklu bir kadınla evlendiğine yönelik ifadesini hatırlatmasının ardından Güler, “Bu doğru” dedi. Mahkeme başkanının, “Orası doğru diğerleri neden yanlış” diye sorunca Güler,“Bana ilaç verildi, asılıydım, ‘bunu kabul et’ dendi. Ben de kabul ettim” yanıtını verdi. Güler yöneltilen birçok soruya “bilmiyorum” dedi.

‘ÇOK RAHAT GİRİŞ ÇIKIŞ OLURDU’

Mağdur avukatlarından Eylem Sarıoğlu, tanık Gürel’e sorular yöneltti. İfadesinde Türkiye’ye rahat girip çıktığını söylediği hatırlatılan Gürel, “Çok rahat giriş çıkış olurdu. Yüzlerce insan gelir giderdi. Karakoldaki askerlere ‘Suriye’deki yardıma giriyoruz’ derdik, geçerdik” ifadelerini kullandı.

“MİT sizinle ilgili niye pazarlık kurgu yapma gereği duydu?” soru üzerine Gürel, “Bunu MİT’e sorabilirsiniz, bana sormayın” yanıtı verdi.

MAHKEME BAŞKANI: BİLİYORSA BİLİYORDUR BİLMİYORSA BİLMİYORDUR

Avukat Sarıoğlu sorularına devam ederken mahkeme başkanı, soruların katliam çerçevesinde olması gerektiğini söyledi.

Soruların katliamla ilgili olduğu yanıtı üzerine mahkeme başkanı, “Bildiğini biliyordur bilmediğini bilmiyordur” dedi. Bu sözler üzerine salondan mahkeme başkanına yönelik, “Siz onun avukatı mısınız, siz bizi tehdit ediyorsunuz?” denilerek tepki gösterdi.

Avukat Senem Doğanoğlu’nun sorularının ardından Gürel, “Ben sorulara yanıt vermeyeceğim artık” dedi. Mahkeme başkanının “Tanığı gönderirim salonu boşaltırım” sözlerinin ardından salonda tartışma yaşandı. Tanık Gürel’i salondan çıkaran heyet duruşmaya ara verdi. Ara verildiği duyurusu üzerine mahkeme heyetine tepki gösterildi.

10 EKİM’İ ANANLARA YÜZLERCE DAVA

10 Ekim Ankara Katliamı’nı “siyasi katliam” olarak niteleyen avukat Sevinç Hocaoğluları, “Gerçeğin açığa çıkmasını istiyoruz. Soruşturmanın sağlıklı yürütülmesi, sorumluların yargı önüne çıkması için çabalıyoruz. 10 Ekim günü o alana gaz sıkan tek bir polis yargılanmadı. Yargının bu katliama sessiz kaldığı bir durum söz konusu” dedi.

10 Ekim Katliamı davası mağdurları ve katliamı anmak isteyenlere yüzlerce dava açıldığını, katliama ilişkin anma ve etkinliklerim polis tarafından engellendiğini belirten Hocaoğulları’na mahkeme başkanı, “Ne yapalım biz bunları. Hepsi kendi yargılamalarında biz ne yapalım” dedi. Hocaoğulları 10 Ekim aileleri ve avukatlarına yönelik yargı kararlarını anlatmaya devam etti.

‘SANIKLARIN İADE SÜRECİ BAŞLATILMIYOR’

Duruşmaya verilen aranın ardından konuşan avukat Senem Doğanoğlu, 10 Ekim Gar Katliamı’nın neden 'insanlığa karşı suç' olarak ele alınması gerektiğini anlattı:

"İnsanlığa karşı suç değerlendirmesini, talebini Yargıtay bozma kararı verdi tabii ki. Yani Yargıtay Erman Ekici'nin yargılamasını görüyor, kabul edilebilir deyip insanlığa karşı suç kararını vermiyor. Biz bu talepten vazgeçmeyeceğiz. IŞİD insanlığa karşı suç işleyen bir örgüttür. Bütün sanıklar Suriye'de. İadeler konusunda iki ülke arasında 1982'den beri bir anlaşma var. Bizler, dosya dahilinde orada olan isimlerin iadesini talep etmekteyiz. Sanıkların iadesi prosedürü 7 yıldır başlatılmıyorsa bu artık devletin sorumluluğuna girer. İade süreci için Adalet Bakanlığı’na yazı yazmanızı talep ediyoruz."

‘KONUŞMALAR BİTMEYECEK’

Avukat İlke Işık ise "Ankara'nın göbeğinde yapılan bu katliamın dünya ölçeğinde pek örneği yoktur" diyerek şunları söyledi:

"Bu dosyada bir temelden imtina ediliyor. Bu yargılama sadece IŞİD katliamı diye bakıldı. 'Yargıladık, ceza verdik ve bir kısmı da kayıp' deniliyor. Ama yargılama kapsamının bu olmadığını söylemeye devam edeceğiz. IŞİD harici bir sorumlu yok denilip tek bir istihbarat bilgisini dahi alamıyoruz. Bir dönem bu ülkenin sınırlarını IŞİD kontrol etti. O nedenle bu konuşmalar bitmeyecek. İlhami Balı'nın bu ülkede konuşulmasına, istihbarat ile olan ilişkisinin açığa çıkarılmasına engel olamazsınız. Ahmet Davutoğlu'nun dinlenmesi konusu da dahil var olan duvarın, engelin birincisi bu. İnatla görmezden gelinen kayıp klasörler, Nizip Emniyeti ve Ankara Emniyet Müdürlüğü... İnanılmaz bir şey. Bir daha böyle katliam yaşanmasın diye bu yargılama boyunca aileler buraya geldi."

SEGBİS ile duruşmaya bağlanan davanın tek tutuklu sanığı Erman Ekinci ise yöneltilen hiçbir suçlamayı kabul etmeyerek "Adamı Ankara'ya ben getirmemişim ama yargılanıyorum. Yargıtay, benim Ebu Talha olduğuma nasıl inandı bilemiyorum" dedi.

SANIK AVUKATI AİLELERİ HEDEF ALDI

Sanık Avukatı Heyyam Fidan'ın sözleri tansiyonu yükseltti. Fidan "Burada 'Adalet istiyoruz' diyenlerin buna hakkı yoktur. Bu ülkede 'Atatürk'ü sevmiyorum, laikliği savunmuyorum' diyenlere 'Yallah Arabistan'a' deniyor. Şeriatla yönetilen Suriye'ye gidince IŞİD'çi olduğu söyleniyor. Suriye’ye giden herkes IŞİD'li mi oluyor? Bunları söyleyenler ırkçılık yapıyordur" dedi.

Mahkeme Başkanı ve ailelerin uyarmasının ardından avukat, ailelerden birine "Soytarı" diye hakaret etti. Salondaki tansiyon yükselince davaya 15 dakika ara verildi.

10 EKİM DAVASI 27 ARALIK’A ERTELENDİ

Duruşmaya verilen aranın ardından mahkeme heyeti ara kararını okudu. Hakkında yakalama kararı bulunan sanıkların yakalanması durumunun devamı kararı veren mahkeme heyeti, kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunmasının dosyaya katkı sağlamayacağı gerekçesiyle bu talebi reddetti. İstihbarat raporlarının mahkemeye getirilmesi taleplerini de reddeden mahkeme, tutuklu sanık Erman Ekici’nin tutukluluğunun devamına karar verdi ve 18’inci duruşmayı 27 Aralık 2022 tarihine erteledi.