Ahmet Aslan / Demokrat Haber

Suruç, Şanlıurfa’nın güney batısındaki ilçesi. Suruç belediyesinin BDP’li eş başkanları Zuhal Ekmez ve Orhan Şansal.

Zuhal Ekmez’le ilk defa Suruç'ta bir kadın belediye yönetimine gelmiş oldu. Zuhal Ekmez muhafazakar ve ataerkil bir toplumsal yapının hakim olduğu Suruç’ta kadın eşbaşkan olmanın zorluklarını anlattı:

Okuyucularımız sizi tanımak isteyeceklerdir.

Harran Üniversitesi mezunuyum. Fen- Edebiyat Fakültesi’nde Kimya bölümü okudum. Sonrasında tezsiz yüksek lisans yapıp, formasyon aldım. Beş yıl devlet memurluğu yaptım. Öncesinde ise özel sektörde, dershanelerde kimya öğretmenliği yaptım. Bir dönem Suruç’ta ücretli öğretmenlik yapmıştım. Şimdi de Suruç Belediye Eş Başkanlığı yapıyorum.

Söylediğiniz kadarıyla hayatınız aslında Şanlıurfa ve Suruç’ta geçmiş sanırım.

Hayır. Doğrusunu söylemek gerekirse Urfa ve Suruç’ta fazla kaldım diyemem. Aslında ben daha çok Adana ve İstanbul’da kaldım. Sadece üniversiteyi okumak için Şanlıurfa’ya gelmiştim. Üniversiteden sonra bir dönem Suruç’ta bir okulda ücretli öğretmenlik yaptım.

Peki günün birinde Suruç’a Belediye Eşbaşkanı olacağınız aklınızdan geçiyor muydu?

Açıkçası böyle bir hedefim yoktu. Böyle bir talep geldi, ben de uygun buldum.

Siz Suruç’un ilk kadın Belediye Eş Başkanısınız. Suruç bildiğiniz üzere çok ataerkil geleneklerin ve yapının hüküm sürdüğü bir bölge. Peki nasıl bir duygu? Zorlanıyor musunuz?

Türkiye’de ve dünyada kadın olmak zor bir kere. Belki Kürdistan’da biraz daha zor. Kadınlar ötekileştirilmiş. Suruç’ta biraz daha zor yani. Çünkü yaşam içerisinde erkek çok ön planda. Yani ilçe çok gelişmemiş olmasına rağmen yine de erkeklere göre dizayn edilmiş. Kadın sokağa çıkma noktasında çok dezavantajlı. Gidebileceği bir yer yok. Ve ayıp kavramı çok fazla. Mahalle baskısının çok fazla olduğu bir yer. Kadınların bu kadar zor sokağa çıktığı bir yerde eş başkanlık yapmak açıkçası çok daha zor oluyor.

Bir de biliyorsunuz, siyaset, belediye başkanlığı, milletvekilliği yani koltuğun olduğu yerler diyelim, biz olaya koltuk gözüyle bakmasak da, böyle bir gerçeklik var, koltuğun olduğu yerler daha çok erkeklerin yeri. Beş bin yıllık bir erkek iktidarından bahsediyoruz. Kadın olarak bu tür bir şey yapmak çok zor. Erkek cidden önünde bir engel. Tek başına da yapamıyorsunuz. Sizin güce ihtiyacınız oluyor. Haliyle bir ilçede ya da şehirde kadın güçlü olduğu zaman idarecilik olayını kadınlardan aldığımız güçle çok daha rahat yapabiliyoruz. Yani onun sıkıntılarını yaşıyorum.

Bu teklif ilk geldiğinde ve siz mülakattan sonra seçildiğinizde neler hissettiniz?

Açıkçası benim buna yönelik çok bir hazırlığım yoktu. Kendimi böyle bir sürece hazırlamadığım için beni nelerin beklediği noktasında biraz kaygılarım vardı. Nasıl yapabilirim? Yapar mıyım? Bunu bir görev olarak gördüm. Suruç ve kadınlar için bir emek vermek olayı olarak algılayıp geldim. Yani ilk duygular iyiydi. Zorlu bir seçim çalışması yaptık.

Seçim çalışması sırasında yaşadığınız ilginç olaylar ya da karşılaştığınız zorluklar ve kolaylıklar nelerdir? Çünkü Kürt hareketi kadınlardan çok ayrı bir hareket değil. Kadının sürekli içerisinde olduğu bir hareket. Ama bu Urfa’da çok karşılaştığımız bir durum değil.

Ben geldiğim zaman kadın yapısında bir dağılma vardı açıkçası. KCK operasyonu ile devletin yönelimlerini biliyorsunuz. Bir de Suruç biraz muhafazakar bir yer. Ayıp ve mahalle baskısı kavramının çok fazla olduğu bir yerde kadınların göz altına alınmış olması ve cezaevinde yatmış olması biraz dağıtmıştı. Örgütlü kadın yapısı yoktu.

Daha çok ben kadın eş başkan adayı olmam neticesiyle çalışmaları daha çok kadınlar üzerinde yürütme gereği vardı. O noktada çok zorlandık. Seçim çalışmasına katabileceğimiz kadın arkadaş sayısı azdı. Gençler genelde gelmiyordu. Çalışmaları daha çok yaşlı anneler ile yapıyorduk. Yaşlı annelerde de kendini eğitme noktasında bir sıkıntı yaşıyorduk.

Sonuçta bizim bir ideolojimiz var. Bizim parti okumaya ve eğitime çok fazlasıyla önem veriyor. Eğitim derken sistemin eğitimini kastetmiyorum. Kendini bireysel olarak yetiştirmekten bahsediyorum.

Ama mevcut annelerde bu durum söz konusu değil. Haliyle tipik bir kadın figürü ile hareket etmek zorunda kaldık. Bu durum açıkçası beni biraz zorladı. Daha çok genç kadın olsa işimiz daha kolay olacaktı. O yüzden bana düşen şey sadece belediye hizmetleri, Suruç’u daha güzel bir ilçe haline getirmek, kadınlar açısından sosyal alanlar yaratmak dışında bu partiye genç kadınlar kazandırmak gibi bir misyonumuz da oluyor. Çünkü arkanızda bir kadın gücü olmazsa bir kadın eş başkan olarak da yürüyemezsiniz.

Yanınızdaki erkek ne kadar demokrat olursa olsun beş bin yıllık bir ataerkil zihniyetin oluşturduğu bir yapı da o şekilde hareket ediyor. Bilinçli olarak sizin önünüzü tıkamak gibi bir eğilimi olmasa bile doğalında böyle bir şey gelişiyor sanki. O yüzden sizinle birlikte bir sivil kadın yapısının da olması gerekiyor. Yani bu iş tek başına yapılmaz. Ortak hareket etmek lazım.

“YAŞAMA GEÇİREMEME SIKINTISI VAR”

Suruç’ta genel olarak yani sadece yerel yönetimler noktasında değil dışarıdan baktığınızda temel problemler neler?

Suruç’ta otuz beş yıllık bir mücadele var. Bu otuz beş yıllık mücadelenin kazanımlarını çok görünür bulmuyorum. Yani insanlardaki eğitim ve kendini geliştirmişlik düzeyinin daha fazla olmasını beklerdim açıkçası. Kadın-erkek arasındaki uçurumun bu kadar derin olmamasını beklerdim. Yani baktığınızda bu yok. Hala geleneksel bir yapıyla hareket etme durumumuz var açıkçası.

Öyle bir sıkıntı var. Yani bizim partide en çok kullanılan sözcük demokrasi ve cinsler arası eşitliktir. Yalnız yaşama geçtiğimiz zaman çok farklı oluyor. Mesela bir kadınla erkek konuştuğu zaman en çok kullandığı sözcük ‘demokrasi’ ve ‘kadın erkek eşitliği’ olmasına rağmen karısına ve kızına yaklaşımı çok farklı ve despotik olabiliyor. Hatta bu iş fiziksel şiddete kadar gidebiliyor. Ama dışarıdaki kadına ve etrafındaki yapıya karşı çok kibar görünebiliyor. Aslında biraz içselleştirememe durumu var. Yani bir şeyleri öğrenmişiz ama ezberlemişiz. Yaşama geçirememe sıkıntısı var.

Peki eşbaşkan olarak sizin hem kadınlara hem de Suruç’un geneline yönelik projeleriniz var mı?

Belediyecilik açısından bütün projelerimiz BDP’nin genel projeleri. Şu an yeni olduğumuz için belki ileride çok daha farklı, kadının önünü açma noktasında çok daha iyi projeler üretebiliriz. Ama mevcut projeler ile ilgili ben size birkaç örnek vereyim. Kadın Danışma Merkezleri var biliyorsunuz. İçerisinde psikolog, sosyolog, olabilirse avukat bulunduran merkezler. Daha çok şiddet görmüş kadınların gidip yararlandığı merkezler. Bu merkezler aynı zamanda Kadın Sığınma Evleri ile birlikte çalışıyorlar. Suruç gibi bir yerde Kadın Sığınma Evi biraz zor. Suruç küçük bir yer.

Ayrıca Kadın Sığınma Evi mantığı da tartışılabilir. Başka bir yerden alıp başka bir yere mahkum etme durumu var çünkü. Belediye bünyesinde Kadın Sığınma Evi ile özellikle anneler için kreş açma düşüncemiz var. Çünkü biliyorsunuz bizde çocuk sayısı çok fazla. Bir kadının kıymeti doğurduğu çocukla da orantılı bir şey. Özellikle de erkek çocuğuyla da orantılı bir şey. Bu da kadınların sosyal yaşama katılmalarında çocuk ciddi anlamda bir engel teşkil ediyor. Çünkü çocuğu bırakabileceği bir yer yok. Yani anne sosyal etkinliğe katılmasa bile gezmeye veya çay bahçesine arkadaşıyla gitmek istediği zaman çocuğunu bırakabileceği bir yer olması açısından bir kreş fikrimiz var. Yani bunu gittikçe de yaygınlaştırmayı düşünüyoruz açıkçası. Tabi bu kreşlerde de çocukların kendi ana dillerinde eğitim almaları noktasında bir düşüncemiz var. Ayrıca kreşte çalışacak arkadaşlar kadın olacağı için kadınlar açısından da bir istihdam alanı da oluşturulmuş olacak.

Şimdi Suruç’ta mevcut park alanı az. Siz de görmüşsünüzdür. Bir tanesinde sadece kadınların oturabileceği bir park oluşturmak istiyoruz. Yani bu haremlik selamlık gibi değil de hemcinsler gerçekten bazen birbiri ile vakit geçirmek isteyebilir. Yani evli çiftleri düşündüğümüzde erkek olan bazen sadece erkek arkadaşları ile kadın olan da kadın arkadaşları ile takılmak isteyebilir.

Suruç’ta sosyal yaşantı alanlarını geliştirmek ve sosyalleşmeyi daha da ön plana çıkarmak için bir projeniz var mı?

Kültür merkezi bunun aşamalarından biri. Bu kültür merkezlerinin yaygınlaşması sosyalleşme açısından önemli. Bu merkezlerde müzik kurslarından tutun dil kurslarına kadar birçok kurslar veriliyor. Bu nedenle sosyal yaşama katılım açısından kültür merkezleri çok önemli. Ayrıca meslek edindirmek için çeşitli kurslar var. Bu kurslara meslek edinmek için veya hobi olarak gidilebilir.

Atölyeler açma gibi bir düşüncemiz var. Ama şimdi ekonomik sıkıntılarımız var. Beş yıl içerisinde buna yönelik çalışmalarımız olacak.

Bir de kadın kooperatifleri var biliyorsunuz. En iyi örneğini Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi yapıyor. Ayrıca Urfa’da da var. Biz de Suruç’ta böyle bir şey düşünüyoruz. Bizim burada önemli besin kaynaklarımız var. Yani Urfa’da üretilen pul biber Türkiye’nin en kaliteli biberidir. Tarla kiralanır ve o tarlada biberi yetiştirmek için kadınlar çalışır. Sonrasında biberin pul bibere yetiştirilmesi süreci vardır. Bunun satışını belediye olarak biz yaparız ve kadın arkadaşlara emekleri karşılığında belli bir pay verilir. Bununla birlikte bir kadın bütçesi oluşturulur ve bu bütçe ile kadın çalışanlarına bir aktarım gerçekleştirilir. Böyle bir düşüncemiz var.

Gençlere yönelik olarak da kültür merkezimiz var zaten. Bir de Eğitim Destek Evi açmayı düşünüyoruz. Ücretsiz eğitim verilebilecek bir yer. Biliyorsunuz öğrenciler üzerinde cemaatlerin çok büyük bir etkisi var. Çocukları kendi okullarına ve yurtlarına alarak kendi özlerinden uzaklaştırmak istiyorlar. Biraz da buna alternatif olsun diye Eğitim Destek Evi açmayı düşünüyoruz. Tabi bu evlerde öncelikle ekonomik düzeyi düşük aileler ve kız çocuklarına öncelik vererek hareket edeceğiz.

Yani bunlar aslında her bölgede olması gereken şeyler. Belediye’ye bağlı bir Sağlık Evi. Sadece kadınların yararlanabileceği bir Sağlık Evi. Biliyorsunuz herkesin ekonomik durumu iyi değil. Ayrıca bir ayıp kavramı da var. Burada kadın doktor ve hemşire çalıştırabileceğiz.

Kadın Belediye Eşbaşkanı Başkanı olarak yaşadığınız sıkıntılar ve güzellikler neler? İşin güzel tarafı ve zor tarafı neler?

Zorlukları kısmen anlattım aslında. Kadın olmak ve Kürt kadın olmak çok zor. Her şeye çok dikkat etmek gerekiyor. Çünkü bu ilçede kadınlar çok rahat dışarı çıkamıyor. Alışveriş yapamıyorlar.

Mesela bizim Semt Pazarı Projemiz var. Her köşe başında tablacılar ve at arabacıları var. Yani bunlar ilçe içerisinde çok kötü bir görüntü oluşturuyorlar. Ayrıca yemeği evde daha çok kadın yapıyor ama alışverişini yapamıyor. Neden? Dışarı çıkmasın, erkekler bakar ve biri laf atar mantığıyla kadını eve kilitleme durumu var.

Biz hem kadınların kendi alışverişlerini çıkıp kendilerinin yapabilmesi açısından, çünkü sokağa çıkarsa çarşı merkezine de çok rahat gelebilecektir, hem de seyyar satıcılara yönelik bir düzen oluşturulması açısından, yolu tıkamamaları ve at arabalarının ilçe merkezine girmemesi ve görüntü kirliliği oluşturmaması açısından bu projeyi ve çalışmayı yapıyoruz. Ama onda bile kıyamet kopuyor yani. Yani projeleri yaşama geçirme noktasında çok sıkıntı yaşıyoruz açıkçası.

Ve şu anda aynı zamanda bir kadın temsiliyeti var. Eş başkanlık sistemi nedir? Her iki cinsin eşit temsiliyeti açısından yaşama geçmesi önemlidir.

Bir de siyasete belediyeciliğe, şehirlere ve ilçelere kadın renginin yansıtılması açısından önemli bir şey. Haliyle bulunduğunuz ilçede ve şehirde kadını temsil ediyorsunuz. Sizin yaptığınız yanlış bir konuşma, attığınız yanlış bir adım, oturuşunuzdaki bir yanlışlık ki Suruç’ta bu tür şeyler çok önemli. Yani nerede güldüğünüz bile önemli. Ettiğiniz fazla ya da eksik bir laf önemli. Giydiğiniz kıyafet önemli. Bunlar kendimiz için değilse bile temsil ettiğimiz kadınlar ve kadın hareketi açısından önemli. Bu biraz beni zorluyor açıkçası. Çünkü kalıpların içerisine sığma noktasında tabi ki herkesin kuralları vardır ama şekilselliğe biraz karşı olan biriyim. Zorluğu o açıdan.

Bir de dediğim gibi gelişmiş bir kadın yapısı yok. Olsaydı benim için çok daha rahat olacaktı, önümü açacaktı arkadaşlar. Projeleri üretme noktasında çok iyi olacaktı. Biz proje birimi oluşturacağız. Projeleri kadınları sosyal yaşama katma eksenli düşüneceğiz. Ama biz bunun için çıkıp kadın arayacağız. Tabi bu salt Suruç’un problemi değil. Dediğim gibi bir KCK operasyonu oluyor, insanlar biraz açılıyor, hareket etmeye başlıyorlar, birden sistemden bir yönelim oluyor. Gözaltına alınan bir kız için devletin bir şey söylemesine gerek yok. Mahalle baskısından bahsettik, kapı komşusunun söylemesi yetiyor. Yani bir de kadınlar için yaşam evde çocuk doğurmaya endeksli olduğu için cezaevine giren ya da bir belediyede, siyasi partide görünen kadının evlenme olasılığı düşüyor.

Alışılmış ve evlilikte tercih edilen bir kadın yapısı var. Böyle bir sıkıntı var. Yani gençler rahat hareket etmek isteseler bile bizde biliyorsunuz yani dominant anne -baba karakteri var. Evin reisi babadır. Ama baba bir sıkıntı olduğu zaman özellikle kız çocuklarında bunun hesabını anneden sorar. Haliyle anne de babadan korktuğu için kızın üzerinde çok yoğun bir baskı oluşturur.