Ercan Jan Aktaş / Demokrat Haber

Malum zamanımızın çoğu evde ve kendi çalışma masalarımızda geçiyor. İki ay önce adeta bütün dünya ile bu şekilde evlerimize kapanacağımızı/kapanmamız gerekebileceğini söyleseydik kimseyi buna inandıramazdık. Böylesi bir distopya hayal bile edemezken hayatlarımızın gerçeği halini aldı.

Her birimizin kendisine dair çeşitli çalışma programları oldu. Şu ‘coronalı zamanlar’ ile başetmek için çeşitli motivasyonlar ile çalışıyor, belki de yıllardır biriktiridğimiz kitaplarımızın sayfalarını şimdi aralamaya başlıyoruz, hiç bitmeyen tezimizi bu sefer bitirmek için şartlandık, ya da başka başka dosyalar, hikayelerle uğraşıyoruz.

Günün belirli saatlerinde mutfaklarda büyük keşifler peşindeyiz. Bahçesi bostanları olanlar hayatlarında olmadığı kadar süper peyzaj çalışmaları yaptılar.

Ve kendimize çeşitli icatlar da geliştirdik belki.

Ama işte bütün bunlar içinde gözümüz hemen internet haberlerine, sosyal medyaya kayıveriyor. Bu Newroz’da sosyal medya üzerinde çok güzel işler dinleyip ve izledim. Ömer Ongun ile o zaman da sizler için kısaca konuşmuştum. Bir grup dansçı Ottowa’da Newroz ateşini andıracan üç renk şifonun etrafında dans ediyorladı. İzlerken çok keyif almıştım.

Bu sabah yine sosyal medyada dolaşırken yeni bir güzellik gördüm ve Ömer Ongun’a sordum:

Ömer bize anlatır mısın, sizdeki bu şenlikli haller nelerdir? Bu sabah izlediğim şemmame dansının hikayesini anlatır mısın?

Bundan tam bir sene once, 2019 yılının Nisan ayında Kanada’nın Ottawa şehrine ziyarete gelmiştim. Bu ziyaret esnasında Ottawa’da yarım asırdır faaliyet gösteren International Folk Dancers of Ottawa yani Ottawa Uluslararası Halk Dansçıları Topluluğu ile tanıştım. 52 yıldır bir araya gelen böyle bir topluluğun olduğunu görmek kadar repertuvarlarında 3000 şarkı ve 900 dans olduğunu ögrenmek de beni çok şaşırtmıştı.

Senin de yıllardır içinde olduğun dans, müzik ve sahne çalışmaların vardı zaten. Ve sen de…

Ve ben de kendilerine bazı danslar öğretebileceğimi söyledim. Bunu sevinerek karşıladılar. Repertuvarlarında Anadolu dansları çok sınırlıydı. Yaklaşık 30 sene evvel Amerika Birleşik Devletleri’nden gelen Türkiye kökenli bir dansçıdan öğrendikleri birkaç danstan ibaretti, ve bir çok yerde gördüğüm gibi bu dansları otantik Türk dansı ve sadece hareket dizisi olarak öğrenmişlerdi. Benim yaklaşık 14 yıldır sırasıyla Boğaziçi Üniversitesi Folklor Kulübü, Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu ve Kardeş Türküler evreninde edindiğim oldukça farklı bir halk dansı dilim vardı. Onları paylaşmak istedim.

Senin için belki de kendini yeniden, başka dans ve de müziklerde kurma imkanın oldu. Yeni bir çalışma oldu senin için de.

Elbette, dansların hikayelerini, ezgilerini, şarkıların dillerini, sözlerini incelemeye ve aktarmaya başladım. Anadolu ve çevresindeki çok dilliliği, çok kültürlülüğü öğrendikçe ekibin müthiş keyif almaya başladığını gördüm. Oldukça da çalışkan ve ilgili bir ekip. İlk öğrettiğim danslardan biri ise Şemmame’ydi. Şemmame daha çok Van tarafında oynanan ama artık tüm Türkiye’ye ve dünyaya yayılmış bir Kürt dansı. Bunun yanında horon, semahlar, roman dansları, halaylar öğretmeye devam ettim.

Yeni adresin Ottawa mı oldu?

Mayıs ayından sonra Türkiye’ye döndüm ve hazırlıklarımı tamamlayarak Ağustos ayı itibariyle kalıcı olarak Ottawa’ya yerleştim. Geri döndüğümde fark ettim ki benim öğrettiğim Şemmame dansını onlarca kişi birbirine öğretmiş ve Ottawa’da bir Şemmame akımı başlamış. Hatta yeni tanıştığım birçok kişi beni “Aaa Şemmameyi Kanada’ya getiren adam” olarak karşılıyordu. Çok komik bir durumdu tabii ama epey de keyifliydi.

Korona döneminde ise ekipten bir grup inisiyatif alıp video çekmeye karar verdi ve en sevdikleri dans olan Şemmame ile bunu yapmak istediler, bu çalışmaya da Cyber-semmame dediler. Herkes kendi evinde videosunu çekti ve amatör olarak bir programda birleştirdiler. Video büyük bir ilgiyle karşılandı.

Heyecan ile yeni hayat hikayeleri içinde çoğalmaya devam ediyorken başka neler yapıyorsun?

Hem amatör olarak sanat yapmaya devam ediyorum hem de uluslararası bir danışmanlık firmasında tam zamanlı olarak çalışıyorum. Gönlüm tam zamanlı bir sanatçı olmak yönündeydi ama dünyada sanatçı olarak var olmak çok zor. Belki de böylesi daha bile iyi oldu, çünkü böylece daha serbest ve özgür üretebiliyorum. Ciddi bir geçim kaygım olmuyor.

Türkiye’de bir yazar, şair, ressam, ya da sanatçı ürettikleri ile hayatta kalamıyor. Hayatta kalması bir yana, onca emek ve heyecan ile üretilen birçok şey de bir yerlere ulaşmadan kendi sınırlı alanı içinde kalıyor. Kanada nasıl bu konuda? Bu konuda neler söylemek istersin?

Kanada, sanata oldukça değer veren bir ülke, imkanlar oldukça fazla ama öte yandan bir göçmen olarak kişilere ve kurumlara ulaşmak çok kolay değil. Dolayısıyla hala öğrenmeye çalışıyorum. Kendimi burada Anadolu danslarının temsilcisi gibi bir pozisyonda kesinlikle görmüyorum. Sadece paylaşmak ve en azından coğrafyamızdaki çeşitliliğin hakkını vermek derdindeyim.

Başkaca neler yaptınız/yapıyorsunuz?

Şu zamana kadar buradaki dansçılarla birlikte hazırlayıp sunduğumuz bazı ufak işlerimiz oldu. Örneğin; 19 Ocak Hrant Dink Anması organize ettik ve orada Muş, Sasun (Batman) bölgesinden bir Ermeni dansı olan Gorani dansını icra ettik. ( Buradan bakılabilir )

Ayrıca Mart ayı içerisinde Montreal’de yer alan Concordia Üniversitesi’ndeki İran kökenli öğrencilerin davetine icaben bir Newroz sahnesi hazırlığı içindeydik. Korona döneminde ise online dersler, sahne hazırlıkları ve benim bireysel kısa video çalışmalarımla kendimizi ve sanatı dinç tutmaya devam ediyoruz.