Deniz Güneş / Demokrat Haber

Belinda Nazan Walpoth eski bir Bern’li. Bern sakinlerine bir hekim olarak vermiş olduğu hizmeti dört yıl önce Kanton Parlamentosu seçimlerine girerek yeni bir boyuta taşıdı. Göçmenler için yürüttüğü çalışmalar ise daha eskiye dayanıyor.

Onu milletvekili olduktan sonra daha sık görür olduk. Özellikle pandemiye karşı yürüttüğü çalışmalarla neredeye kendisini tanımayan kalmadı. Pandemiyi ve ona karşı korunma yöntemlerini Türkiyeli göçmenlere kendi ana dilleriyle anlattı. Bunu öylesine güzel ve etkili bir biçimde yaptı ki, sadece İsviçre’deki göçmenler değil, Türkiye’deki büyük medya kuruluşları da pandemi konusunda Nazan Hanım’ın görüşlerine başvurdular.

Yeni bir kanton meclisi seçim dönemi geldi ve Nazan Hanım ile Haşim Sancar Bern Kantonu’nda göçmenlerin iki önemli adayı. Yarım kalan projelerini gerçekleştirmek için bir kez daha adaylar. Önce Nazan Hanım’ı ziyaret ettik ve göçmenlerin merak ettikleri soruları yönelttik kendisine...

Belinda-Nazan-Walpoth

Nazan Hanım, kanton parlamentosundaki ilk deneyiminizdi, nasıl geçti?

2018 seçimi benim adaylığımı koyduğum ilk seçimdi. Daha önce gönüllü bir çalışma yapıyordum. Sosyal Demokrat Parti (SP)’nin Göçmenlik Seksiyonu (SP- Migrantinnen Schweiz) ile göçmenlerin koşullarını iyileştirmeye yönelik ortak çalışmalar yapıyorduk. Vatandaşlık, diploma denkliği, göçmenlerin sağlık sorunları ve eğitimi, göçmenlere koruyucu hekimlik hizmeti vb. üzerine çok güzel çalışmalarımız oldu. Partiden Kanton Milletvekilliğine aday olmam konusunda ısrar edildiğinde daha aktif bir politikaya zaman ayıramayacağım endişesi ile bu teklife sıcak bakmamıştım. Birkaç yıl gönüllülük temelinde güzel projeler yürüttük. 2018’de tekrar ısrar edilince aday oldum ve ilk seçimim olmasına rağmen iyi bir oy alarak yedek listeye girdim. Bir süre daha kurucu üyelerinden olduğum SP Göçmenlik Seksiyonu Başkanı olarak politik faaliyetlerime devam ettim. Ta ki Mart 2020 yılında milletvekili olan bir arkadaşın çekilmesiyle yedek listeden milletvekili oluncaya kadar.

Bu haberi bir Kardiyoloji Kongresi’ne giderken almıştım. Corona sürecinin başladığı dönemde milletvekilliği yeminini ettim. Corona bu dönemi çok domine etti. Kanton meclisine seçilmek, hele göçmen bir kadın olarak seçilmek büyük onur. Ben kendimi bu sesi duyulmayan %25’in temsilcisi olarak görüyorum, onların sesi olmaya çalışıyorum.

Benim lobim insanlarımız. Kanton meclisinde kantona dair her konuda, göçmen politikalarından tutun da, sağlık, ekonomi, ulaşım, enerji, eğitim, güvenlik vb. tüm konularda yasalar yapılmakta. Yargıçlar seçilmekte. Hayli zaman gerektiren bir çalışma bu. İlk etapta mecisin işleyişini, yönergelerin hazırlanma ve sunulma süreçlerini, komisyon çalışmalarını anlamaya çalıştım. Bu süreçlerden geçerek tecrübe kazandım.

Komisyonlara girmek hemen gerçekleşemiyor. Bir komisyon üyesi ayrılıyor sonra fraksiyonda ön seçim ve daha sonra seçim yapılıyor. Fraksiyon kendi adayını meclise sunuyor. Meclis isterse bu adayı seçiyor ve siz komisyon üyesi oluyorsunuz. Sonuçta komisyon üyeliği çok önemli. Oradaki kararlar meclise sunulan yasaların zeminini oluşturuyor. Ben sağlık, sosyal ve göç ağırlıklı çalışmalar yapıyorum ve sağlık komisyonundayım şu anda. Meclis sağ ağırlıklı 160 üyeden oluşuyor. Meclis üyelerinin 37’si SP’den. SP'de kadınlar çoğunluğu oluşturuyor. Kadınların genel meclisteki oranları ise %33. Mecliste birinci jenerasyon göçmen olan üç milletvekili var. Ben bu üç milletvekilinden biriyim.

Birçok işi aynı anda yürütüyorsunuz? Doktorluk, dernek başkanlığı, politikacılık... Zor olmuyor mu, yetişebiliyor musunuz?

Tabii ki kolay değil. Ama insan severek yapınca her iş daha kolay oluyor. Yani manevi bir haz yaşıyorsunuz ve bu size güç veriyor. İnsanlara yararlı olacak birşeyler yapıyor olmak bana böyle bir güç veriyor.

Öte yandan Kanton Parlamentosu üyeliği milis politikacılık olarak nitelendiriliyor. Bu meclis faaliyetlerinden alınan ücretler çok düşük. Bu nedenle tüm parlamenterlerin kendi meslekleri ve işleri var. Kendi işlerinden kazandıkları parayla geçimlerini sağlıyorlar.

Ben sizin saydıklarınız dışında Bern Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı’nda da öğretim üyesiyim.

Bu işlerin hiçbirinde tam zamanlı çalışmıyorum tabii ki. Başka türlü olmaz zaten. Parlamento işleri en az %35 zaman gerektiriyor. 28 yıllık Hekimler Derneği STAV ise iki Başkan yardımcımızın desteği ile aynı etkinlikte devam ediyor. Ama tabii ki zaman alıyor her şey. Gerektiğinde uzun geceler ve hafta sonları çalışmak durumunda da kalıyorum. Güzel bir şeyler yapmak, bir şeyleri olumlu yönde değiştirmek, insanlara yardım edebilmek tüm yorgunluğumu telafi ediyor.

Artık deneyimli bir politikacı sayılırsınız? Tekrar adaysınız? Yeni yasama dönemindeki projeleriniz neler?

Bence politikacı deneyimliyim dememeli. Politikada her gün gündem değişiyor ve siz her yeni oluşan gündemin problemlerini çözme çabasına giriyorsunuz. Bu şekilde kazandığınız her deneyimde yeniden yeniden kendinizi yeniliyorsunuz. Bir problemi çözerken öncelikle sorunun çerçevesini tespit ediyor, daha önce neler yapılmış neler eksik, anlayıp sonra yönergenizi o çözüm sürecinde geliştiriyorsunuz. Bunlar hep yeni deneyimler ve bu döngünün sonu yok.

Evet, tekrar adayım. Bu iki yılda 23 ayrı sağlık ve göçmenlik ağırlıklı yönergem oldu.

Yeni gelen mültecilerin sorunlarını gösteren tarafsız müfettiş raporunu sağlayabildim.

Corona krizinde adil eğitim anlayışıyla hareket ederek toplumun ekonomik olarak dezavantajlı kesimlerinden gelen çocukların eğitim sürecinden koparılmaması için sunmuş olduğum yönergem kabul edildi.

Profesyonel kantonal şiddet merkezi kuruluşunun temelini attım.

Göçmenlerin kendi dillerinde bilgilendirilmesi çabalarına ivme kattım. Özellikle Corona krizi sürecinde sosyal yardım almak zorunda kalan göçmenlerin vatandışlık başvurularının engellenmemesini sağladım.

Hemşire arkadaşların çalışma şartlarının düzeltilmesi ve hizmetlerinin hak ettiği karşılığı bulması için bir yönerge sundum.

Çocuk bakımı, kreşlerin kapasitelerinin arttırılması ve ücretsiz olması konusunda çalışıyorum.

Göçmen çocukların meslek eğitiminde ayrımcılığa uğramaması için çalışmalar yürütüyorum.

Geçici kamplarda kalan ve asla geri dönemeyecek Afganların kantonal düzeyde de olsa İsviçre’de kalmalarına izin verilmesi ve entegrasyonlarına olanak tanınmasını önerdim.

Ekonomik olarak dezavantajlı ailelerin aile planlaması yapmak için ihtiyaç duydukları malzemelere ulaşmada desteklenmesi (ücretsiz koruyucu yöntem gereçleri, ücretsiz prezervatif gibi) konusunu yönergeleştirdim.

Sokak adlarının dağıtımında kadın ve erkek adlarının eşit olarak dağıtılmasını ve Bern’e faydası olmuş kadınların -göçmen kadınlar da dahil olmak üzere- bu konuda dikkate alınmasını talep ettim.

Göçmenlerin en azından lokal seçimlerde oy kullanabilmesi için verdiğimiz yönergeyi sadece 7 oyla kaybettik.

Ve daha pek çok projem var. Bazı projeler ise henüz tamamlanmış değil. Corona krizinin etkileri zaten başlı başına pek çok yönergede yerini aldı. Sağlık personelinin korunmasına yönelik yeni önlemlerin alınması, aşı merkezlerinin güçlendirilmesi, göçmenleri kendi ana dillerinde bilgilendirme gibi projelerin hayata geçirilmesi için, özcesi insanların daha sağlıklı ve mutlu yaşamaları uğuruna sayısız gecelerimi sundum. Seçmen bize görev verirse bir dönem daha aynı enerjiyle çalışmaya hazırım. Bu yıl genç adaylarımız da var. Biz deneyimli bir milletvekili olan Haşim (Sancar) Bey’le birlikte çok güzel şeylere imza atacağız. Bu bakımdan onun da seçilmesini çok önemli buluyorum. Aynı hedefler için meclisteyiz. Farklı partilerden olsak da el ele büyük bir dayanışmayla çalışıyoruz.

Ulusal parlamentoya da aday olmayı düşünüyor musunuz?

Şu an için tamamen Kanton Parlamentosu’ndaki göç ve sağlık sorunlarının çözümüne odaklandım. Çok önemli işler yapmaktayız gerçekten. Ulusal Meclis’e adaylığı ise bilemiyorum. Bugün için bu konuda vermiş olduğum bir karar yok.

Not. Oy kullanmanın biraz karmaşık olduğu İsviçre'de nasıl oy verebileceğinizi aşağıdaki videodan izleyebilirsiniz: