Coğrafyamızdaki egemenlerin sınıfsal analizini yapmak isteyen KCK eş sözcüsü Sayın Bese Hozat sayesinde bir ilki yaşadık. En azından bir yerlerde halkımızın (Rumlar) adı geçti. Ermeni, İsrail lobisi derken bir ilk ile Rum lobisi de devlete paralel olabilecek bir güce ulaştırılmış oldu.

(Bilmeyenler için not: Ben, gönüllü olarak gittiğim askerde PKK tarafından esir alındım. Serbest kaldıktan sonra devlet tarafından Rum kökenli olduğum hatırlatıldı. Bu sayede kökenimi öğrendim. İlgili haber: Ölseydi Türk kalacaktı esir düştü Rum oldu! O zamandan beri bir barış aktivistiyim ve şimdi yerleştiğim Roboski köyünde elimden geldiğince barışa katkı sunmaya çalışıyorum.)

Unutmadan bir hatırlatma yapayım, biz bir gazetemizi, Apoyevmatini’yi bile yaşatamadık. Yakın zamanda basını takip edenlerin iyi hatırlamaları lazım.

BESE HOZAT NE DEMİŞTİ

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Bese Hozat, Paris Katliamı’nın birinci yıldönümünde Fırat Haber Ajansı’na verdiği mülakatta “Türkiye’de resmi devletin dışında bir de oluşan paralel devletler vardır. Mesela Fethullah Gülen cemaati paralel bir devlettir. İsrail lobisi, yine milliyetçi Ermeni ve Rum lobileri paralel birer devlettir. Paralel devletlerin birbiriyle ortaklaştığı ciddi bir çıkar ilişkisi vardır. Paralel devletlerin resmi bir hukukları, anayasaları yoktur. Görünürde resmiyete kavuşmuş bir orduları da yoktur ama resmi olandan daha güçlü ve örgütlü bir güce sahiptirler” demişti.

DANZİKYAN: ŞAŞIRTICI VE CAN SIKICI

Hozat'ın açılamasını AGOS gazetesine değerlendiren Radikal gazetesi yazarı Yetvart Danzikyan şöyle dedi:

"Bese Hozat’ın ifadelerine hayli benzer ifadeleri Abdullah Öcalan’ın Milliyet gazetesine sızan görüşme kayıtlarında görmüştük. O zaman Ermeni cemaati ve toplumda konuya duyarlı kesimler bu ifadeleri eleştirmişler, devletin klasik söylemiyle hayli benzerlik taşıdığına dikkat çekmişlerdi. Hatta ben de o zamanlar konuyla ilgili olarak Radikal gazetesinin internet sitesinde bir yazı yazmıştım. Aradan aylar geçtikten sonra benzer ifadelerle bir kez daha karşılaşmak şaşırtıcı ve can sıkıcı. Demek ki bütün o lafları havaya etmişiz. Açıkçası artık ben şunu bekliyorum. Madem Ermeni ve Rum lobisi de bu ‘paralel devlet’ ile birlikte hareket ediyor (ki açıklamalarda bu zincir NATO ve Gladio’ya kadar uzanıyor) ve bu böyle açıkça konuşulabiliyor, biraz daha ayrıntı bekliyoruz. Elde ne tür bilgi ve belge var, paylaşırlarsa seviniriz. Zira hayli ağır suçlamalar söz konusu. Yok, eğer bu bir kanaat olarak söyleniyorsa toplumun bir kesiminde var olan Ermeni nefretini artırmaktan başka bir işe yaramayacaktır maalesef. Toplumda belirleyici olan güçler arasındaki her türlü kavgada dönüp dolaşıp azınlıkların masaya sürülmesi umutsuzluk yaratıyor doğrusu."

SEVİNSEM Mİ ÜZÜLSEM Mİ?

Karadenizli bir Rum olarak adımızın bu şekilde bile geçmesine sevinsem mi yoksa üzülsem mi bilemedim. Herkes çok iyi bilir ki Ermeni katliamı ile birlikte aynı zamanda Rum halkına da büyük pogrom (Pogrom dinsel, etnik veya siyasi nedenlerle bir gruba karşı yapılan şiddet hareketleridir) uygulandı o tarihlerde. Tabii Süryanilere de. Onlar bu soykırımı "Seyfo" olarak adlandırıyorlar kendi dillerinde.

O dönemde biz Rumların yüzbinlerce insanımız katledildi ve bu konuda bu coğrafyada en az hak arama mücadelesinin de sahibi biz olduk. Muhalif hareketler içinde de nerede ise varlığımız var ile yok arasında gidip gelmişken bugün bu tür açıklamaları hak edecek ne yaptık bilemiyorum.

Bu açıklamayı talihsiz bir açıklama olarak görmek istiyorum. Tüm halkların, tüm inançların bir arada yaşama iddiasını güden bir ideoloji umarım bu tür yanlışlara düşmez diye düşünüyorum.