Saygıdeğer Fethullah Gülen Hocaefendi,

Sizden bazı istirhamlarım olacak.

Bugün “Ergenekon” adı altında çeşitli basın çalışanlarının evleri basıldı, arandı ve gözaltına alındılar.

Bu zamana kadarki operasyonlarda gözaltına alınanlar hakkında kafalarda çeşitli soru işaretleri olsa da, bu insanlar “ulusalcı-statükocu” fikirleri savunduklarından “belki bizim bilmediğimiz bir bağlantıları vardır” diyerek herkes beklemeyi tercih etti.

Ancak bugün gözaltına alınanlardan Ahmet Şık ömrü boyunca derin devlet, Ergenekon, kontrgerilla vb oluşumlar aleyhine bilgi, belge, haber, araştırma ve kitaplar yayınlamış, hatta Özden Örnek’in darbe günlüklerini yayınlayarak darbe teşebbüsü yapanların ipini ortaya çıkaran Nokta dergisinde çalışmış bir arkadaşımızdır, sosyalisttir.

Onun gözaltına alınıp, fikren ve fiilen hiçbir bağı olmayan kesimlerle aynı torbaya konulmasının tek bir nedeni var görünüyor: Yayına hazırladığı “İmamın Ordusu” adlı kitap çalışması.

Bu kitabın cematinizin bazı faaliyetlerine yönelik eleştirel bir çalışma olduğu da malum.

“Ergenekon”u temizlemek için başladığı iddia edilen, kozmik odalara kadar ulaşan operasyonlar henüz kontgerilla katliam ve provakasyonlarından, gözaltında kayıplardan, öldürülen Kürt işadamlarından, yakılan köylerden hiçbirinin akıbetini açığa çıkaramadı. Ancak, AKP ve size karşı eğilimler ve düşünceler içindeki insanlara yönelik her türlü tasfiye girişimi “Ergenekon Operasyonu” adı altında yapılmaya başlandı.

“Bunun benimle ne alakası var” diyebilirsiniz. Umarım öyledir. Ancak kamuoyunda artık herkes bunların sizinle basbayağı alakalı olduğunu düşünmeye başladı.

Başbakan, Adalet Bakanı, İçişleri Bakanı ve diğer yetkililer bu tür operasyonlardan sonra sürekli, “bizim haberimiz yok, savcılık görevini yapıyor” diyorlar. Hallerine bakınca gerçekten de öyle gibi görünüyor. Peki o zaman kim yapıyor bunları? Gerçekten bağımsız yargı mı?

Bazı insanlar bütün bunların ardında sizin cemaatinize bağlı insanlar olduğunu konuşuyor.

İddialara göre, cemaatinize bağlı insanlar medyada, yargıda, poliste, orduda, sendikalarda, üniversitelerde, toplumun her yanında örgütlenmişler. Ve kendi egemenlikleri için, elde ettikleri güç ve imkanları kendilerine muhalif kişi ve grupları tasfiye etmek için kullanıyorlar.

Bütün bunları elbette “hukuk” ve “yasallık” içinde yapıyorlar. Ancak “hukuki” ve “yasal” olan her zaman doğru olmuyor. Çünkü “hukuk” ve “yasallık” örtüsüyle, keyfi ve art niyetli uygulamalar yapılıyor. Her şey kitabına uyduruluyor, ama vicdana, adalete, dürüstlüğe uygun mu?, tartışılır.

Önce şunu belirteyim. Derin devlet, Ergenekon ve bu tür tüm yapılara karşı bütün operasyonları destekleyen biriyim. Daha fazla demokrasi için her türlü vesayetten kurtulmak benim de arzum.

Ayrıca cematler, tarikatlar ve her türlü dini yapılanmanın özgürlüğünden yanayım. Sizin de tüm dini faaliyetlerinizi özgürce yerine getirebilmenizi savunuyorum.

Ancak, beni ve birçok insanı rahatsız eden, tereddüte düşüren sizin sadece dini faaliyetler yürütüyor olmadığınız iddiasıdır.

Bu faaliyetlerinizin dinde yeri var mıdır, caiz midir vb konular benim alanım değil, ona girmeyeceğim.

Beni ilgilendiren, sizin, cemaatinizin, ya da cemaatinize dayandığını iddia eden kişilerin özellikle polis ve yargı içindeki hakimiyetinizi art niyetli kullandığınız iddiasıdır.

İnsanlar keyfi olarak dinleniyor, fotoğraflanıyor, görüntüleri çekiliyor, daha sonra bunlar ihtiyaç halinde yayınlanıyor.

İnsanlar “hukuki” ve “yasal” görünümlü soruşturmalarla keyfi olarak gözaltına alınıyor, tutuklanıyor, itibarsızlaştırılıyor.

Türkiye çok değişti. Artık münferit olaylar dışında rahatlıkla Ergenekon, derin devlet, kontrgerilla, resmi ideoloji, Kemalizm, Mustafa Kemal, Ordu vb. hakkında her şey yazılıp, çizilip eleştirilebilirken sizi ve cemaatinizin faaliyetlerini eleştirmeye kalkan yanıyor. Ahmet Şık bugün gözaltına alınırken haykırıyordu: “Dokunan yanıyor!” diye.

Saygıdeğer Fethullah Gülen Hocaefendi,

Biz artık her türlü vesayet ilişkilerinden uzak bir demokrasi istiyoruz. Ordu, yargı, bürokrasi vesayetini istemediğimiz kadar başka vesayetleri de istemiyoruz.

Yargıyı, polisi ve diğer kurumları vesayetiniz altında tuttuğunuz iddialarından kurtarın bizi.

Dilerseniz Türkiye’ye gelin, bir parti kurun, başına geçin, seçimlere katılın.

Yasal ve demokratik yollardan ülke yönetimine talip olun.

Açık siyaset yapın.

Ya da sadece dini faaliyetlerde bulunun.

İstirhamım budur …