Fethullah Gülen Grubu’nun darbe girişimi ardından Fethullah Gülen Grubu’na  yönelik başlatılan soruşturma kapsamında binlerce çalışan açığa alındı, alınmaya da devam ediyor.

OHAL kapsamında yürütülen bu operasyonlarda neyle karşılaşacağımız belli değil.

Öyle ki, ne olduğuna bakılmaksızın, kafalarına göre yürütülen bu operasyonların sonucu yeni bir vahameti doğuracak gibi…

Etrafımda birçok kamu çalışanı her gün tedirgin bir şekilde ‘acaba bugün açığa alındık mı’ diye, beklemeye devam ediyor. Üstelik bu insanların birçoğu darbeye gönülden karşı çıkanlar. Peki, suçları ne?

Bu kişilerin Fethullah Gülen Grubu’yla  ilişkisi olduğunu net bir şekilde belgeleyecek ispat var mıdır?

YOK!

Açığa alınan asker ya da kamu çalışanları -somut delil yoksa- neye göre açığa alınıyor?

Açığa alınan binlerce kişinin Fethullah Gülen Grubu ile ilişkisi bu kadar net ise, neden daha önce kapsamlı bir operasyon söz konusu olmadı?

Sorular yanıtsız. Çünkü, hükümette henüz ne yaptığını bilmiyor.

Antalya valisi Münir Karaloğlu’nun, darbe soruşturması kapsamında Akdeniz Üniversitesi’nde 20 öğretim üyesinin yanlışlıkla gözaltına alındığını alenen söylediğini hatırlayınız.

Sonrasında özür dileyerek: ‘Haklarını helal etsinler. Bir kastımız yok’ diye, kendince vicdan muhasebesinde bulunuyor.
Anlaşılan o ki, operasyonların sinyali verildiği zaman endişe içinde beklemeye başlayan birçok kişinin endişesi boşuna değilmiş.

Antalya valisinin yaptığı açıklama, hükümetin yürüttüğü operasyonlara ayna tutuyor.

İşte bu yüzden;

‘Türk Demokrasi Devrimi’ adı altında başlayan operasyonlarda binlerce kişiden birkaç yüzünün Fethullah Gülen Grubu ile ilişkisi olduğuna hem fikir olup, diğer yüzlerce insanın ‘olasılıklar’ üzerine açığa alınmasının hiçbir nedeni olamaz.

Bkz: 280 KESK’li açığa alındı. Bu 280 kişinin 125’i Eğitim Sen’den.

Sağlık Emekçileri Sendikası’ndan (SES) 39,

Tarım Orkam-Sen’den 11,

Büro Emekçiler Sendikası’ndan (BES) 46,

Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası’ndan (TÜM BEL SEN) 37,

Yapı Yol-Sen’den 1, Kültür Sanat-Sen’den 1,

Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası’ndan (BTS ) 2,

Enerji Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası’ndan (ESM) 7

Haber-Sen’den  11 kişi açığa alındı.

Açığa almalara “Gülen yapılanmasıyla ilişkili olduğu” gerekçesi gösterildi.

Kılıfı da uyduruldu:

*Cemaat üyeleri kendilerini gizlemek için başını kapatmıyor,

*Alkol içiyor,

*Cemaate küfür ediyor,

*Kendisini inançlı gibi göstermiyor!

Böylesi bir durumda muhalif olan her kişinin 'potansiyel cemaat üyesi' olabileceği şüphesiyle operasyonlar sürdürülüyor.

Tahmin edemeyeceğimiz kurumlar, kişiler, medya-yayın organları ‘Gülen yapılanmasıyla ilişkili olduğu’ gerekçesiyle işinden edildiği ve hapse atıldığı zaman hiçbir hakkın helalliği, özrün kabulü samimi değil zira…

Yanlışlıkla açığa alınanlardan itiraz üzerine geri dönenler var ancak bu operasyonların daha hassas yürütülmesi ve endişelerin ortadan kaldırılması gerekiyor. Yoksa hem masum insanlar haksızlığa uğruyor, hem darbecilerin ekmeğine yağ sürülmüş oluyor.