Ülkeden kaçma düşüncesi, yılgın bezgin yüzlerle başlayıp halka hakaretle devam eden muhabbetler kısacası küçük burjuva yanılgılar mevsimindeyiz. Sandıktan demokrasi çıkacağına o kadar inanmışız ki beş ay zarfında ülkede yaşatılan cinneti, bu cinnetin faillerinin kurgusunda çırpındığımızı ne çabuk unutuvermişiz. Unutuvermişiz barış güvercinlerinin esir alındığını ve ellerine ay yerine hançer verildiğini.

Evet, seçim denilen burjuva demokrasisinin oyununda eşit şartlarda, eşit olanaklarla mücadeleye girişilemeyeceği aşikârdı. Sistemin maniple araçları, seçim sonuçlarının açıklanmaya başladığı saatlerde sunucuların, gülücükler dağıtarak sonuçları yayvan ağızlarıyla yorumlamaya başlamaları; sanki eşit koşullarda yaşanılan bir seçimmiş gibi muhalefetin başarısızlığı üzerine döktürdüğü inciler şaşırtıcı gelmemeli. Hele Ahmet Hakan’ın herkesten aceleci davranarak bir partinin baraj altında kalacağına iddiaya girmesi gibi cıvık yaklaşımlar seçimden önceki beş ayın sorgulanmaması için, bir algı oluşturma çabasının tezahürüydü.

 Patronları, mektupla efelenen Kelkitli bir Anadolu yiğidi olmasına rağmen Kasımpaşalı Cumhurbaşkanının kıvrak zekâsıyla yönettiği süreçte kurgular tutunca işler değişti. Büyük bir destekle AKP’nin dört yıl daha iktidarını perçinleştirmesi karşısında hemen diz çöktü medya patronu. Uzlaşma sinyalleri vererek kendine ait kanallar ve gazetelerdeki tetikçileri vasıtasıyla yeni dönemin ilk düşen saf değiştiren medya kalesi olma özelliğini kimseye kaptırmadı.

2 Kasım sabahı zafer puntolarıyla çıkan gazetelerde büyük başarı sevinç naralarıyla kutsandı. Sanki ülkeyi 13 yıldır başka bir iktidar yönetmiş gibi ,AKP iktidarı devralarak güven ve istikrar ortamını yeniden tesis etmek için medya desteğiyle ilk günkü aşkla bismillah deyip kolları sıvadı. Sandık gecesi sonuçların erken açıklanmasıyla oluşturulan demoralizasyon, bol kahkahalı yorumlarla devam ederek kitle üzerinde kalıcı kılınmak için elde ne varsa sahneye kondu. Bütün medya üzerinden pompalanan muazzam seçim başarısı argümanları, kitlelerde özellikle sol çevrelerde bir travma yarattı. Zaten istenilen de bu sarsıntının oluşarak kalıcı olmasıydı. Büyük sermaye temsilcileri ilk yüz günlük yapısal reformlar beklentisiyle açıkladıkları niyetleriyle hem hükümete hem de piyasalara yeni bir kredi açmış oldu.

Burjuvazinin temsilcilerinin alelacele müspet hava yaratmaları, piyasaların buna olumlu sinyaller vermesiyle yaratılmaya çalışılan iyimser beklentilerin hepsi, tek parti iktidarının nasıl oluştuğuna dair değerlendirmeleri de göz ardı etti. Bütün herkes nasıl olup da bu başarının gerçekleştiği, bu başarının mimarları üzerine yoğunlaştı. Amaç seçim öncesi sürecin sorgulanmadan hiç olmamış, yaşanmamış gibi kazanılan büyük başarıya(!) ulaşanları kitlelere sorgulatmadan kabul ettirmekti.

Öncesi olmayan başarıya odaklı bir pompalama sahte sevinç dalgası ülkenin kronik yapısal sorunlarıyla karşılaşınca elbette yakın zamanda dağılacak. Bu dağılma yine uyutma, baskılama yöntemleriyle manipleyle yeniden realize edilerek kitlelere sunulacak. Kriz aşma senaryoları sürüp gidecek.

Burada yapılması gereken kitlelerin dağınıklığından güçsüzlüğünden güç alan bu uyutma hareketinin yarattığı algı yönetimini ters yüz edebilecek politikalar üretebilmektir. Bu politikaları üretmekte seçim öncesi yetersiz kalındığı ortadadır. Son beş ayda muhalefetin adeta döve döve öldüre öldüre ıslah edilmeye çalışıldığını gördük. Şiddetin ve kuşatmanın altında ateş çemberi içinde sokaklardan çekilen muhalefet Ankara katliamının ardından bu saldırıyı püskürtebilecek reaksiyon da gösteremedi. Kısacası yaşanan şaşkınlık ve dağılma sokağın da esir alınmasıyla kısa sürede dengeleri değiştirdi.

Medya üzerinden pompalanan muazzam seçim başarısı argümanları, kitlelerde özellikle sol çevrelerde bir yılgınlık-teslimiyet yaratma çabasıydı. Bunda da başarılı olduklarını seçim sonrası derin suskunluklardan anlıyoruz. Sandığa endeksli bir mücadele biçiminin yenilgiler sonrası yaratacağı kırılmalarının yaşanıyor olması muhtemeldir. Solun asıl gücü sınıftır, sınıf mücadelesidir. Yaşamın her alanında örgütlülük, sokaktaki mücadele, sandıktan çıkacak sonucun çok üzerinde bir değere sahiptir. Örgütlü bir halk, hak alma mücadelesiyle sandıkları aşacak kendisini özgürleştirecek bir güçtür.

Sandıktan medet ummanın getirdiği kırılganlıklar bitmeli. Normal burjuva demokrasilerinin kıyısından bile geçemeyecek şartlarda seçim yapıldı. Eşitsiz bir oyunda ölümle, kuşatmayla sınandık. Kaçmak, pusmak bizim düşenlere ihanetimiz, yokluğumuz anlamına gelir.

Biz buradayız, ayaktayız.

Kaçacak yalnızlığımız yok.