Şampiyonlar Ligi eleme maçlarında Arsenal’e atılamayan bir golün kahrediliciliğinde elenen Siyah-Beyazlılar’ın rakibi UEFA kupasında yine bir Kuzey Londra takımı, Arsenal’in ezelli rakibi Tottenham’dı. Bu sezon Kuzey Londra ekipleriyle yaptığı ve yapacağı maçlar Beşiktaş’lı taraftarların hafızalarında önemli bir yer işgal edeceği oynanan üç maçta da belli oldu. Tottenham’la oynanacak İstanbul’daki maçta gruptan çıkmak adına Siyah-Beyazlılar için fazlasıyla önemli gözüküyor.

TRİBÜNLER SESİNE LONDRA'DA KAVUŞTU

Maça gelmeden önce tribünleri konuşmak gerek lig maçlarında göremediğimiz pasolig’in tribünleri çölleştirdiği, futbol kimliksizleştirdiği zamanlarımızda Tottenham Stadı White Hart Lane’de özlediğimiz Beşiktaş taraftarının sesi 90 dakika dinmedi. Türkiye’den ve Avrupa’nın birçok şehrinden White Hart Lane’e akın eden Beşiktaş taraftarı tribün coşkusunu maç boyunca bize yeniden hatırlatı. Ekran başında ki bizler için tanıdığımız bildiğimiz ve özlediğimiz bu coşkuyu yeniden görünce yitirmemişiz hala buradayız demenin mutluluğuyla oturduk koltuğumuza. Tribünlerden yükselen “Sevemez Kimse Seni” tezahüratını duydukça da Beşiktaş taraftarı üzerinde oynan oyunların beyhudeliği geldi elbet aklımıza. Muktedirlere cevap Londra’dan geliyordu anlayacağınız.

Maça bakalım 90.dakika’ya kadar kaçan gollerle bir kahredicilik, Arsenal maçının bir tekrarını mı izliyoruz derken gelen penaltı, Demba Ba’nın penaltıyı kullanırken kaleci Lloris’le girdiği hangimiz önce davranacak düellosunu  kazanması,  gelen bir beraberliği yakalama sevincinden ziyade maçı kazanma hissiyatıydı tattığımız.

Öyle ya daha maç yeni başlamış kronometre 2.dakikayı gösteriyor , Olcay kaleciyle karşıya kalmış , belki bir adım sürmeyi denese topu daha kolay yuvarlayacak kaleye, yapmıyor aceleciliğine kurban veriyor maçın başında 0-1’lik avantajı. Ardından Demba Ba 12. Dakikada sahne alacaktı o da topu içeri sokamayacaktı. Baskı Beşiktaş’tan gelirken, oyuna güvenli bir şekilde Siyah-Beyazlı ekip hükmederken 27.Dakikada Tottenham Harry Kane’le bir kez kalemize gelecek oda gol olacaktı. Bu dakikadan sonra Beşiktaş Tottenham kalesinde kaçırdığı gollerle hatırlatacaktı bizlere kendini.

ARSENAL - TOTTENHAM REKABETİ

Aslında Tottenham Premier Ligi ekipleri içinde istikrarsız sayacağımız ekiplerinden, en büyük rakibi Arsenal 20 yılı aşkın bir süre Arsen Wenger’le çalışırken , Tottenham’ın bu süre zarfında değiştirdiği Teknik ekip sayısı 15.buluyor. Tottenham her sene transfere çılgın bütçeler ayırırken, Arsenal elbet küçük sayılmasa da Premier lig için gayet hesaplı bütçelerle Şampiyonlar Lig'inin kesintisiz müdavimlerinden olurken Tottenham ilk kez 2010-2011 sezonunda Şampiyonlar Ligini görebilmiş.

Bu istikrarsızlığı şuraya bağlayayım Tottenham’ın sahaya çıkan kadrosu da Beşiktaş için avantajdı, zira neredeyse ikinci takım diyebileceğimiz bir kadroyla sahaya çıkmışlardı dolayısıyla yan yana gelen yeni bir ekipti ve elbet uyum problemi Tottenham için de fazlasıyla etkendi. Ancak istikrarsızlık Tottenham’ın geleneğinde uzun süredir mevcut. Bu kadro istikrarsızlığı Beşiktaş için elbet avantajdı maç esnasında.

 Ancak maçı kazanmak için sadece oyuna hakim olmak yetmiyor, 18 içinde etkin olmanız hücum zenginliği katmanız gerekiyor. Bilic hücüm gücünde bu sefer Sosa’yı seçmiş Oğuzhan’ı yanında oturtmuştu. 64.Dakika’da ise Veli’yi oyundan alıp Oğuzhan’ı sokacaktı. 31 dakikaya kadar baskıyı elinde tutan Siyah-Beyazlılar bu dakikadan sonra tempoyu düşürmüştü. Oysa temponun yükselmesi gerekiyordu. Oğuzhan’ın oyuna girmesiyle ise tempo yeniden artacak hüum kalitesi yeniden zenginleşecekti.

BİLİC'İN OĞUZHAN, SOSA DENGESİ

Ancak burada Beşiktaş’ın ve dolayısıyla Bilic’in ikilemi başlıyor Veli savunma yönü fazlasıyla kuvvetli bir oyuncu ancak hücum gücü düşük, Sosa ve Oğuzhan’sa tam tersi hücum kalitesi yüksek ancak savunmada arıza veriyorlar. Bilic bu dengeyi bir maç Oğuzhan, bir maç Sosa’yla başlayarak kurmaya çalışıyor son 30 dakikada ise maçın gidişatına göre ikisinden birini oyuna alıyor ancak ikisini bir arada oynatmayı riskli buluyor.

SOSA...  OĞUZHAN...  MUSTAFA...

Oğuzhan’ın girmesiyle birlikte Siyah-Beyazlıların hücum gücü Sosa’nın varlığında pekişti, bu dakikadan sonra sahada berberliği yakalamak için elinden gelen her şeyi yapan bir takım izleyecektik. Tottenham’ın skoru koruma derdine düşmesiyle birlikte kaleye iyicene yaslanması da Beşiktaş’ı etkinleştirecekti. Ancak Siyah-Beyazlılar gol kaçırmaya devam ediyordu, biz de ekran başından ah etmeye. Mustafa 71’de oyuna girmiş 73’de ilk girdiği pozisyonu kaçırmış o da gol kaçıranlar kervanına eklenmişti, ardından 76.daikada Demba Ba’nın kaçırdığı pozisyon gelecekti ki "bu kahredicilik" kaderimizde mi  var? diye bütün Beşiktaşlılara kendine sorduracaktı.

Ardı ardına gelen kornerler, kaçan goller, maçın son dakikalarında  tam umutlar tükenirken, bu maçıda tam kadersizlikler listesine ekleyecekken Chiriches’in hatası gelecek ve gol penaltıyla son dakikaya nasip olacaktı.

PENALTININ BÖYLESİ

Ama ne penaltı… Siyah-Beyazlıların bu kadar gol kaçırdığı bir maçta penaltının da böylesi yazılı olurmuş. Demba Ba Lloris’e baktı, Lloris Demba Ba’ya … Demba Ba vurdu, Lloris  kıpırdayamadı... Ağır çekimde süzülen top ağlardaydı.

Maç 1-1 bitmişti ancak bizim sevincimiz Tottenham taraftarından daha güzeldi…