Eurosport’un deneyimli spikeri ve basketbol yorumcusu Uygar Karaca vivaspor'a konuştu.  Eurolegu’in tekelci yapısı, şampiyonluğa oynayan takımların geriye kalan takımları alt yapısı gibi görmesi, tüketim odaklı toplumsal yapının basketbola yansıması da söyleşinin ana uğrak noktaları oldu.

Arat Saadetyan'ın Vivaspor'da yer alan söyleşisinin bir bölümü şöyle:

Fenerbahçe Ülker ve Real Madrid maçı için neler söyleyeceksiniz?

Maç benim beklentimin çok dışındaydı, çok daha çekişmeli bir maç olacağını düşünüyordum, aslında çekişme de oldu. İkinci çeyrek yanılttı biraz herkesi . Ben şuna şaşırdım. Real Madrid geçen yıllardaki gibi yüksek ritimle oynayamıyor, problemleri var, özellikle savunma ribauntlarında … Savunmayı her zaman iyi yapıyorlar ama esas gücü olan ritimlerini bu sene yakalayamıyorlardı. İspanya liginde de böyle oynuyorlardı… Dolayısı ile şöyle bir durum var tempoyu bulduğunda, ritmi bulduğunda durduracaksın… Faul yapacaksın, tempoyu düşüreceksin, alan savunması yapacaksın ve durduracaksın. Durdukları zaman bozuluyorlar…. Ben şöyle düşünüyordum. Ayon bence Real Madrid’in en zayıf halkasıydı ama dün Ayon Real Madrid’in en iyisiydi. Eurolegu kariyerinin en iyi maçını oynadı 18 sayı attı. Beş faul ile oyundan çıktı ama Ayon bu sene hiçbir yerde yapamadı bunları… Maçtan önce şunu söylüyordum Fenerbahçe iyi savunma yapan bir takım, hücumda zaman zaman aksıyorlardı ama onu da hücüm ribauntlarıyla hallediyorlardı Bjelica , Semih, Vesely bunlarla hallediyorlardı. Fenerbahçe kötü çeyrekler oynayabilir ama ikinci üçüncü çeyreklerde toparlanmayı biliyordu. Ayon dün maç başı şhow yaptı , Ayon’un daha önce böyle bir maçını hatırlamıyorum eyvallah ama daha önemlisi Obradoviç gibi bir hocanın ikinci çeyrekte Real Madrid’in en güçlü yönünün ritim olduğunu bildiği halde hiçbir şey yapmadığını anlamadım…

Obradovic oyunun içinde olan bir hoca değil mi?

Evet. Oyunu santranç gibi oynayan, rakipten bir adım önde düşünen bir hoca… Buna rağmen hiç bir şey yapmadı, radikal bir değişikliğe gitmedi, alan savunması yapabilirdi, faul yaptırabilirdi, kendisi teknik faul bile alabilirdi ama müdahale etmedi. Yoksa Fenerbahçe maçın 3. ve 4. çeyreklerinde rakibinden daha iyi oynadı. Son ana kadar aklımızdan “hala olabilir ya diyorduk”. Bence beklentilerin gerisinde kaldı. Evet Real Madrid’in evindeydi…

Belki hakemler diyeceksiniz, ben o görüşe katılmıyorum. Elbette hakemler Madrid’i kendi sahasında olduğu için tutabilir, etkilenebilir zaman zaman. Eurolegu’de her sene bunları izleyebiliyoruz ama ben Fenerbahçe’nin Unicaja Malaga maçını hatırlıyorum orada Unicaja maçı son altı yedi dakikada toparlayabilecekken hakem hatalarıyla maçı Fenerbahçe kazandı. Ben şu hakem eleştirilerinden çıkılması gerektiğini düşünüyorum, çok fazla hakemler konuşuluyor. Sosyal medyada ve basındaki yansımalarında hakem konusu çok yanlış işlendi, olay bir Real Madrid nefretine kilitlendi. Bundan kurtulmak gerektiğini düşünüyorum.

Şimdi Fenerbahçe hakem hatasıyla maç kaybedecek bir takım değil. Bakalım Real Madrid’i ne kadar zorladı Efes … Real “acaba mı” dedi… Fenerbahçe maçından önceki CSKA maçını izledim hakemler orada da kötüydü… Jordi Bertomeu Türkiye’ye geldi ve şunu söyledi “Türkiye bizim stratejik planlamamızda önemli bir yer taşıyor” Dört tane ülke saydı ve bunlardan biri Rusya değildi mesela… Turkish Airlines anlaşmasını yeniledi. Şimdi Beko Avrupa’da bütün liglerin sponsoru… Dolayıysla Avrupa basketbolunun finansamanı sağlayan biziz, o vakit bu neyin hakem tartışması sormak lazım…

Buraya kadar gelmiş güzel bir süreç var ve bütün o güzel süreci heba etmiş olmuyor musun bunları konuşarak?

Şunu söyleyeyim Fenerbahçe’nin Final Four’a kalması kesinlikel sürpriz değildi. Basketboldan az çok anlayan insanlar Fenerbahçe’yi CSKA’yı Real Madrid’i, Barselona’yı sayardı zaten. Tahmin edilebilir bir durum Bjelika, Goudelock , Bogdanovic gibi oyuncuları alıyorsun. Zaten çok iyi bir kadroya sahipsin… Dolayısıyla tahmin edilebilir bir durum vardı.

Daha önce de çok büyük bütçelerle takımlar kuruldu ama Final Four’u göremedik?

Evet ama o takımlar gerçekten çok yanlış kuruldu, Vujacıc’i, Jordan Farmar getirdin mesela ne gerek vardı? O bütçelerden çok daha düşük bütçelerle çok daha iyi işler yapılabilirdi. Ama Fenerbahçe şunu dedi “benim bütçem var üretmem alırım arkamda Ülker gibi bir finansörüm de var” Başına da Obradovic gibi hocayı getirdin, evet keyifli bir süreçti. Ancak dünki nefret süreci çok sevimsiz bir hava yarattı. Real Madrid ne çirkin takınmış… E Günaydın… Geçen sene playofftayken Olympiakos’u son maçta elerken de bu hakem işleri vardı ona kimse sesini çıkarmıyordu. Bu olacaktı zaten… Fenerbahçe seneye de Final Four’u zorlayacak ve bu keyif gene devam edecek. Fenerbahçe’nin şuna kilitlenmemesi gerekiyor. “Euroleague’i kaybettik şimdi Galatasaray maçı var onu da onu da kaybedersek dünyanın sonu olur’. Fenerbahçe’nin önümüzdeki beş seneyi domine edebilecek bir finasmana sahip. Obradoviç’ten kopmazsan o sana mutlak sana bir şeyler kazandırır.

Obradovic bir fark yarattı mı?

Yarattı tabi… Bence Obradovic yıllardır yaşamadığı bir şeyi yaşıyor şu anda … Biliyorsunuz Panathinakos’tan sonra bir sene dinlendi… Birkaç yıldır Avrupa Kupası kazanma anlamında başarısız oldu ki gittiği yerlerde ilk sene başarılı olur. Bu sene de Final Four’a getirdi ama gene kazanamadı. Eskiye oranla biraz daha sakin Obradovic. Yaşlandıkça bilgeleşiyor mu, bilemedim.

İvkovic ile aralarında ciddi bir fark değil mi?

Kesin, yaklaşım olarak çok farklı. Benim sevdiğim bir tarz değil Obradovicin’ki sertlik ve erkeklik gösterisi üzerinden bir tarz. Biraz oyuncunun kafasına vurarak başarılı oluyor. Fark yarattı mı, evet yarattı. Bu beş oyuncuyu bir arada oynatmak güç bir iştir. Ama daha fazlası yapılabilir miydi evet bence yapılabilirdi. Final Four’da finali görebilirdi. Bütun işi 2. çeyrek bozdu. Obradoviç basireti mi bağlandı bilmiyorum ama dediğim gibi 3. ve 4. çeyrekte Fenerbahçe Real’den daha iyi oynayabildiğini gösterdi. Şuna katılmıyorum Kelvin Rivers iyi günündeydi, hayır iyi bir oyuncu zaten Rodriguez ve Rudi Fernandez, Felipe Reyes gibi dört tane önemli takımda tutabileceğiniz oyuncu varsa böyle oluyor işte. Her sene Final Four’u görebiliyorsunuz. Ve çok da abartmamak lazım. Sanki burada yenersek dünyayı kurtaracağız, yenilirsek dünya yanacak gibi bir havaya sokuluyor. Buraya kadar geldik ve iki takımın da hakkını vermek gerkiyor.

Efesi soracağım, Efes neden başarılı olamadı peki?

Efes için daha çok erken , “Efes’in şanssızlığı zor bir grupta mücadele etmesi ve R. Madridle eşleşmek zorunda olmasıydı”. Aynı zamanda o kadar genç oyuncu ile başarılı olmayı beklemek haksızlık. Kadroyu korurlarsa bence önümüzdeki yıllarda Final Four’un en büyük adayı.

Efes sabreder mi peki?

Güzel soru, Sabredememe ihtimallerini yüksek görüyorum

Ama böyle bir kadro kuruyorsan sabretmelisin?

Ben Efes’in yaptığı işi çok anlamadım. Geçen yıllarda çok daha yüksek bütçeli bir takım kuruyorsunuz. Başına Oktay Mahmudi’yi getiriyorsunuz sonra onu gönderiyorsunuz. O sene Pesiç gibi bir ismi almıyorsunuz gençlere yöneleceğim diye; bütçeyi küçülteceğim diye, sonra daha büyük bütçeyle başlayıp Ufuk ve Mahmuti gibi isimleri gönderiyorsunuz. O vakit ben olsam “bu bütçeyi bana neden vermiyorsunuz” diye sorarım. Bence İvkoviç gibi isimler çok geç geldi bu ülkeye. Efes sabrederse bence başarılı olacak, bu sene de o kadar hiçte kötü değillerdi.

Efes ne zaman tarzInı değiştirdi sanki işler değişti biraz. Koraç kupasını aldıklarında 8 tane alt yapıdan oyuncuları vardı. Şimdi hasbelkader oyuncu çıkartıyorsun ona da yer bulamıyorsun.

Esas sorun oyuncu çıkarmaktan ziyade yer bulamıyorsun. Zira oyuncu var çünkü bizim U20, U18 takımları çok başarılı oluyorlar, bir zamanlar Sırpların yaptığı işi biz yapıyoruz ama hani bakıyorsunuz yabancı kuralı genişletildi diyebiliriz. Ama alt yapılar bitti bu nedenle. İşte Federsyonun içinde olduğu porjelerden biri bu alt yapıya önem vermek zaten Turgay Demirel de bunu söylüyor. Bu işte ülke Federasyonları devreden çıkarıldı. Bu iş Euroleague kaldığı zaman oyuncu yetişmiyor. Yetenek olsa bile oynayacak yer bulamıyor. Mesela Real Madrid Luka Donçic oynuyor. 1999‘lu şimdi 2000’li bir adam aldılar Unİon Olimpija’dan doncic (’99) , Balçunias (’00) Zalgris’ten. bu takımlar bu oyuncuları toplarken Unİon Olimpija a ne yapabilir siz istediğiniz kadar adam yetiştirin. Aynı şey ligimiz için geçerli beş yabancı olursa sahada bu çocuklara fırsat nasıl gelecek, nerede bizim çocuklar. Yabancı sınırlaması gelsin demeyeceğim ama yabancılar gelsin bizim çocuklar onlardan feyz alsın, yeteneklerini geliştirişin de doğru değil. İyi de yetenekelerini geliştirmeye fırsat kalmıyor.

Bu biraz da aslında ucuz iş gücü için tercih edilen bir şey gibi duruyor.

Aynen öyle. Kim oyuncu yetiştirir ki bu durumda. Hazırı var diyorsun ve gidip alıyorsun. Yani Amerika 20- 30 senedir bunu söylemiyor mu? İthalat ihracat sistemiyle ülkelerin kendi ürettikleri malları daha pahalıya daha düşük kaliteyle yerel pazara yönelik satabilmesi ve dışarıya daha az bağımlı olmasıyla benzeştirebiliriz. Yugoslavya zamanında bu oyuncuları nasıl çıkardı acaba Amerika’ya full entegre olsaydı bu kadar başarılı olabilir miydi? Bugün Avrupa’da bu sıkıntı her takımda var. Efes için de geçerli bu. Alt yapıdan yetiştireceğime dışardan hazır daha iyisini daha ucuza alırım, onlarla daha kolay başarı gelir diye düşünüyor.

Evet ama 14 yıldır başarıları yok?

Öyle ama Anadolu Efes’in bu işten bir çıkarı olmasaydı bunu devam ettirmezdi. Kim kaybetti ,basketbol seyircisi kaybetti

Ama harcanan para, eldeki başarının karşılığı değil?

Şöyle oldu Bosmandan sonra kulüpler ne oldum delisi oldu. Bu işten en karlı çıkanlar menejerler ve kulüp kurup maç yaptırmak isteyen insanlar. Kulüpler bu işten karlı çıktı mı? bir kısmı. Ve 2000 ler biz kendimiz yetiştiriyorduk oyuncuları kafası unutuldu bu. Olimiakos’ta İvkovic, Spanulis’i kenara koyup gençleri oyuna soktu o vakit insanlar bir şeyi hatırladı.
Aslolan bir değer üretmektir. Kafamızda ki düşünce toplum daha iyi yere gitsin ise ve Basketbol da bu yüzden varsa , o zaman basketbol değer yaratmak zorunda ancak bu kısa vadeli düşünüldüğünde çokta karlı bir şey değil.

Çokta Çözüm mü yok gibi?

Evet çünkü kapitalizmin doğal işleyişi içinde Basketbolla aktarılmış bir durum bu. Şimdi yönetcilier ve Euroleague temsilcileri bu duruma çözüm arasalar bile basketbol kendi dünyası içinde baktıkları için çözüm üretmiyolar. Bir sosyologtan bu durum için görüş almıyorlar. Ancak toplumsal hayatın bir yansıması, hayat da bu şekilde ilerliyor. Tekstil sektöründe de böyle ilerliyor ya da otomotiv sektöründe de böyle … O yüzden bunun çözümü bu değil başka bir şey tartışalım diyecek bir grup yok.