Çözüm sürecinde Öcalan'la ilk görüşen Ahmet Türk, sürecin devam etmesi durumunda bu kadar acının yaşanmayacağına dikkat çekerek, “Savaştan yana olan, şiddetle Kürtleri bastırmaya çalışan anlayış, Sayın Öcalan'la görüşmeleri kesti. Keşke kesilmeseydi..." dedi. Türk, Numan Kurtulmuş'a da "'Geç kalındı' demek savaş çığırtkanlığıdır" yanıtını verdi. 

15 Şubat 1999 yılında Türkiye'ye teslim edilen PKK Lideri Abdullah Öcalan’la İmralı Adası'nda 2013 yılında başlatılan "çözüm süreci"nde ilk görüşenlerden biri olan  Ahmet Türk, o görüşmeyi ve sonrasında yaşananları dihaber’den Aynur İnedi'ye değerlendirdi. 

Dönemin Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Milletvekili Ayla Akat Ata ile birlikte 3 Ocak 2013 tarihinde Öcalan’la görüşen Ahmet Türk, yeni bir dönemin kapısını olarak ifade ettiği sürece ilişkin, “Yapılan görüşmeleri paylaşmak ve bu süreci demokratik yöntemlerle, demokratik zeminde çözümü konusunda bir başlangıç olduğunu ifade etmiştik.

Hatta gittiğimizde Sayın Öcalan, 'Devletle çok ciddi bir görüşmemiz oldu, ne düşünüldüğünü çok iyi bilmiyoruz' ifadesini kullanmıştı. 'Biliyorum' dedi kendisi. Biz burada bazı görüşmeler yaptık. Artık demokratik siyasetin geliştiği bir süreçte demokratik yöntemlerle bu sorunun çözümünün artık kaçınılmaz olduğunu ifade etmişti” dedi. 

‘MASAYI DEVİREN HÜKÜMET OLDU'

Görüşmelerde Öcalan’ın hak ve özgürlükler, anadilde eğitim, kimliksel talepler, yerinden yönetim gibi ilkeler üzerinden bir yaklaşım gösterdiğini dile getiren Türk, şöyle devam etti: “Tabii ki uzun süreli bir müzakere sürecinin başlayacağını ifade etmişti.

Biliyorsunuz bazı sorunlar olduğu zaman bu müzakere süreçlerinde tartışarak ancak o konuda yöntemler ve çözüm önerileri gündeme daha açık bir şekilde taşınmış olacaktı. Bildiğiniz gibi uzun sürdü. Daha sonra bizden sonraki arkadaşlarımız da görüşmeler yaptı. Ama zaten bunu ifade etmeye gerek yok.

7 Haziran'dan sonra tamamen bu masayı deviren ve bundan rahatsız olan bir hükümet anlayışı önümüze çıktı. Yani Sayın Öcalan şuna inanıyor; halklar arasındaki kinin öfkenin artık büyümemesi, bu konuda halkların eşit ve özgür yaşamı üzerinde bir çözümün bulunması konusunda ısrarlıydı. Bunu çok açık bir şekilde gördük, bunu çok açık bir şekilde ifade etmişti.”

‘ÖCALAN KARARLIYDI’ 

Türk, görüşmenin detaylarında Öcalan’ın dikkat çekici konuşmasında şu kısmını hatırlattı: “Her dönemin kendisine has özellikleri vardır. Bir yerden başlamamız gerekir. Biz bugüne kadar her türlü direnişi gösterdik. Ama geldiğimiz noktada artık tartışarak, konuşarak çözüm bulma zorunluluğu var. Ben bu konuda kararlıyım." 

‘ÖCALAN'A MÜDAHALE ETME ŞANSI TANINMADI’

Öcalan’ın çözümden yana olduğunu ifade eden Türk, 5 Nisan’dan bu yana görüşmelerin yapılmamasının da hükümetin sorunu şiddetle bastırmaya yönelik tavrını orta koyduğuna vurguladı. Türk, o dönem görüşmelere devam edilmesi ya da bugün görüşmelerin yeniden başlaması durumunda bu topraklarda bu kadar acının yaşanmayacağını tekrarladı. 

Öcalan’ın hala aynı noktada olduğunu da sözlerine ekleyen Türk, “Bu şunu gösteriyor; yani savaştan yana olan, şiddetle Kürtleri bastırmaya çalışan anlayış, Sayın Öcalan'la görüşmeleri kesti. Çünkü, Sayın Öcalan inanıyorum ki birçok konuda müdahale ederdi ve bunun demokratik zemine taşınması konusunda büyük bir çaba gösterirdi.

Benim tanıdığım, bildiğim ve gördüğüm Öcalan profili bu. Ancak tabii ki bu görüşmeler kesilince Sayın Öcalan'ın bu sürece müdahalesi, bu süreçle ilgili düşüncelerini ortaya koyması bu konudaki tavsiyelerini ortaya koyması konusunda bir imkânsızlık içerisinde, bu süreci geçirdi. Müdahale etme şansı olmadı. Yani bunu her zaman söylüyorum. Keşke Sayın Öcalan ile bu görüşmeler kesilmeseydi ve bugün gelişen olaylar karşısında düşüncelerini, fikirlerini kamuoyuna, halklara yansıtmış olsaydı” dedi. 

KURTULMUŞ'A: 'GEÇ KALINDI' DEMEK SAVAŞ ÇIĞIRTKANLIĞIDIR

Cezaevinde çıktıktan sonra “Bizim de hatalarımız oldu” yönünde sürece özeleştirisel açıklamasını Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un “Geç kalınmış bir açıklama” şeklinde yanıtlamasını da değerlendiren Türk, şunları söyledi: “Çatışmaların durması, sorunların demokratik yöntemlerle çözümü hepimizin talebidir.

Barış için geç kalınmaz. Barış her zaman için, yüz yıl da çatışmalar olsa, savaş da olsa, sonuçta bunu tartışarak, konuşarak çözme zorunluluğu var.

Bu nedenle 'Geç kalındı' diye bir tabir savaş çığırtkanlığıdır. Barışı talep etmek, bugün bu kanın durmasını istemek, halklarımızın kin, öfkeyle karşı karşıya getirilmiş olan halklarımız arasında yeniden bir barış köprüsü kurulması herkesin talebidir. Bir gün mutlaka bu olacaktır. Ama böyle bir açıklama, sadece milliyetçi, ırkçı kesimlere verilen bir mesajdır.

Yani bir başbakan yardımcısı, bir siyasetçi, bir insan nasıl barışta geç kalındı diyebilir? Bunu aklım almıyor gerçekten. Talihsiz bir açıklamaydı diye düşünüyorum.”