HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, HDP’li Faysal Sarıyıldız’ın vekilliğinin düşürülmesine ilişkin önergeyi değerlendirdi.

Komisyonda savunma yapan Meclis İdare Amiri Sırrı Süreyya Önder, “AKP’nin sayın üyelerine dönük hazırlanan adli komplolar ve iddianameler bunlar ‘FETÖ’cüdür ve bu da bize komplodur’ diyerek yok sayılmasına rağmen söz konusu olan bizler olunca onların yaptığı tüm tasarruflar ve tahribatlar caiz sayılıyor. Bunlarsa ‘caizdir, iyi yapmışlar, eksik yapmışlar’ deniyor. Bu düşünceler hiçbir demokratik kaygı gözetmeden sahadaki uygulayıcılar tarafından pervasızca dile getiriliyor. Şimdi tam da böyle bir arbedenin canlı tanığıydı Sarıyıldız. O gün de Meclis’e gelmiyordu, o gün de Cizre’den tüm ülkeye ve dünyaya, demokratik kamuoyuna yaşananları haykırmakla meşguldü” ifadelerini kullandı.

Yapılan hukuksuzlukların bir gün ortaya çıkacağını ifade eden Önder, “Eğer toplumsal barışınızı ve demokrasimizi inşa etmeyi becerebileceksek varacağımız ilk durak bu komisyonlar olacak. O Komisyonlarda bütün bu bölgedeki provokasyonlar, savaşa meyil veren her şeyin oraya akacağını hesap eden darbe mekaniğinin çarkları, dişleri nasıl çalıştırılmış, nerelere gelmiş ve kimler aymazlıkla ya da siyasi hasımlık duygusuyla buna çanak tutmuş ya da sessiz kalmış. Bunların hepsi gün gibi ortaya çıkacak” dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız’ın milletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin önerge Karma Komisyonda kabul edilerek, Meclis Genel Kurulu’na gönderildi.

Komisyonda savunma yapan Meclis İdare Amiri Sırrı Süreyya Önder, şöyle konuştu:

AKP’nin sayın üyelerine dönük hazırlanan adli komplolar ve iddianameler bunlar ‘FETÖ’cüdür ve bu da bize komplodur’ diyerek yok sayılmasına rağmen söz konusu olan bizler olunca onların yaptığı tüm tasarruflar ve tahribatlar caiz sayılıyor. Bunlarsa ‘caizdir, iyi yapmışlar, eksik yapmışlar’ deniyor. Bu düşünceler hiçbir demokratik kaygı gözetmeden sahadaki uygulayıcılar tarafından pervasızca dile getiriliyor. Şimdi tam da böyle bir arbedenin canlı tanığıydı Sarıyıldız. O gün de Meclis’e gelmiyordu, o gün de Cizre’den tüm ülkeye ve dünyaya, demokratik kamuoyuna yaşananları haykırmakla meşguldü.

Bugün onun şartları yok ama bir gün bu ülkede Hakikat Komisyonları kurulacak. Bundan kaçış yok ve hayırlı bir şey olacak. Eğer toplumsal barışınızı ve demokrasimizi inşa etmeyi becerebileceksek varacağımız ilk durak bu komisyonlar olacak. O Komisyonlarda bütün bu bölgedeki provokasyonlar, savaşa meyil veren her şeyin oraya akacağını hesap eden darbe mekaniğinin çarkları, dişleri nasıl çalıştırılmış, nerelere gelmiş ve kimler aymazlıkla ya da siyasi hasımlık duygusuyla buna çanak tutmuş ya da sessiz kalmış. Bunların hepsi gün gibi ortaya çıkacak.

‘YAPTIĞIMIZ TARİHE ŞERH DÜŞMEKTİR’

Daha önce Kürt milletvekilleri bu Meclis’ten apar topar Reno’lara doldurup, cezaevlerine götürüldü. O gün bu görüntüler yaşanırken burada parlamenter olan herkes utanç yaşıyor ve birçok sorumluluk ve vicdan sahibi o günleri derin bir teessürle anıyorlar.

Bu meselenin silahlı boyutunun daha da büyümesinin en temel tetikleyicilerinden birisi olduğu konusunda neredeyse büyük bir çoğunluk hemfikir. Bu yapılanlar da bir öç alma hukuku yok sayma saikleriyle başlatılmıştır, amaç diz çöktürmektir. Biz buna böyle bakıyoruz. Ortada hukukun ‘h’si yok, demokrasinin ‘d’si yok. Kapılmışız bir rüzgara hep birlikte bu ülkeye toplumsal maliyetini her gün ödenemez boyutlara getiren bir ortamda savrulup gidiyoruz. Bizim bu siyasi değerlendirmelerimiz o gün o Hakikat Komisyonlarında tarihe geçmiş belge olarak okunacak ve birçok insanın mahcup olmasına neden olacak. ‘Niye bir şerhimi koymadım, itirazımı dillendirmedim’ diye.

‘BİZİM HİÇ BİR DEMOKRATİK BEKLENTİMİZ KALMAMIŞTIR’

Bu komisyonlar ve bu süreç  sadece buna yarayacaktır. Bizim buradan hiçbir muradımız, demokratik beklentimiz kalmamıştır. Bunun hiçbir şartının ortada olmadığı da aşikardır. Yaptığımız şey tarihe şerh düşmektir.

Makamına uydurmak denilen bir şey vardır. Minare hırsızlarına kılıf olarak da tarif edilir. Bir iş yapacaksanız bari biraz makamına uydursaydınız. Bu tutanaklar bu değerlendirmeler ve prosedür tepeden tırnağa özensizliklerle dolu. Kimsenin şeklen bile olsa hukuki teamülleri gözetme kaygısı yok. Sayın Komisyonunuzun raporundan bir cümle okuyacağım: “HDP Genel Merkezi’nin geriye dönük görevlendirmesiyle çelişen bir nitelik arz etmesi.”

‘ HUKUKEN DOĞRU DEĞİL, AHLAKEN AYIP, DİNEN GÜNAH’

HDP Genel Merkezi bu süreç başlayınca Sarıyıldız’ın dışarıda partimiz adına bir siyasal faaliyet yürüttüğünü Meclis Başkanlığına bildirmiş. Bunun neresi geriye dönük görevlendirme. Hiçbir siyasal parti yurt dışına gönderdiği vekil için önce veya sonra Başkanlığa bir yazı yazıyor mu? Yok. Siz bu denli hukuku yok sayan bir yaklaşım içine girince Genel Merkez size bir bilgilendirme yapma ihtiyacı duyuyor. Esasen İç Tüzük’te de parti ile meclis çalışmaları arasında muhataplık söz konusu değildir. İnsanın bir parça özen beklemesi sanırım fazla bir şey değil. Ama bu özenin binde biri gösterilse ortaya şu çıkacak: ‘Biz saçma bir iş yapıyoruz. Vazgeçtik.

Hukuken doğru değil ahlaken ayıp dinen günah bir iş yapıyoruz. Yasada yeri yok, teamülle tespit konusunda sıkıntı var.’

‘MEMLEKETTE HUKUK KALMAMIŞ’

Biz lise öğrencisini okuldan göndermiyoruz. Seçmeni seçmiş, kendini buraya göndermiş. Seçmen iradesini  bir komisyon olarak akamete uğratmaya hakkımız yok. Yoksa bunu hazırlayan arkadaşlarımı özensizlikle yetersizlikle suçluyor değilim. Herkes şu andaki iklim, rüzgar ve tek adamlık kaygılarının, siyasi ikbal planları neyi gerektiriyorsa onu yerine getirmekle mükellef hissediyor kendisini. Niye? Çünkü siyaset bir rehin alma mekaniğine dönüşmüş. Hukuk olsa biri bana hakaret atabilir mani yok ama bu memlekette yargıçlar var. Gideriz oraya bunun ak mı kara mı olduğu belli olur denebilir. Memlekette hukuk kalmamış.

Herkes soruyor ya nerede siyasi ayağı? Muktedirler rehinlerle çalışmayı daha çok severler. Yandaşın ne yapacağı belli olmaz. Candaştır aynı zamanda. Onu seviyordur. Bir şeyin doğru olmadığını sezer, bir tehlike her zaman vardır. Siyasette bunun çok örneği var. Ama rehin alınan gık diyemez. Bu siyasi ayağın rehin alınmasıyla, eyvah bana da bunu söylerlerse ya açığa çıkarsa kaygısıyla ipotek alınmaya çalışılmış bir şeyde hukuk aramaya çalışıyoruz.

‘YAPILAN SİYASİ BİR ÖÇTÜR’

İtiraz şerhimiz burada var. Meselenin hukuki ve İç Tüzük boyutunu da anlattım. Nefesimi bununla tüketmeye gerek görmüyorum. Yapılan iş siyasi bir öç alma ve diz çöktürmedir. Buna dair son sözle savunmamı bitireyim:

Öç ilkel bir duygudur ve maliyeti sadece öç alınanla alan arasında değil tüm topluma yayılacak sonuçlar üretir. Diz çöktürme de asla hayatımız ve özgürlüğümüz pahasına da olsa bu noktadaki amacınıza bu yöntemlerle ulaşamayacağınız bir yol ve yordamdır. Belki insanlara halka vicdana dair umudunuz yeniden dirilir. Belki bir üye bile olsa ‘Bu meseleyi yeniden ele alalım. Hastane raporu daha önce Türkiye’deki bizim hastanelerimiz tarafından da verilmiş. Ortada vekil beyanı var. Esastır. Bizim dedektifliğe soyunmamız ayıp bir şeydir’ der.

(Kaynak: Aryen Haber)