Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu (FIDH) ve Dünya İşkence Karşıtı Örgütü’nün (OMCT) ortak programı olan İnsan Hakları Savunucularını Koruma Gözlemevi, Pınar Selek davasına ait gözlem raporunu yayımladı. Raporda, "Pınar Selek insan haklarını korumaya yönelik çalışmaları nedeniyle 16 yıldır adli yargılama hakkının defalarca ihlal edildiği hukuki tacizle karşı karşıyadır" denildi.

İnsan Hakları Savunucularını Koruma Gözlemevi, Pınar Selek davasına ait Şubat 2011- Ocak 2013 tarihleri arasında yürüttüğü gözlem raporunu bugün yayımladı.

Raporda şu ifadelere yer verildi:

"30 Nisan’da, Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nde hassas toplulukların haklarının korunmasına dair yaptığı çalışmalarıyla tanınan akademisyen Pınar Selek hakkındaki ağırlaştırılmış müebbet cezasına ilişkin temyiz duruşması görülecek. Bu ceza gerçeği yansıtmayan terör örgütü üyeliği ve Mısır Çarşısı’nda 9 Temmuz 1998 yılında gerçekleşen ve bombadan kaynaklandığı iddia edilen patlamaya dair suçlamalarla ilgilidir.

Pınar Selek, 1998 yılında PKK’ya destek verme ve aynı yılın 9 Temmuz’unda Mısır Çarşısı’nda bir bomba ile patlamaya neden olma iddiaları ile hiç bir kanıt olmaksızın suçlandı. Suçlamalara istinaden iki yıl hapis yattı ve şartlı salıverildiği 2000 yılına kadar işkence ve kötü muameleye maruz kaldı. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 2006, 2008 ve 2011 yıllarında üç kere hakkında beraat kararı verilmiştir. Buna rağmen, savcı ısrarla bu kararlara itiraz etmiş ve Yargıtay beraat kararlarını bozmuştur. 24 Ocak 2013’de, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi Yargıtay’ın Pınar Selek’i müebbet hapis cezası ile cezalandırılması talebini uygulamıştır.

Yargılama süresince sayısız prosedür ihlali tespit edildi. Örneğin, alıkonma ve tutukluluk sebepleri hakkında bilgilendirilme hakkının ihlali, soruşturma sırasında zorlama yasağına aykırılık, aleni yargılanma hakkı ihlali, kanun ve mahkeme önünde eşitlik ilkesine aykırılık, mahkeme heyetini yanıltma, işkence altında verilen ve geçerliliği olmayan kanıta dayanarak cezaya hükmedilmesi, res judicata prensibi ve makul sürede yargılanma hakkı, vb...

Gözlemevi, bu ceza davasının Pınar Selek’in terörle ilişkili herhangi bir olaya katıldığına dair hiçbir kanıtı olmadığını hatırlatırken, mahkeme süresince gerçekleşen soruşturmalar patlamanın bir bombadan dolayı değil de gaz sızıntısından kaynaklandığını büyük ölçüde kanıtlamıştır. Ayrıca, davanın diğer sanığı Pınar’ı suçladığı beyanını da geri çekmiştir. Son olarak belirtilmesi gereken bir diğer önemli nokta ise, Selek’i mahkum eden ve zamanında çok geniş yetkiye sahip Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nin 2004 yılında Ceza Muhakemesi Kanunu’ndaki değişikliğe istinaden kaldırıldığıdır.

Gözlemevi, Türkiye otoritelerini Pınar Selek’in meşru hakkı olan düşünce ve ifade özgürlüğüne misilleme olarak 16 yıldır aralıksızca maruz bırakıldığı hukuk tacizine bir kez daha son vermeye çağırıyor."

(Evrensel)