Radikal yazarı Ezgi Başaran dünkü (1 Temmuz 2015) Meclis Başkanlığı seçimlerinde HDP’nin, Deniz Baykal'ı desteklemesi durumunda MHP’nin Baykal’a oy vermeyeceğini açıklayan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin bu kararını ‘ti’ye aldı. Başaran bugünkü yazısında, “Örneğin, MHP bundan sonra sırf HDP var diye Meclis'in yasama görevini icra etmesine engel mi olacaktır?... HDP, demli çay içiyor, ben içmem, HDP tuvalete mi gidiyor? O zaman ben gitmem” dedi.

Ezgi Başaran’ın Radikal’de “HDP tuvalete giderse, yeminle bak, ben gitmem” başlığıyla (2 Temmuz 2015) yayımlanan yazısının bir bölümü şöyle:

Bahçeli'nin o sözünün hem partisini hem tabanını hem de Meclis'i tıkayacak bir 'ergen tepkiselliği' manasına geldiğini anlamamıştık.
Seçim sonuçlarının belli olmasının hemen ardından Devlet Bahçeli çıktı meydana ve aşina olduğumuz çatallı seslenişi ile buyurdu: Biz muhalefette kalacağız, varsın erken seçim olsun!

Kırık dökük birkaç alkış filan…

O vakit Bahçeli’nin sözünü ettiği ‘muhalefetin’ hem partisini hem tabanını hem de Meclis'i tıkayacak bir ‘ergen tepkiselliği’ manasına geldiğini anlamamıştık.

Sağolsun, anlattı:

Tabanlar temelde birbirine yakın, AKP ile koalisyon yap.

Yapmam, Kürtlerle masaya oturuyorlar, çözüm sürecinden vazgeçmiyorlar.


Peki o zaman CHP-HDP ile koalisyon yap.

Yapmam, HDP’nin içinde olduğu bir koasliyonu ağzımıza dahi almayız.

Peki o zaman CHP azınlık hükümeti olsun, HDP ve MHP dışarıdan desteklesin.

Desteklemem, HDP’nin desteklediği hiçbir şeyi desteklemem.

Meclis Başkanı seçiliyor, üçüncü turda CHP’nin adayına oy ver.

Vermem, çünkü HDP de CHP’nin adayına oy verecekmiş, HDP’nin oy verdiği hiçbir şeye oy vermem.

Budur.

MHP, hepimize siyasetin nasıl yapılamadığını, hızlı bir uygulamalı eğitimle, göstermiştir.

**

HDP’nin Meclis'e girmesi, hem de kendisiyle eşit milletvekili sayısına ulaşması, anlaşılıyor ki, MHP’nin akli melekelerini idame ettirmesini engelleyecek biçimde bir buhran yaratmıştır.

MHP’nin asıl derdi ‘terör’ yada ‘PKK’ değil, anlaşılıyor ki, Kürtlerin eşit temsili, Kürtlerin sivil siyaset ile dertlerini anlatmasıdır. Buna dahi tahammülü yoktur.

Evet, bunlar ayan beyan görülüyor ve anlaşılıyor ama izlediği tarz-ı siyasetin nasıl devam edeceği meselesi ciddi biçimde de endişe yaratıyor.

Örneğin, MHP bundan sonra HDP’nin önerdiği bir araştırma komisyonu önerisine de sırf HDP öneriyor diye karşı mı gelecektir?

Örneğin, MHP bundan sonra sırf HDP var diye Meclis'in yasama görevini icra etmesine engel mi olacaktır?

Yani bunun sonu nedir?

HDP, demli çay içiyor, ben içmem.

HDP, dolmakalem kullanıyor, ben kullanmam.

HDP, yemekhanede yemek yiyor, ben yemem.

Aaa ne?

HDP tuvalete mi gidiyor? O zaman ben gitmem.