HDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız, "dokunulmazlık" tartışmaları ile temel amacının partileri HDP'yi, Meclis'in dışında tutmak olduğunu savunarak, "Çünkü biz siyasetimiz ve duruşumuz ile mevcut iktidarı çok zorluyoruz. Kimse bizden kişisel bir kaygıya girmemizi beklemesin " dedi.

Faysal Sarıyıldız, dokunulmazlık tartışmaları ve Kürt illerindeki kamulaştırmaya ilişkin DİHA'ya açıklamalarda bulundu.

Dokunulmazlık fezlekesi bulunan Sarıyıldız, halkın kendilerine "Vekilim, Meclis'te ne işiniz var? Bizim diri diri yakıldığımız bir coğrafyada demokratik siyasetten beklentiniz mi var?" diye sorularına, "Biz AKP'nin bize dayattığı kirli siyasete boyun eğmeyeceğiz" şeklinde cevap verdiğini belirtti.

Cizre’deki ‘vahşet bodrum’larında insanın diri diri yakıldığını savunan Sarıyıldız, "Böyle bir hükümetten bahsediyoruz. Tüm katliamlar iktidarın talimatı, buradaki ölüm mangalarının marifeti ile yapıldı. Bu talimatı verenlerin, katliamı hayata geçirenlerin yargılanması gerekiyor. Şimdi katliamların üzerine örtmeye çalışıyorlar. Biz bunları siyasetimiz ile teşhir ettiğimiz için AKP'nin, Saray'ın gerçek yüzünü ortaya koyduğumuz için bu gün bu tartışmaları yürütüyorlar" dedi.

‘BASKIYI ARTTIRMAK İSTİYORLAR’

Kürt kentlerindeki çatışmaları AKP için "bataklık" olarak tanımlayan Sarıyıldız, hükümetin sadece yıktığını ancak gerisini planlayamadığı belirterek şunları söyledi:

"Mevcut kriz tam da bundan kaynaklanıyor. Sadece yıkıyor. Ancak kurmak, yaşatmak zor. Siyasi iktidar 7 Haziran'da yenildiği, Kürt sorununun çözümüne dair samimi bir programının olmadığı için iktidarını tekrardan şovenizm, ırkçılık ve mezhepçilik politikaları üzerinden yeniden devşirmek istiyor ve bu yüzden savaş kararı aldı. Ancak yeniden kurduğu iktidarı bugün yürütemiyor. Bu süreç DYP gibi ANAP gibi katliamcı hükümetleri nasıl yok ettiyse mevcut siyasi iktidarda bundan kurtulamayacak. Bugün de dokunulmazlıkları kaldırmak tehdidiyle baskıyı daha da artırmak istiyorlar."

‘KATLİAMCI YÜZLERİ TEŞHİR EDİYORUZ’

Sarıyıldız, Cizre’de 79 gün devam eden sokağa çıkma yasakları sırasında ilçede halkın yanında bulunduğu için Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından "Ne işi var orada" diye hedef haline gelmesini ve şahsına yöneltilen iddialar üzerinde de durdu.

"Hakkımda birçok iddiada bulunuyorlar ancak hiç birini ispatlayamıyorlar. Çünkü öyle bir şey yok. Ama biz onların katliamcı olduklarını ispatlıyoruz" diyen Sarıyıldız, sözlerinin devamında ise şunları dile getirdi: "Katliam yaptılar, onun için burada olmamdan rahatsızlardı. Vekili olduğum insanlar yakılıp, katledildi. Ve 'ne işi var orada' dediler. İşte bu kadar akıldan, mantıktan kopuyorlar. Üzerinden bir yıldan fazla zamanın geçtiği Kobanê sürecinde aslında olmayan bir olayı yeniden gündeme getirdiler. Onların canını yakıyoruz. Onlarda biliyorlar sürecin böyle gitmeyeceğini, konjonktür değişeceğini biliyorlar. Miloseviç gibi onlarda yargılanacağını biliyorlar ve biz teşhir ettikçe onlarda çıldırıyor."

'BİREYSEL KAYGILARA GİRMEMİZ BEKLENMESİN'

Sarıyıldız, Kürdistan'da sadece insanların değil, bütün canlıların yok edildiğini ifade ederek, "Kimse bizden bireysel bir kaygıya girmemizi beklemesin. Dokunulmazlık kalkar mı, kalkmaz mı? Bunlar mevcut tablo karşısında teferruattır" dedi.

Kürt sorunun demokratik siyaset ile çözülmesi inancı taşıdıklarını söyleyen Sarıyıldız, "Bu ülkede kan dökülmemesi için sonuna kadar çabalayacağız. Ama ısrarla bize farklı yöntemler dayatılırsa da bu iğrenç siyasete boyun eğmeyeceğiz. Biz siyasetimiz başka şekillerde de yaparız. Halkımızın arasından olacağız, asla ayrılmayacağız" diye konuştu.

Sarıyıldız, devletin katliamcı politikaları devam ettikçe, toplumun da kendini farklı araç-gereç ve yöntemlerle korumaya devam edeceğini de söyledi.

Yine mevcut durumun Türkiye'yi daha derin bir kaosa götüreceği ifadelerini kullanan Sarıyıldız, "Bu ülkede savaş tırmanacaktır. Biz bunu derken 'savaşın olmasını istiyoruz' tarzında alçakça çarpıtıyorlar. Ancak biz bir tehlikeyi ifade ediyor, kaygımızı paylaşıyoruz" dedi.

‘KAMULAŞTIRMA, KATLİAMIN BAŞKA YÜZÜDÜR’

Sarıyıldız, sosyal, kültürel bir soykırım planı olarak değerlendirilen "acele kamulaştırma" kararlarına ilişkin ise şu değerlendirmelerde bulundu: "Devlet Kürt coğrafyasının demografisine müdahale etmek istiyor. Yasal kılıflar uyduruyor. Riskli alan, afet bölgesi diyorlar. Ancak burada bir doğal afet yok ki. Devletin şehirleri yerle bir etmesi sonucunda bir afet ortaya çıktı. En çirkin katliamı yapıyorsun sonra kamulaştırma yapıyorsun. Kamulaştırma niye yapılır? Kamu yararı gözetilir. Burada bir kamu yararı yok ki! Burada her an müdahale edeceği, insanları kontrol altına alacağını hesaplıyor."

Bu sözlerini "Şüphesiz ki devlet yıktığı kenti tekrar inşa etmek zorundadır. Ancak böyle değil. Hükümet şu anda katliamlarını sosyal, kültürel olarak sürdürüyor. Katliamların başka bir versiyondur" diyerek sürdüren Sarıyıldız, "kamulaştırma" politikalarına karşı çıkmaya devam edeceklerini kaydetti.

Sarıyıldız, devlet tarafından yıkılın Kürt kentlerinde maddi ve manevi yardımlaştırmayı artırmak için başlatılan "Kardeş Aile" kampanyası üzerinde de durdu.

Bu çalışmalar kapsamında geçtiğimiz günlerde Avrupa'da da temaslarda bulunan Sarıyıldız, bu temaslarını "Avrupa'da gittiğimiz her kentte kitlesel toplantılar aldık. Binlerce insanla bir araya geldik. Halkımızın Kürdistan'da yaşananlara dair büyük bir öfkesi ve aynı zamanda bir mahcubiyetini sezinledik. Yüzlerce gönüllü aileyi Kürdistan'daki ailelerle buluşturduk. Biz bağlantıları sağladık, gönüllü aileler bizzat kendileri arıyorlar. Ailenin hikayesini dinliyorlar. Biz kampanyayı sadece maddi bir ihtiyacı gidermek için başlatmadık. Kürdistan ile diaspora arasında bir duygu köprüsü kurmak, manevi bir paylaşım için başlattık. Bu her iki taraf için de önemli oluyor" sözleriyle paylaştı.

Kampanyaya hali hazırda yoğun ilgi olduğunu söyleyen Sarıyıldız, ancak katliamların boyutlarına bakıldığında Avrupa ve dünyanın birçok yerindeki Kürt ve dost halklara kampanyaya daha fazla katılma çağrısı yaptı.

Sarıyıldız, son olarak Cizre’nin Cudi Mahallesi'nde direnen ve üçüncü bodrumda yaşamını yitirdiği gece doğan çocuğuna "Bekês" (Kimsesiz) adını koyan Orhan Tunç'u anımsatarak, "Bu duyguyu sarmak, iyileştirmek için acıları paylaşmalıyız. İnsanlarımızı sahipsiz bırakmayalım. Cizre'de hepimizin ortak onuru, insanlık değerlerini korunarak bedeller ödendi. Herkesi kampanyaya katılmaya çağırıyorum" dedi.