Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloğu Diyarbakır Milletvekili Şerafettin Elçi, kendisi ile ilgili basında çıkan haberlerde görüşlerinin saptırıldığını söyledi.

Blok ile birlikte hareket etmeye devam edeceğini belirten Elçi, BDP'nin Van kampına da sağlık problemlerinden dolayı katılamadığını söyledi.

Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloğu Diyarbakır Milletvekili Şerafettin Elçi, kendisi ile ilgili "BDP'de özerklik çatlağı" ve "Şerafettin Elçi BDP'den kopuyor mu?" şeklinde basında çıkan iddialara yanıt verdi. Kendisinin zaten başka bir siyasi partiye mensup olduğunu hatırlatan Elçi, Demokratik Özerklik ile ilgili değerlendirmelerinin saptırıldığını söyledi. Elçi, "Ben değerlendirme yaptım. Özünde özerklik savunulacak bir modeldir. Yadırganacak bir şey yok" diyen Elçi, zamanlaması konusunda eleştirilerinin olduğunu söyledi. Eleştirinin "çatlak" olarak değerlendirilmesini anlayamadığını ifade eden Elçi, "Bunu açık ve net söyleyeyim, ben blokla hareket edeceğim. Bloğun dayanışmasına, birlikteliğine ve korunmasına önem veririm. Olup bitenler blokla ilgili bir şey değildir" dedi.

BDP'nin Van'daki kampına ilişkin de Elçi, sağlık problemleri nedeniyle Ankara'da olduğunu ve toplantıya katılmayacağını da BDP'lilere bildirdiğini söyledi. (Diha)

Van'daki Toplantı Elçi'siz

DTK’nın “Demokratik Özerklik” ilanından sonra, BDP milletvekileri ve Blok bileşenleri, 21-25 Temmuz tarihleri arasında Van'da toplanıyor. Özerklik ilanını eleştiren Şerafettin Elçi toplantıya katılmıyor.

Demokratik Toplum Kongresi'nin (DTK) "Demokratik Özerklik" ilanından sonra, Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) milletvekileri ve Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu bileşenleri, 21-25 Temmuz tarihleri arasında Van'da toplanıyor. Katılımcılara gelen çağrıda, beş gün sürecek olan toplantının, 'eğitim ve planlama' üzerine olacağı belirtiliyor. Gündeme ilişkin gelişmelerin de değerlendirileceği toplantıda, önümüzdeki döneme dair bir yol haritası çizilmesi bekleniyor.

"Demokratik Özerklik" kararı, yöntemi ve zamanlaması hakkında BDP içinden en sert eleştiriyi yapan Şerafettin Elçi, toplantıya katılmayacağını açıklarken, Altan Tan eleştirilerine rağmen katılacağını belirtti. Özerklik kararını destekleyen Levent Tüzel ise yurt dışında olacağı için toplantıda olamayacak.

Şerafettin Elçi ne demişti?

Şerafettin Elçi, Gündem Özel programında Belkıs Kılıçkaya'yla yaptığı söyleşide, özerkliğin tek taraflı olamayacağını söyleyerek, ilanı "anlamsız ve zamansız" olarak değerlendirmişti.

Elçi, son dönemde yaşananlar hakkında şu yorumlarda bulundu: "BDP'nin barış için isteği vardı. Benim gibi kişilere yönelmelerinin nedeni de buydu. Bir şekilde bizlerle 'barışı istiyoruz' mesajı verdi aslında BDP.

Hatip Dicle kararı insanları umutsuzluğa sürüklese de biz Ankara'ya koştuk. Yapılması gerekenleri Başbakan'a ilettik. Dedik ki, 'Toplumda büyük bir gerilim var. Bu bir saatli bombadır. Toplumda, barış için bir istek varken bunu boşa geçirmeyelim.' Ama maalesef Başbakan bizi ciddiye almadı. Bütün isteklerimizi elinin tersiyle itti, bizimle konuşmadı. Bu tavır bizim isteğimizi kırdı.

"Hatip Dicle meselesi gözdağı vermek vermek içindi"

Öcalan'da ciddi bir barış arayışı oldu. Çatışmalar tekrar başlamasın diye ciddi gayretleri oldu. Ama onunla da yapılan müzakereler bir sonuca varmadı. Bir protokol imzalandı ama bu protokol resmiyet kazanmadı. Bu sefer umut ışıkları sönmesin diye ortaya bir Barış Konseyi iddiası atıldı. Ama bu konsey konusunda ayrıntı verilmedi. Bu konsey, devlet adına bir konsey mi? Devlet adına hareket edebilir mi? Ayrıca ne bizler, ne de başkaları bu 'Barış Konseyi' hakkında ayrıntılı bilgi sahibi değiliz.

Son görüşmede Öcalan çatışmasızlık süreci hakkında net bir bilgi vermiyor. Çünkü Öcalan diyor ki, 'Bu kararı KCK verecek.'

İnsanlar zannediyor ki sadece Hatip Dicle'nin peşindeyiz. Hayır. Aslında Hatip Dicle meselesi tamamen Kürt siyasetine gözdağı vermek, bize mesaj vermek içindi. Biz istedik ki bize bu konuda bir güvence verilsin. Başbakan sadece çıkıp, 'Ortada bir haksızlık var deseydi' yine bir adım olurdu. Ama Başbakan bunu bile yapmadı. Bu ülkenin her savcısı isterse Hatip Dicle kararı gibi bizlere de göz açtırmaz. Sadece bana seçimden sonra dört tane soruşturma açıldı.

Ben hukuk insanıyım. Ben makul olmayan bir görüşü savunmam. Ama toplum bazı konularda o kadar haksız şartlanmış ki doğruları bile algılayamıyor.

"Cumhurbaşkanı bizim haklılığımızı anladı"

Cumhurbaşkanı bizim haklılığımızı anladı ama onun gücü kısıtlıdır. Bugün bütün güç, kudret Başbakandadır. İstediği yasayı çıkartır, istediği yasayı değiştirir. Eğer Başbakan bu uzlaşmaz, herkesi küçümseyen tutumunu değiştirmezse bundan sonra olacak tatsız olayların vebali boynunadır.

"Özerklik ilanı anlamsız ve zamansız"

Ben hukukçuyum bu işleri bilirim. Özerklik ilanı anlamsız ve zamansız. Özerklik öyle bir kesimin kendi başına açıklayabileceği bir şey değil. Siyasi tarihte böyle bir şey yok. Ben o toplantıda olsaydım kendi görüşlerimi açıklayacaktım, itiraz edecektim.

Ben DTK üyesi değilim. Ben bu kararın nasıl alındığını, nasıl karar verildiğini bilemem. Fikrimi sorarsanız, anlamsız ve zamansızdır." (BİA)