Hakan Aksay, T24'te yer alan yazısında, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın önceki gün partisinin il başkanları toplantısındaki konuşmasına dikkati çekerek, "Selahattin Demirtaş'ın hayatı tehlikede mi?" diye sordu. Toplantıdaki konuşmada Demirtaş'ın, "Eğer ki bu seçim kampanyası döneminde başımıza bir iş gelirse, olabilir, benim bütün arkadaş ve yoldaşlarımdan özel bir ricamdır: Bu gemi limana götürülecek, sizlere emanettir," dediğini hatırlatan Aksay,  bir partinin liderinin kendi can güvenliğinden kuşku duymasının normal olmadığını söyledi.

Hakan Aksay'ın "Selahattin Demirtaş'ın hayatı tehlikede mi?" başlıklı yazısının bir bölümü şöyle:

Seçim kampanyasında heyecan ve gerginlikler yaşanması olağan sayılabilir; ama ülkenin dördüncü büyük partisinin lideri kendi can güvenliğinden kuşku duyduğunu dile getiriyorsa bu normal değildir.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın önceki gün partisinin il başkanları toplantısında yaptığı konuşmanın bir bölümü çok önemliydi:

“Eğer ki bu seçim kampanyası döneminde başımıza bir iş gelirse, olabilir, benim bütün arkadaş ve yoldaşlarımdan özel bir ricamdır: Bu gemi limana götürülecek, sizlere emanettir. Bunu sizler başaracaksınız. Ben buna canı gönülden, yürekten inanıyorum. Çünkü biz tek bir adam hareketi değiliz."

Bu sözler veya bu sözlerin içinde de yer aldığı haber, birçok medya kurumu tarafından ya görmezden gelindi ya da kısaca aktarıldı.

Oysa bu, sıradan bir seçim konuşmasına pek benzemiyordu. Demirtaş ciddi bir tehlikeye dikkat çekiyordu.

HDP lideri daha önce de bazı uyarılar yapmıştı, ama onlar farklıydı. Örneğin, 20 Mart’ta Van’da şöyle demişti:

“Seçim döneminde HDP’nin yükselişini durduramayacakları için provokasyonlar yapacaklardır. Batman’da yapılan da buydu. Batman’dan onlarca ölüm çıkabilirdi. Bu kritik 3 ay süresinde ne kadar kışkırtırlarsa kışkırtsınlar bu yürüyüşten vazgeçmeyeceğiz.”

Bir gün önce de Şanlıurfa’da şunları söylemişti:

"Seçim döneminde, hassasiyetlere saldırılar gerçekleştirebilirler. Sorumluluğu ya HDP'ye ya da diğer toplumsal hareketlere yükleyebilirler. Gençlerimizi tahrik etmeye çalışacaklar. Gerekirse on adım geri atmaktan korkmayın. Bunların provokasyonlarına gelmeyeceğiz."

Ancak bu kez Demirtaş - yukarıdaki bölümden anlaşıldığı kadarıyla - bizzat kendisine (ve/veya parti yönetimine) yönelik bir provokasyon, suikast, saldırı ya da katliam yapılmasını ihtimal dahilinde gördüğünü belli ediyor.

(...)"Cumhurbaşkanı’na ters baktın, el kol işareti yaptın, karikatür çizdin, tweet gönderdin" denilerek Erdoğan’ı rahatsız edebilecek en ufak bir işaretin bile üzerine devletin bütün güvenlik ve yargı organları çullanıyor.

Ama HDP Eşbaşkanı’na yönelik saldırı ve tehditlere, dahası Demirtaş’ın kendi can güvenliğiyle ilgili olarak yaptığı uyarıya karşı herhangi bir adım atılmıyor.

Neden acaba?

Belki de cevabı veren yine Demirtaş:

“İnanın ki ülkenin barışı, demokrasisi, iktidarın umurunda değil ve olmayacak. Oy kaybı yaşadıkça, koltuğun, saltanatın elden gitme ihtimali güçlendikçe, her türlü çılgınlığı yapabilirler.”

Umarım Demirtaş yanılıyordur, umarım iktidar her türlü çılgınlığı yapmayı göze alamaz.

Yazının tamamı için tıklayınız