Gazeteci-Yazar Can Dündar 92 gün kaldığı Silivri hapishane sürecinde yazdığı ‘Tutuklandık’ kitabıyla ilgili T24’ün kitap sayfası K24’ten Murat Şevki Çoban’ın sorularını yanıtladı.

Can Dündar, siyaset ve politika üzerine önemli değerlendirmelerde bulunurken aktif siyasette yer alıp almayacağına da yanıt verdi. Dündar ‘siyasi bir figür’ hâline geldiğine yönelik tespitlerine ise “Bir kere bu kadar büyük bir baskı ve faşizm tehlikesi varsa elbette siyasi pozisyon almak zorundayız” diyerek cevap verdi.

Dündar’la yapılan söyleşinin bir bölümü şöyle:

-Cezaevinden çıktıktan sonra Ayşe Arman’a verdiğiniz söyleşide “Sonrasında bir de politik bir figüre dönüşme tehlikesi var bir gazeteci için” demiştiniz. Şu anda siyasi bir figür olarak görüyor musunuz kendinizi? Ve bu gerçekten bir sınır ihlali mi?

Türkiye’de, gazeteciler için genelleme yapayım sadece kendim için değil, Cem Küçük de siyasi bir figür. Aydın Doğan da siyasi bir figür. Ben de siyasi bir figür hâline geldim. Maalesef yani çok istemeden, ister istemez bu noktaya geliyorsunuz. Bu bir, maalesef, defo diyeceğim. Ve Türkiye’nin yalın gerçeğinde kaçınılmaz bir süreç. “Vah vah böyle olduk” diyecek durumda değilim. Bir kere bu kadar büyük bir baskı ve faşizm tehlikesi varsa elbette siyasi pozisyon almak zorundayız.

-İşin siyasi boyutu bir yana, gazetecilik üzerinden düşünürsek, bugün barış gazeteciliği yapan barış aktivisti olmak durumunda, yeşil haberler yapan, LGBTİ, kadın haberleri yapan keza aktivist gibi davranmak durumunda kalıyor. Bu bağlamda Türkiye’de gazetecinin bugün nötr kalma, nötr davranma gibi bir ihtimali var mı?

Bu kavramlar tartışmaya açık, subjektif kavramlar. Şöyle söyleyeyim; gazeteciyi ben pozisyon alan adam olarak tanımlıyorum. Özellikle siyasi yayın yapanları. Ama bu bizi objektif olmaktan alıkoymamalı. Taraf olsanız bile, ki ben kendimi taraf hissediyorum ama bunun benim objektifliğime zarar vermemesi için mücadele etmem gerektiğini düşünüyorum. Bu ne demek? Yani ben cumhurbaşkanıyla da röportaj yapabilmeliyim. Bu hakkım elimden alınmamalı. Ona soru sorabilmeliyim. Bunun koşulları ortadan kalktı. Buna üzülüyorum. Daha kolay söyle anlatayım; Hıncal Uluç Galatasaraylıdır, herkes de bilir. Onun formasıyla gezer. Köpeğinin adı Cimbom’dur. Ama Fenerbahçe için de iyi bir analiz yapabilir. Onlarla ilgili bir yazı da yazabilir. Böyle bir şey. Herkes bilir ki biz solcuyuz ama bir saygı çıtası vardı eskiden. Onu kaybettik ne yazık ki; başbakanla da cumhurbaşkanıyla da oturup konuşabiliyorduk eskiden. Bu tamamen kayboldu. Müthiş bir saflaşmanın içine düştük maalesef.

-Siyasi bir figür olmaktan konuşuyorduk. Kitapta da Silivri’de izlediğiniz Özgürlüğün Rengi filminden nasıl umut devşirdiğinizi aktarıyorsunuz. Gökhan Özgün, 14 Mart’ta çıkan yazısında “CHP’nin başına artık aslında Can Dündar yakışır” yazdı. Aktif siyasete girmek planlarınız arasında mı?

Ben şu anda aktif siyaset yaptığımı düşünüyorum zaten. Aktif siyaseti, illa bir parti bünyesinde veya bir oluşumun saflarında durmak olarak düşünmeniz gerekmiyor. Ben bugün durduğum yerde, yazdığım yazıyla, gittiğim ziyaretle aktif siyaset yapıyorum.

Söyleşinin tamamını buradan okuyabilirsiniz.