Anayasa değişikliği paketi görüşmelerinde HDP grubu adına Meral Danış Beştaş konuştu.

Beştaş," Adına anayasa dedilkleri bir emirname bir ferman onaylatılmaya çalışılıyor" dedi.

Beştaş, "82 Anayasası tarif edilirken şunu çok duymuşsunuzdur. Erkek, Türk, Sünni bir Anayasa. Bu değişiklikle bu daha da pekiştiriliyor. Erkek, Türk, Sünni Anayasanın üstüne bir de Erkek Sultan ekleniyor. Yine kadın yok" dedi.

HDP grubu adına konuşan Meral Danış Beştaş'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:

Anayasa değişikliği diyemeyeceğimiz bir tartışma. Biz komisyondayken Rus Büyükelçi Andrey Karlov öldürüldü. Beşiktaş, Kayseri saldırıları oldu ama Anayasa Komisyonu çalışmayı bırakmadı. Birilerine göre bu Türkiye'nin en önemli işiydi.

Bir iktidarın ve Sarayın gündemi var bir de halkın gündemi var.

23 Temmuz'dan buyana çıkarılan 13 KHK ile görevinden ihraç edilenler artmakta. 56 belediyeye kayyım atandı. Kayyım atanan belediyelerin herbiri birer karakola dönüştürülmüş durumda. İşkence rutine dönüştü.

Gazeteciler, milletvekilleri cezaevindeki herkes işkence şikayetinde bulunuyor. Sorduğumuz hiçbir soruya yanıt alamıyoruz. Darbe pratiğiyle ülke yönetiliyor.

Baştan beri söylediğimiz gizli anlaşmayla önümüze bu teklifi getirdiler. Bu güne kadar o gizli anlaşmada ne alındı ne verildi kimse bilmiyor. Ama gizli anlaşma önergelerle hallaç pamuguna dönüştü. Teklif meclise sunulunca başbakan anayasa teklifinden bihaber açıklamalarda bulunuyordu.

Bu ittifakın arka planında ne var millete açıklayın. 82 anayasasının değişmesine ilişkin çok önemli konsensus vardı fakat iktidar partisi elinin tersiyle itti. Şimdi meclise darbe yapılıyor. Anayasalar yapıldıkları dönemin koşullarını olduğu gibi yansıtır. Toplumsal bağları koparma gibi çok önemli riski beraber getirmektedir.

Yakında referandumda anayasa değişikliğini konuşmak yasaktır diye KHK çıksa şaşırmayacağız.

Bu metinde halk yok, 80 milyon yurttaş yok. Kürt halkı yok, Çerkez yok, Süryaniler yok, Aleviler yok, toplumun yarısı kadınlar yok. Farklı diller inançlar yok. Bu toplumu ilmek ilmek örenler bu metinde yok.

82 Anayasası tarif edilirken şunu çok duymuşsunuzdur. Erkek, Türk, Sünni bir Anayasa. Bu değişiklikle bu daha da pekiştiriliyor. Erkek, Türk, Sünni Anayasnın üstüne bir de Erkek Sultan ekleniyor. Yine kadın yok.

Özellikle Türk Aanayasasıdır diyenlere karşı sesleniyorum. Kendi varlığımızı reddeden metne imza atmamız insanın doğasına aykırıdır. Başbakan ve bakanların yetkileri bir kişiye devrediliyor. Adına anayasa dedilkleri bir emirname bir ferman onaylatılmaya çalışılıyor.

Peki, değerli milletvekilleri, mevcut cunta anayasasını bile askıya alan, bizatihi, anayasa denilen ortak yaşam hukukunu ortadan kaldıran, hukuku, bir kişinin keyfî tahayyüllerinin insafına teslim eden bu değişikliği -en güzel bence bunu bulduk arkadaşlarla birlikte- anlatacak ifadelerden biri şu olsa gerek: Varlığım Cumhurbaşkanına armağan olsun anayasası. Peki, nasıl olacak?

O öngörülen değişikliklerle, aynı zamanda partinin genel başkanı olabilecek bir Cumhurbaşkanı bütün milletvekillerini belirleyebilecek. Üç önemli kuvvetten biri olan yasama kuvveti, bu durumda üyelerinin çoğunluğu -genel başkanları da aynı zamanda aynı kişi olacak- şunu mu diyecekler: Varlığımız Cumhurbaşkanına armağan olsun. Yasamanın varlığı yani, cumhurbaşkanının varlığına armağan olsun.

Yargı da herhâlde; “Yargının varlığı da Cumhurbaşkanının varlığına armağan olsun” diyecek. Yürütmenin varlığı, zaten daha doğmadan, doğuştan cumhurbaşkanına armağan ediliyor. Çünkü yürütme yok bunun içinde, her şey Cumhurbaşkanına armağan ediliyor. Peki, bizler, burada bulunan milletvekilleri, 26'ncı dönem milletvekillerinin, yani bu dönem yasama organını oluşturan değerli üyelerin kaçı "Varlığımız Cumhurbaşkanının varlığına armağan olsun." diyebilecek? Veya kaçımız, halkımızın seçtiği yasama üyeleri olarak bu irademizi kimseye teslim etmemek noktasında ilkeli bir rol oynayacak?

Evet, konunun kilitlendiği nokta burasıdır, halkın bize teslim ettiği yasama iradesini kendi ellerimizle Cumhurbaşkanına emanet edecek miyiz, teslim edecek miyiz? Bizler, Halkların Demokratik Partisi üyeleri olarak varlığımızı sadece halklarımızın özgürlüğüne ve çocuklarımızın özgür geleceğine armağan edeceğiz; demokrasinin güçlenmesine ve hukukun üstünlüğünün yaşanılabilir kılınmasına ancak armağan edebiliriz.