BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, parlamentoda düzenlediği basın toplantısında, hükümetin demokrasi paketinin içeriğini kamuoyuna açıklamadığını, sürekli erteleyerek önümüzdeki üç seçimi kurtarma çabası içine girdiğini ileri sürdü.

Tan hazırlanan paketin bir türlü açıklanamadığına dikkat çekti. "Bu paketin için de at mı var, fil mi var, deve mi var kimse de bilmiyor. Görünen o ki, Başbakan çamura yattı. Açılım, yeni anayasa, demokratikleşme bunlar da hak getire, ne yapıp edip işte vadeyi böyle taksit taksit uzatarak ilkbahardan yaza, yazdan sonbahara, sonbahardan kışa atarak üç tane seçimi kurtarmak istiyor. Yerel seçimler, cumhurbaşkanlığı seçimi, milletvekili seçimleri" dedi.

Altan Tan, demokrasi paketine gizlenen daraltılmış bölge sistemi ile seçim barajının yükseltileceğini, BDP ve MHP'nin Meclis'te grubun altına düşürülmek istendiğini iddia etti.

"Bir daraltılmış bölge büyük kazığı da, büyük hilesi de bu paketin içine gizlenmiş bulunuyor" ifadesini kullanan Tan, daraltılmış bölge önerisinin fiilen barajın yüzde 10'dan yüzde 20'ye çıkması anlamına geldiğini söyledi. Tan, "Bir milletvekili çıkarabilmeniz için 5'te 1 oy almanız lazım. Baraj fiilen yüzde 20 oluyor. BDP ve MHP'yi grubun altına düşürme hesabı" dedi.

Tan, "Sonra milletle dalga geçiyor, 'çalışsınlar geçsinler' diye. Bu millet bir çalışırsa sen Tansu Çiller'in mi Mesut Yılmaz'ın mı yanına gidersin, bunu da zaman gösterir" dedi.

“SENİN HADDİNE DEĞİL”

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın, "Fizik, kimya, matematik nasıl okuyacaklar? Beğenmeyen, Kürtçe eğitim görmek isteyen Kuzey Irak'a gitsin" yönünde ifadeler kullandığını belirten Tan, "Kimse haddini aşan laflar etmesin. Kimseyi bir yere yollamak senin haddine değil, burası kimsenin babasının çiftliği de değil" diye konuştu.

Tan, “Hele hele dağdan gelenin bağdakini göndermesi kimsenin haddine değil. Onun için bu laflara da herkes dikkat etsin. Aklından, boyundan ziyade laflar etmesin. Biz memleket yumuşasın, müzakere olsun derken böyle nasıra basarcasına laflar sadece tahriktir" diye konuştu.

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Tan, BDP heyeti ile Abdullah Öcalan arasında yapılan görüşmelere ilişkin soru üzerine şunları söyledi:

"Şu an İmralı'da yürütülen, Kandil'de yürütülen müzakere değil mi? Devlet, devlet eliyle İmralı'daki mektupları bize teslim ediyor, biz Kandil'e götürüyoruz, Kandil'in cevabını bunlara getiriyoruz. Müzakere nedir? Bir şeyi karşılıklı konuşmak ve ondan sonuç çıkarmaktır. Şu an zaten fiilen böyle bir müzakere var. Adı konulsa da konulmasa da belli protokoller var.

Bunun daha kitabına uygun daha demokratik daha şeffaf olması lazım. 'Biz aşiret devleti değiliz' diyorlar. Peki neden aşiret devleti gibi davranıyorsun? Aşiret devletinde bile konuşulanın, verilen sözün şahidi olur. Peki sen? Şahit, belge, evrak yok. Devlete yakışan, ne yapıyorsan bunu arşive, belgeye bağlamaktır. Kamuoyunun bilgisi dışında bir şey yapamazsın. Her şey devlet sırrı olur mu?"

“KAMUOYUNUN GAZINI ALMAK İÇİN”

Suriye helikopterinin düşürülmesine ilişkin soruyu da yanıtlayan Tan, hükümetin dış politikada iflas ettiğini öne sürerek, "Hükümet kendini hemen müdahaleye hazırladı. Balıklama daldı boş havuza. Bir ucundan bir şeyler yapmak istiyor. Bir şeyi vurup kırıp bahane ederek... Ama götüremiyor da. Kamuoyunun gazını almak için yapılan hareketler bunlar" dedi.