Avrupa Birliği Bakanı olan HDP Koceli Milletvekili Ali Haydar Konca bakan olarak ilk basın toplantısını gerçekleştirdi. 

Konca, "içeride ve dışarıda yürüyen savaş konseptine karşı barış mücadelesinin temsili" ve "seçim güvenliği" gerekliliklerini yerine getirmek için parti olarak seçim hükümetinde yer alma kararı aldıklarını ifade etti.

Mevcut hükümetin ilkelerde uzlaşılmış bir koalisyon hükümeti olmadığını, AKP'lilerin çoğunlukta olmasının hükümetin ‘AKP hükümeti' olduğunu göstermediğini dile getiren Konca, anayasal zorunluluk gereği somululuk üstlendiğini belirtti.

Konca, Türkiye'nin demokratikleşmesi ve toplumsal barış perspektifiyle görevini yerine getireceğini, partisinin değil halkın çıkarlarını ön plana alacağını, halka tepeden bakan bir bakan olmayacağını belirterek şöyle konuştu:

"Kurulan seçim hükümeti her şeyden önce seçim güvenliğini sağlamak sorumluluğuyla karşı karşıyadır. Bunun için içine girdiğimiz şiddet sarmalından bir an önce çıkmak ve ivedilikle akan kanı durdurmak son derece hayatidir. Silahların susması ve şiddete son verilmesi de tüm halkımızın temel talebidir. Seçim hükümetimizin birinci gündemi toplumsal barışımızı hızla tesis edecek somut politikaları hayata geçirmek ve seçim güvenliği açısından kendisine verilen görevi layıkıyla yerine getirmek olmalıdır. Başbakan sayın Davutoğlu başta olmak üzere aynı kabinede görev almış bakanların da bu duyarlılık içinde olması gerektiği düşüncesi ve inancındayım. Mevcut savaş konseptinin, sorumluluğunu yüklenmiş olduğum AB Bakanlığı'nın temel çalışma alanı olan AB'ye üyelik sürecini de son derece olumsuz etkilediği, ülkemizi ve tüm halkımızı Ortadoğu'daki çatışmalı sürecin içerisine hızla savurduğu gözlenmektedir. Bu çatışmalı süreçten daha fazla güvenlik eksenli silahlı çözüm yöntemleriyle değil demokratikleşme ve özgürlük alanlarının genişletilmesiyle çıkılabileceğine dair görüşümü bir kez daha vurgulamak isterim. Bu nedenle şimdilerde buzdolabına konulduğu söylenen çözüm sürecine bir an önce geri dönülmesi, Kürt sorununun çözümü başta olmak üzere tüm kimliklerin, inançların, sosyal grupların kendilerini özgürce ifade edebileceği demokratik anayasa çalışmalarına katkı sunacak çabaların gösterilmesi elzemdir."

Çözüm sürecinin başlatılmasının, AB hedefine ulaşılmasında da stratejik bir dönüm noktası olacağını ifade eden Konca, Türkiye'nindoğusunda yaşanan "fiili olağanüstü hal" uygulamasının AB sürecini de olumsuz etkilediğini kaydetti.

'AB İLİŞKİLER DONDURULDU'

"AB, yerinden yönetim politikalarıyla birtakım eksikliklerine rağmen Türkiye için önemli bir referanstır" diyen Konca, Türkiye'nin AB uygulamalarından yararlanacağı birçok alan olduğunu belirtti.

Konca, "Son 13 yıldır ülkemizi yöneten AKP hükümetinin de özellikle iktidarının ilk yıllarında bu konuda yoğun çaba sarf ettiği elbette doğrudur. Fakat daha sonra AB ilişkilerinin bir anlamda dondurulduğu da ayrı bir gerçektir" diye konuştu.

AB'nin içinde bulunduğu güncel ve siyasi sorunları da göz önünde bulundurarak kendi özgün siyasetlerini oluşturacaklarını vurgulayan Konca, "Türkiye halklarının barış iradesini açığa çıkartmak kabinenin önünde duran en büyük sorumluluktur. Asgari nezaket kurallarıdan uzak ve tacizkar açıklamalar tansiyonu daha da yükseltmekte, halklarımız arasında kırgınlık ve acılara neden olmaktadır. Savaşın dilini değil barışın dilini kalıcı hale getirmeliyiz. Siyasiler olarak çatışma dilinden uzak durmalıyız" diye konuştu.

'ATAMA GENELGESİNİN BİZE YÖNELİK OLDUĞUNU ZANNETMİYORUM'

Açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Konca, Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından tüm bakanlıklardaki atamaları kendi iznine bağlayan genelgeyi değerlendirirken "İçinde bulunduğumuz hükümet geçici bir hükümettir. Bakanlarla alakalı özel atamalarda ben Sayın Başbakan'ın engelleyici olabileceğini zannetmiyorum. Bakanlığa bugün oturdum. Gerek duyulması halinde bu konu Başbakan'la görüşülecektir. Ancak bilirsiniz, genelde her seçim öncesi yeni atamalarda durdurma olduğu bir gerçektir, Türkiye'de bu uygulama öteden beri vardır. Yani bize yönelik olduğunu zannetmiyorum" dedi.

Konca, bir gazetecinin "PKK Avrupa'nın birçok ülkesinde terör örgütleri listesinde. Sizin buna yönelik bir çalışmanız olacak mı?" sorusuna "Ben HDP'nin milletvekiliyim. HDP anayasaya göre kurulmuş yasal ve meşru bir partidir. Dolayısıyla bu sorunun muhatabı biz değiliz" dedi.

Diyarbakır'da yola döşenen mayının patlaması sonucu 12 yaşında bir çocuğun yaşamını yitirdiği olayla ilgili yorumu sorulan Konca, şöyle konuştu:

"Biz şiddete karşıyız, çok açık ve net, altını çizerek söylüyorum, şiddet nereden gelirse gelsin biz şiddete karşıyız. Ve ülkemizin sorunlarının demokratik bir toplumda konuşarak çözülebileceği düşüncesindeyiz. O nedenle açık, net çağrı yapıyoruz: Silahlar susmalıdır, silahlar gömülmelidir. Ve demokratik toplum çerçevesinde biz yumruklarımızı sıkarak değil birbirimizle anlaşarak, konuşarak bu sorunları çözmememiz için hiçbir neden yok. Ve biz bunu yaparsak Ortadoğu bataklığından kurtulma şansı elde edebiliriz ve AB yolunda da ilerleyebiliriz. Bu nedenle bütün siyasilerin, yalnız siyasilerin değil, aklı ve vicdanı olan herkesin bu ölümlere, bu silahlı çatışmalara karşı çıkması gerekir, barışı haykırması gerekir."

'TÜRKİYE'NİN ÇÖZÜM MASASINA İHTİYACI VARDIR'

Konca, "Çözüm sürecinde masayı kimin devirdiğini düşünüyorsunuz?" sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı işaret ederek "Çözüm sürecinde masayı kimin devirdiğini zaten söylüyor ‘Ben devirdim, ne çözüm sürecidir, ne masadır' diyenler var. Türkiye'nin çözüm sürecine, çözüm masasına, diyaloğa ihtiyacı vardır, artık yumrukları sıkmaktan vazgeçmeye, bağırmamaya çağırmamaya, empati yapmaya ihtiyacı vardır. Bütün bunları biraraya getirirsek biz bütün sorunlarımızı konuşarak inanın çözebiliriz. Türkiye'yi o zaman yükseltmek, yüceltmek, AB yolunda hızlı adımlar atmak mümkün olabilecektir" diye konuştu.