20 Ocak 2018 günü başlayan Afrin operasyonu, gerek ülkemiz ve gerekse komşu ülkelerimizi çok büyük bir çıkmaza sürükleyecektir. Suriye'de yaşanan iç karışıklığın çözümü Suriye'de yaşayan halkların kendi iradi çabalarıyla çözmesi gereken konu olup, Türkiye'nin, Rusya'nın, İran'ın, ABD'nin veya benzeri ülkelerin bir başka ülkenin yönetimini dizayn etmeye hakkı yoktur. Yıllardır Amerika, Rusya, İran ve hatta Türkiye, Suriye'nin toprak bütünlüğü ve yönetimi konusunda söz sahibi olmaya çalışıyorlar.

Akp hükümeti Afrin'e yaptığı operasyonu sınır güvenliği ile gerekçelendiriyor. Oysa Türkiye'nin sınır güvenliğinin sağlanmasının yolu ancak komşuları ile barış dilinin hakim olması, yani uluslararası hukukun bu konudaki kurallarının uygulanması ile mümkün olur. Dolayısıyla askeri harekat hem ülkemiz ve hem de Suriye için çözümü daha zor yeni sorunları beraberinde getirecektir.

Bu durumda mevcut hükümet neden operasyonda ısrarcı acaba?

İşsizlik, gelir adaletsizliği, pahalılık, ekonomik durgunluk son günlerde hat safhada. Eğitim sistemi dibe vurmuş durumda. Kısacası toplumda müthiş bir umutsuzluk olduğu herkesin malumu. Hükümet hiçbir sorunu çözemiyor. Çözümsüzlük, yönetemezlik O'nu daha asabileştiriyor. Hamaset bu psikolojik yönetemezliğin en iyi 'çözümü' gibi görünüyor. İşte Afrin operasyonu bu koşullarda yapılıyor. İç siyaset malzemesi olarak kullanılacak Afrin, kan ve gözyaşı kaynağı olmuş, egemenlerin ne umuru !

Operasyonu protesto etmek her insan için en doğal demokratik haktır. Oysa, iki kişinin yan yana gelmesine bile 'izin' verilmemesi hükümetin demokrasi ile, insan hakları ile ne kadar ilintili olduğunun izahıdır. Meydanlardan isim vererek açıkça tehdit ise ülke yönetiminde ne kadar zorda olduklarının itirafıdır.

Demokrasi taraftarıyım, sosyal demokratım diyen Chp ise operasyona açık destek vermekten imtina etmediği gibi akıl hocalığı yapmaktan geri durmamıştır.

Operasyondan bir gün önce, 19 ocak cuma günü Chp parti meclisinde söylenenler:

 '' ... Hava desteği olmadan girişilecek bir Afrin harekatı büyük maliyetlere yol acar. Eğer hava desteği olmadan oraya asker sokacaksanız Sayın Erdoğan'a çağrımdır, seni kefenle karşılayan arkadaşlarını önce oraya göndereceksin... Eğer diplomasi sonuna kadar zorlanırsa, hava desteği de sağlanırsa sorun büyük ölçüde aşılabilir. Aksi halde sorun giderek büyür, Türkiye'ye maliyeti büyük olur...''

İşte size sosyal demokrat muhalefet lideri tanımı. Mübarek siyasi analiz değil, maliyet muhasebesi yapıyor. Öyle ya zat-ı muhterem eski bir hesap uzmanı ne de olsa. Daha az kan, daha az ölüm, daha az maliyet demektir, öyle mi ? Yazıklar olsun sizin gibi demokrata !

Boşuna dememişler '' Savaş koşullarındaki tutum, siyasetçinin sınavıdır '' diye.

Çok net olarak söyleyebiliriz ki, bu sınavı HDP, EMEP,ÖDP ve diğer sol oluşumlar geçmiştir. O zaman çare, sol, demokrat ve ilerici söylem ve birlikte oluşumların ortaya çıkaracağı güçte aranmalıdır. Meşru ve şiddetten uzak sivil inisiyatiflerin oluşması ile ortaya çıkan sinerjinin ürünü olan demokrasi mücadelesi yaşanan tüm hukuksuzluğa ve haksızlığa galip gelecektir.