Bilincin uyku ile uyanıklık arasında ilginç bir hali vardır. Psikologlar, korkunç halüsinasyonların da görülebileceği bu durumun Salem cadı mahkemeleri, uzaylılar tarafından kaçırılma gibi olgulara açıklık getirebileceğine inanıyor.

Geçen yaz Moskovalı bir kadın, telefonunda Pokemon Go oynarken uykuya dalıyor. İlerleyen saatlerde uyanan kadın, üzerine gerçek bir Pokemon'un oturmuş olduğunu görüyor. Ses çıkaramadan onunla mücadele ettikten bir süre sonra kurtuluyor ve sabah kalkıp polise şikayete gidiyor.

Birçok insanın başına gelmiştir. Gece uyanıp, hareket edemez bir halde, üzerinde büyük bir ağırlık varmış gibi öylece kalakalmak. Buna tıpta uyku felci denir, uyku bozukluğu (parasomni) türlerinden biridir. Bu esnada hareket kısıtlanmasının yanı sıra birçok duyuyu etkileyen halüsinasyonlar da görülür. Yani rüyalardaki hayali dünya sanki gerçek dünyamızı ele geçirmiştir. Halüsinasyon felç hissiyle birleşerek sanki yatakta üzerimize biri çökmüş hissi yaratır.

Uyku felci ile ilgili anlatımlara tarihin her döneminde ve her kültürde rastlanır. Bu konudaki ilk kayıtlara İÖ 400 yıllarında Çin'de yazılmış bir kitapta rastlanmıştır.

Uyku felci konusunda araştırma yapan Brian Sharpless ve Karl Dograhmji, dünyanın çeşitli bölgelerinden konuyla ilgili 118 farklı terim toparladı. Almanlar buna 'cadı ya da cin basması' adını veriyor. Norveç masallarında kötü cinlerin insanların göğsüne oturmadan önce felç edici oklar fırlatmasından söz edilir. Japonlar bu olguyu görünmez bir metalle bağlanma büyüsü şeklinde ifade eder...

Bilim insanları uzaylılar tarafından kaçırılma gibi anlatımların da uyku felciyle ilgili olduğuna inanıyor.

1692'deki Salem cadı mahkemelerinde tanıkların verdiği kimi ifadeler uyku felci durumuna işaret ediyordu. Bu insanlar, cadı olarak suçladıkları kadınların gece onlar uyurken gelip üzerlerine oturduklarını, kollarını tutup hareket etmelerine engel olduklarını ve boğazlarını sıkıp nefes aldırmadıklarını anlatıyordu. Bu ifadeler üzerine çok sayıda kadın cadı oldukları savıyla idam edilmişti. Bugün uyku felci cadılarla açıklanmıyor elbette, ama bu duruma neden olan fizyolojik mekanizmalar tam olarak bilinmiyor hala.

Bildiğimiz şu: Rüya görürken eylemlerimiz hayal gücümüzle sınırlıdır. Hepimizde bir güvenlik mekanizması vardır ve bu mekanizma bizi bir şekilde felç ederek planlama sinyallerinin beyinde eylem sinyallerine dönüşmesini, yani rüyamızda yaptığımız hareketleri gerçekten yapmamızı önler.

Örneğin rüyada bir canavar bizi kovalıyorsa gerçekten yataktan kalkıp koşmaya başlamayız. Ancak beyin çok karmaşık bir sistem olduğu için zaman zaman ufak tefek arızalar da çıkarabilir. Bu arızalardan biri uyurgezerliktir. Bu durum felç olma halinin hala uyku durumundayken erken sona ermesiyle oluşur.

Bazen de uyandıktan sonra bile felç hali devam eder. Bu tam uykuya dalarken veya tam uyanmak üzereyken olur. Gözleriniz açık ve bilinciniz yerindedir ama kımıldayamıyorsunuzdur. Bu sık rastlanan bir durum olsa da insana korku verir. Bu tür sorunlar daha genel uyku bozukluklarının sonucu da olabilir. Araştırmacılar laboratuvarda çalışma yaptıkları kişileri sık sık derin uykudan uyandırarak onları uyku felci durumuna sokmayı başarmıştı.

Normal hayatta da uyku felci çok yaygındır. Nüfusun yüzde 50'sinin yaşamları boyunca en az bir kez uyku felci durumunu yaşadığı tahmin ediliyor; bazılarında ise bunun neredeyse her gece meydana geldiği biliniyor.

Uyku bozukluğu olmasa da bazı insanlarda psikiyatrik sorunlar ve uyuşturucu madde kullanımı da uyku felcine neden olabilir. Uyku felcinin nedenini ve normal bir durum olduğunu bilmek bu konuda duyulan kaygıları giderebilir.

Moskova'daki ilginç olaya gelince… Bu halüsinasyon neden Pokemon şeklinde ortaya çıkmıştı? Öznel olmaları nedeniyle rüyaları bilimsel olarak incelemek zordur. Fakat bu olayda kadının uykuya dalmadan önce telefonda Pokemon Go oyunu oynamış olması nedendi. Zira video oyunları ile rüyalar arasındaki bağlantı biliniyor.

2000 yılında Harvard Tıp Fakültesi'nde araştırmacılar, Tetris adlı video oyununu oynayanların uykuya dalmadan önce düşen bloklar gördüklerini tespit etmişti. Başka oyunlarda da benzer veriler ortaya çıktı. Bu verilerden hareketle, uykunun, uyanıkken oluşturulan hafızanın pekiştirilmesi işlevi gördüğü sonucuna varıldı.

Yapılan deneylerde, yeni bir şey öğrendikten hemen sonra uyuyanların bunları sonra daha iyi hatırladığı görüldü.

Uyuyan sıçanların beyin aktivitesi incelenerek daha fazla veriye ulaşıldı. Beyinlerine yerleştirilen elektrotlarla bir labirent içinde koşturup çıkış yolunu öğrenmeleri izlendi. Daha sonra sıçanlar uykuya dalarken beyinlerindeki aktivite modelinin labirentteki çıkış yolunu izlerken kaydedilen aktivite ile ilgili olduğu görüldü. Buradan hareketle, sıçanların rüyalarında labirentte çıkışa giden yoldan koştuğu ve bu şekilde yolla ilgili öğrendiklerini pekiştirdikleri tahmin ediliyor.

Fakat bu şekilde rüya ile hafıza arasında doğrudan bir ilişki olduğunu kanıtlamak mümkün değil. Belki de rüya hafızayı pekiştiren bir süreç değil de pekiştirme sürecinin yan ürünüdür. Bir başka deyişle, Moskovalı kadını korkutan halüsinasyon sık karşılaşılan ve 'normal' diyebileceğimiz bir olay olduğu gibi, uyku ve rüyanın özellikleri konusunda da ilginç bir pencere açabilir. (Kaynak: BBC Türkçe)