Unutursam sizi kalbim kurusun!

Ümit Kıvanç'ın Roboski için hazırladığı belgesel filmini izlemeden önce hapishaneler üzerindeki tecrit uygulaması için on bin tutsakla devam eden ve ölümlerin bize şahdamarımız kadar yakın olduğu bir zamanda İHD ile Taksim Gezi Parkı merdivenlerinde hapishanelerdeki tecrite karşı basın açıklamasını yaptık. Sonra belgeseli izlemek üzere Cezayir salonuna doğru yola koyulduk.

Roboski için hazırlanan belgesel filmin tamamını izleyemediğimi öncelikle ifade etmek istiyorum. Bir gerçekliğin aktarılması için duygusal ajitasyon yönteminin bu kadar kullanılıp kullanılmamasının gerekliliğinin mutlaka tartışılması gerektiğini düşünüyorum.

Her şeye rağmen Ümit Kıvanç ve ekibine bu özverili çalışması için teşekkür ediyorum. Bu coğrafyada sivil katliamlar ne ilk, ne de son olacak bunu biliyorum. Bir şeyi de iyi biliyorum ki, artık eski katliamlar gibi ‘yap yanına kar kalsın’ dönemleri de sona erdi. Bunda iki şeyin etkisi var.

Birincisi; Sömürgecilik var olsa bile otuz yıllık mücadele sonucunda, Kürt halkı bugün rönesansını yaşamakta. Kimse artık o otuz yıl önceki Kürt halkını aramasın, boşa bir çaba olur. İki asker köyün üzerine yürüdüğünde köyden kaçacak delik arayan o halk artık yok. Şimdi topu-tankıyla da gidilse, alayı-taburuyla da gelinse karşısına dikilip hakkını arayan bir halk söz konusu.

İkincisi; bilişim o düzeye geldi ki, sistem medyayı tekeline alsa bile, sosyal medya araçlarını sosyal muhalefet hareketleri çok iyi kullanıp, sistemin beşinci güç dediği medyaya karşı alternatif yaratarak, kitlelere ulaşma aracına sahip.

Kürdistan'da sömürge politikalarının tarihi eskidir, bir o kadar da direniş tarihi ve etkileri vardır. Bu belgeseli izlerken bu ikilemi düşündüm. Roboski-Hilal-Şenoba, Şırnak'ta küçük belde ve köyler, yani yerleşim yerleri. Devlet'in Kürt halkına karşı koruculuk garabeti diye bildiğimiz uygulamalarının yoğun yaşandığı bölgeler. Roboski devletin bir sürü ayak oyunu, köylerinden olmaları sonucu koruculuğu kabul etmiş.

Bu filmi izlerken şunu çok düşündüm, kendi halkına yabancılaştırılmak için her türlü gayretin sergilendiği bu korucu köyleri bile devletin katliamcı uygulamalarına karşı çıkacak, daha sonra silah almayı reddedecek düzeye gelmişse orada sömürgecilik iflas etmiştir.

Daha somut sayıların ve rakamların dışında, ölümlerin birey birey, aile aile, istatistiklerin dışında unuttuğumuz kanıksatıldığımız ölümlerin ardına yolculuk yapacağız demesine rağmen Kıvanç, filmin arka planına bakıldığında sömürgeciliğin en çok kullandığı yerden nasıl bir darbe aldığını görmekteyiz. Koruculuk sisteminin iflasını, gözler önüne sermesi açısından da önemli bir politik arka plana sahip film.

Bu bir değişimin alt notudur, haksızsan eni sonu kaybedersin…

Yapılan çalışmayı izlemeden önce salonda Veli Encü ile sohbet ediyoruz. Bir akrabalarının daha bu sabah önce gözaltına alınıp sonra tutuklandığını öğreniyorum. Devlet otuz dört yurttaşını katlettiği yere tepkilerden çekinerek kaymakamını gönderir, o kadar canı kaybeden halk kaymakama tepki gösterir, biraz da kaymakam hırpalanır. Devlet’in adalet mekanizması ne hikmetse Roboski katliamı için bu kadar hızlı işlemezken, biraz hırpalanan memuru için ivedilikle işler, her gün yeni bir Encü hapishane yolunu tutar.

Sen bir Encü’yü daha hapise atarken, Veli Encü senin yaptığın katliamı bugün Türkiye’nin en büyük metropolinde özgüveni tam şekilde gelenlere anlatıyor. İşler artık eskisi gibi işlemiyor.

Sistem Kürt halkına karşı hapishanelerinden tutun Roboski'ye kadar tam bir karartma yapıyor, yani yaptığı saldırıları kamuoyunun dikkatinden saklamaya çalışıyor. Türkiye kesimine bunları ulaştırmaların yollarını çoğaltır ve devletin inkarcı ve katliamcı yüzünü gösterebilirsek, halklar mezarlığına dönüşen bu coğrafya o zaman bu inkarcı-talancı-katliamcı devletten kurtulacaktır.

Bu filmin kullandığı dilden çok, açığa çıkardığı şey beni bir kere daha umutlandırdı.