Gazeteci Mavioğlu, "örgüt propagandası" yaptığı iddiasıyla yargılandığı davanın ikinci duruşmasında kendini, "Ben gazeteciyim; merak ederim ve sorarım. Atılı suç, hakikat değil, hakarettir" diyerek savundu.

Gazeteci Ertuğrul Mavioğlu'na, Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan röportajı nedeniyle açılan davanın ikinci duruşması yapıldı. Radikal Gazetesi'nde 2010 yılında, 28-30 Ekim arasında üç gün süreyle yayımlanan röportaj nedeniyle Mavioğlu'nun beş yıl hapsi isteniyor.

"Onlara nasıl terörist demezsiniz?"

Dava, İstanbul Başsavcılığı'na, müşteki Avukat Hatice Aydın tarafından yapılan başvuru sonucu açılmıştı. Aydın başvurusunda, "Azılı teröristlere terör örgütü ve terörist denilmeden yayınlar yapılması, bu meydan boşluğu, bir Türk vatandaşı olarak beni derinden üzmekte ve korkutmaktadır. Artık rüyalarımız dahi kâbusa dönüşmüş olup, ülkemizin geleceğinden büyük endişe duymaktayım" diyordu.

Mavioğlu'ndan gazetecilik dersi

Beşiktaş 11. Ağır Ceza'da görülen duruşmada Mavioğlu kendini şöyle savundu:

"Ben örgüt propagandası değil gazetecilik yapıyorum. Radikal Gazetesi, propaganda yapmak için değil, halkı bilgilendirmek için kurulmuş bir gazetedir. Gazete yöneticilerinin bilgisi dâhilinde  Karayılan'la görüşmek için Kandil'e çıktım. Bunlar gizli değil. Bu röportajı yapmakta ciddi riskler vardı, göze aldım."

"Gazetecilikte üç önemli unsur vardır: Merak etmek, sorma cesareti göstermek ve yayımlamaya cesaret etmek. Kamuoyu, böylece öğrenir. Kandil'in ortasında, silahların yanında Karayılan'a, "Siz terörist misiniz?" diye sordum. Çünkü bunu daha önce kimse sormamıştı. Çünkü biz buradan, onların kendilerini orada nasıl gördüğünü bilmiyorduk. Sordum. Cevabını aldım, yazdım. Sahiplenerek yayımlamadık; o, onun cevabı."

"49 yaşındayım. 30 yıldır bu memlekette askerler, çocuklar ölüyor. İnsanlar acı çekiyor. Köyler boşaltılıyor. Ben bunu mu savunuyorum şimdi? Ben Kandil'i heceledim: 'Kan akarsa, dil susar' dedim. Bu röportajın asıl amacı: 'Kan akmasın' demektir. Atılı suçu kabul edemem. Bu hakikat değil, hakarettir. Röportajım cezayı değil, ödülü hak eder. Beraatımı talep ediyorum."

Hâkimin sorusu

Mavioğlu'nun savunmasının sonunda, hâkim bir soru yöneltti: "Demin dediniz ki, 'ben propaganda yapmak için değil, merak ettiğim için gittim.' Peki, Karayılan sizinle görüşmeyi hangi saikle kabul etti?"

Bu soru üzerine Mavioğlu: "Onu ben bilemem. Mümkün olsa kendisini çağırsak da sorsak, bunu ancak o bilebilir" dedi.

"Yayın politikası propagandaya imkân vermez"

Mavioğlu'nun avukatı Yücel Döşemeci ise, Radikal Gazetesi'nin, Doğan Grubu'nun bünyesinde olduğunu hatırlattı.

Döşemeci, şöyle devam etti: "Doğan Grubu, ülkenin büyük medya kuruluşlarından biridir; marjinal bir mecra değil. Dolayısıyla örgüt propagandası yapılmasına imkân verecek bir yayın politikası olamaz. 28.10.2010 tarihli gazete nüshasında, Karayılan'ın sivillerin ölümüyle ilgili dilediği özrün hemen altında, sivillerin vurulduğunu söyleyen Milli Güvenlik Kurulu (MGK) haberi yayımlanmıştır. Propaganda yapılsa, Karayılan'ı yalanlayan MGK haberi aynı sayfada yer almazdı."

* Sonraki duruşma 26 Ekim 2011 saat 9.30'da.

Işıl CİNMEN / İstanbul - BİA Haber Merkezi