Oda Tv davasından tutuklanıp tahliye olan gazeteci Nedim Şener Posta gazetesindeki köşesinden Taraf gazetesi eski yayın yönetmeni Ahmet Altan’a seslendi.

Ahmet Altan geçtiğimiz günlerde basın özgürlüğü hakkında konuşmuş, Ahmet Şık da twitter üzerinden "Madem öyle sen bir alçaksın Ahmet Altan" diyerek tepki göstermişti.

Nedim Şener de Posta’daki köşesinden Ahmet Altan’a şöyle seslendi:

BARİ SUSMAYI BİLİN

Ahmet Altan, yemek tarifinden, Kürt sorununa kadar istediği her konuda konuşabilir, yazabilir, ben de dinlerim, okurum. Ama konuşmaması gereken tek konu varsa o da basın özgürlüğüdür. Bu cümleyi yazmamın bir nedeni var. Ahmet Altan Taraf gazetesinden bir çatışmayla ayrıldıktan uzun süre sonra ortaya çıktı ve İsveç Konsolosluğu’nda Mehmet Ali Birand anısına düzenlenen toplantıda basın özgürlüğü hakkında konuştu. Uzun konuşmasının ana fikri şuydu: “Gazetecilik nedir? Bana sorarsanız yüzde doksan dokuzu alçaklık ve korkaklık, yüzde biri ise dürüstlük ve cesaret olan bir meslektir. Ve o yüzde birlik kısmıyla dünyayı da hayatı da değiştirmekte büyük rol oynar.”

Gazetecilikten tutuklanmamışız!

Ergenekon operasyonu kapsamında 6 Mart 2011 günü tutuklanıp Metris Cezaevi’ne gönderildikten bir gün sonra jandarmanın tutuklu nakil aracılığıyla Silivri Kapalı Cezaevi’ne götürülüyorduk. Türkiye’de meslektaşlarımız ve uluslararası kamuoyu ayağa kalkmış, Cumhurbaşkanı Gül bile “Tutuklamalardan kaygılıyım” demişken, 7 Mart 2011 günü Taraf “Gazetecilikten Tutuklanmadılar” manşetiyle çıktı. Ahmet Altan ve Yasemin Çongar’ın yönetimindeki Taraf’ın manşetin altında aynen şunlar yazıyordu; “Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz tutuklanmaları dış dünyada da tepki çeken Nedim Şener ve Ahmet Şık için konuştu; Kitap ve gazetecilikle ilgisi yok, ciddi deliller var.”

Yalnızca bu mu? Taraf’ta polisin, savcının tetikçisi köşe yazarları benim Hanefi Avcı’nın kitabından yaptığım alıntılar ile kitaptaki kelime farklılıklarının nasıl bir “terör faaliyeti” olduğunu ispatlamaya giriştiler. Bu da yetmedi polis eskisi bir tetikçi, ben hapisteyken savcının çalıştığım gazeteyi basıp bilgisayara el koyması gerektiğini yazıyordu. Yandaş gazetecilerle birlikte Taraf’ın polis ve savcı tetikçisi cemaat uşağı yazarları benim, Ahmet Şık’ın ve Odatv çalışanlarının nasıl terörist olduğumuzu ispatlama yarışına girdi. Tüm bunlar Ahmet Altan ve Yasemin Çongar’ın yönettiği Taraf’ta oldu. Seslerini çıkarmadılar.

Alçak gazetecilik

Günahları o kadar çok ki anlata anlata bitmez. En iyisi Ahmet Altan’ın verdiği örnekler üzerinden gideyim.

Taraf o dönem tıpkı 1927 yılında idam edilen Sacco ve Vanzetti’nin cinayet işlediğine İtalyan halkını iknaya çalışan alçak gazeteler gibi davrandı.

Tıpkı Hitler faşizminin önünü açan Reichtag yangınını komünistlerin çıkarttığına Alman halkını iknaya çabalayan gazeteciler gibi davrandı.

Tıpkı, Yüzbaşı Dreyfus’un Alman casusu olduğuna ikna için çalışan alçak Fransız gazetecileri gibi davrandı.

İşte o yüzden Ahmet Altan, basın özgürlüğü konusunda susmalı. Altan’a bir soru; Hrant Dink Ödülü sahibi Ahmet Altan 13 Ocak 2008 tarihli Taraf’ta Hrant Dink cinayetiyle ilgili haberde sorumlu polisler Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer’in adını kimin çıkarttığını biliyor mudur? Cevabı bulursa gerçeğe küçük bir kıvılcım yakabilir belki.