Milliyet gazetesinin eski genel yayın yönetmeni Derya Sazak, Milliyet'in sahibi Erdoğan Demirören'le Başbakan Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen görüşmeye ilişkin açıklamalar yaptı.

Başbakan Tayyip Erdoğan 'la Milliyet gazetesi patronu Erdoğan Demirören arasında geçtiği iddia edilen ses kayıtları dün akşam sosyal medyada yayınlandı.

( İlgili haber burada: Başbakan Demirören'i ağlatıyor! )

Namık Durukan imzalı İmralı tutanakları haberinin gazete manşetinde yayınlanmasının hemen ardından geçtiği belirtilen kayıtlarda, Başbakan'ın sert tepkisi üzerine Erdoğan Demirören'e ait olduğu iddia edilen sesin ağladığı duyuluyordu. Başbakan Namık Durukan hakkında ise “adi herif” ve “kelpaze herif” gibi ağır ifadeler kullanıyordu. Konuşmanın devamında Demirören'in “Ne yapalım” diye sorduğu duyulurken Başbakan Erdoğan’ın haberin baş sorumlusu olarak gördüğü Derya Sazak ve Namık Durukan hakkında ne gerekiyorsa onu yapın dediği duyuluyordu.

Artı Bir televizyonunda yayımlanan "Canlı Gaste" programında Can Dündar'a açıklamalarda bulunan dönemin Milliyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Derya Sazak, ses kayıtlarının doğru olabileceğine işaret ederek, "Demirören bana ağladığını söylemişti" dedi.

Sazak'ın yaptığı açıklamalar şöyle:

"Aslında bir tarafı ile İmralı tutanaklarını yayımladığımız gün, Erdoğan'ın, Demirören'i uçaktan aradığını duymuştum. O da ertesi gün gelip 'hayatımda ilk defa dün ağladım' demişti. Bu hakaretleri duymak, ayıp ve utanç verici. Biz ne yaptık ki? Bu notları yayınladık. Bunlar virgülüne kadar doğru çıktı. Bu nasıl bir gazetecilik? Bu nasıl bir siyaset? Ben Başbakan'ın bu sözlerini dinlerken onun adına da utanıyorum. Ayıp bir şey. Hiçbir başbakan gerçekleri yazan gazetecilere böyle hakaretler yağdırmaz.

Geçen gün de Aydın Doğan hakkında mahkemede ceza aldırma yönünde müdahaleleri var.

9 aydır çalışmıyorum. Bu baskıların sonunda çalışmıyorum.

Bunu öğrendiğimde sayın Başbakan'a haber yolladım. 'Yaşı başı ileri, şekeri, var, ağladım diyor, ölümcül şeyler bunlar. Yarın ona bir şey olursa çıkar hepsini açıklarım' dedim.

Böyle kan davası mantığı ile nasıl bu yapılır anlamıyorum. Bir yandan 2007 sonrasını hatırlayalım. Buna en büyük destek veren bizleriz.

Toplumsal belleği felç ediyorlar. Ama gerçek yüzleri çıkıyor ortaya. Başbakanlara yakın oldum. Cumhurbaşkanlarına yakın oldum. Böyle bir şey görmedim. Burada dostane olmayan ağır bir düşmanlık var. Bunun neresi sabotaj. Bunda aykırı ne var ki? Umarım doğru değildir."