İstanbul, Kocaeli ve İzmir’de geçen Cumartesi gecesi peş peşe yaşanan saldırılarda dört trans kadının ağır bir şekilde yaralanarak hastaneye kaldırılmaları olayıyla ilgili olarak Ankara’da protesto eylemi düzenlendi.

Pembe Hayat Derneği’nin çağrısıyla başkentteki Yüksel Caddesi’nde bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya gelen homofobi ve transfobi karşıtları, “İç güvenlik değil, can güvenliği istiyoruz”, “Trans cinayetleri politiktir”, “Erkek vuruyor, AKP koruyor” yazılı dövizler taşıdı.

Kaosgl.org’da yer alan habere göre, hafta sonu üç farklı ilde gerçekleşen transfobik saldırılara karşı düzenlenen eylemde, saldırganların en büyük suç ortağının, transfobik şiddeti görmezden gelen devlet yetkilileri olduğu vurgulandı.

Protestocu grup adına okunan basın açıklamasında, yasal düzenlemelerdeki eksiklikler ve emniyet teşkilatında karşılaşılan ayrımcılıklardan ötürü saldırganların korunduğu belirtilirken, Kabahatler Kanunu’nun ise polisler tarafından translara karşı şiddet aracı olarak kullanıldığına dikkat çekildi.

HDK LGBTİ Komisyonu, Kaos GL, Lambdaistanbul, Hevi LGBTİ, İstanbul LGBTİ, Dersim Roştîya Asmê’nin de aralarından bulunduğu 23 sivil toplum kuruluşu ve farklı kentlerdeki bileşenlerin imzaladığı ortak metinde şu ifadeler yer aldı:

“Bu hafta sonu üç farklı ilde transfobik saldırı haberleriyle sarsıldık. Kocaeli’de transların yaşadığı ev kurşunlandı. İstanbul’da bir trans kadın, kesici ve delici aletlerle ağır şekilde yaralandı. İstanbul’da başka bir trans kadın silahlı saldırıya uğradı. İzmir’de bir trans kadın bıçaklanarak ağır yaralandı.

Daha evvel de defalarca yaşanan homofobik ve transfobik nefrete ve ayrımcılığa karşı herhangi bir yasal koruma ya da düzenleme yapılmadı, failler bulunmadı. Yakalanan faillere cezai indirimler yoluyla arka çıkıldı.

ANAYASAL EŞİTLİK TALEBİ GÖRMEZDEN GELİNİYOR

Transların hak arama yolları da bilakis devletin organlarının birbirleriyle yaptığı işbirliği ile kapatılıyor. Saldırganları koruyarak ve Kabahatler Kanunu’nu translara karşı şiddet aracı olarak kullanan polisleri koruyan emniyet görevlileri, işlenen suçları meşrulaştırarak teşvik etmeye devam ediyor.

Haklarımızı talep ettiğimizde “toplum buna hazır değil” diyenler, “siz bize eşit değilsiniz” dedikçe, biz saldırıya uğruyoruz!  Anayasa’nın eşitlik maddesine cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ibarelerinin eklenmemesi LGBT’lere yönelik nefreti meşrulaştırıyor! Anayasal eşitlik talebimizi görmezden gelerek bu saldırılara ortak oluyorsunuz!

SESSİZ KALAN DEVLET YETKİLİLERİ SUÇ ORTAĞIDIR

Ayrımcılık Mevzuatı bir an önce hazırlanmalı! Eğitim, barınma, istihdam, sağlık, mal ve hizmetlere erişiminin önündeki engeller kaldırılmalı. Nefret Suçu tanımı eşcinsel, biseksüel ve transları kapsayacak şekilde genişletilmeli.

LGBT’lere (lezbiyen, gey, biseksüel ve trans) yönelik nefret suçlarına karşı gerekli cezai önlemler alınmalı; “ağır tahrik” indirimlerinin nefret suçları kapsamında uygulanamayacağına dair yasal düzenleme yapılmalıdır.

Geçen hafta vefat eden arkadaşımız Onur Kayır’ı da anmak istiyoruz. Onur’un ölümü intihar değildir.  Araştırmalar trans gençlerin yüzde 50’sinin hayatında en az bir kere intihara teşebbüs ettiğini gösteriyor. Baskı, nefret ve şiddete karşı bu gençleri yapayalnız ve çaresiz bırakan herkes, her kurum bu ölümlerden sorumludur. Saldırganlar sadece silahları tutanlar değil, susan, göz yuman, arka çıkan herkes, her birey, her kurumdur aynı zamanda. Bu saldırganların en büyük suç ortağı bizleri ve bizlere yönelik homofobik, transfobik şiddeti görmezden gelen, bu sorunları çözmek için çaba göstermeyen ve bu cinayetlere sessiz kalan, yasal düzenlemeler yapmayan devlet yetkilileridir.

Yaşlanmamıza izin verin!”