Ümit Kıvanç, “İnsanları madene inmek zorunda bırakıyorsunuz ve orası ölümcül bir yer. Ölümü göze alarak, maden çıkmasını dört gözle bekliyorsunuz. Biraz insancıl ve eşitliğe dayalı bir iş ortamı olsa bunun olamayacağına inanıyorum. Zaten madencilik ilk tarihlerinde insanların silah zoruyla çalıştığı bir sektör” dedi.

Uğur Özdemir’in Evrensel’de yer alan haberine göre, Soma katliamının ikinci yılında, Nilüfer Dernekler Yerleşkesi’nde Ümit Kıvanç’ın madenciliği anlatan  ‘16 Ton’  isimli belgeseli gösterime girdi.

Belgeselin ardından madencilerin de katıldığı bir söyleşi düzenlendi.

SOMA’DAN DERS ALINMADI

Soma’da yaşanan maden faciasından sonra yeteri kadar ders alınmadığını söyleyen Kıvanç, “Sadece devlet veya patronlar değil, toplum da ölümleri önemsemiyor. Soma’da ölü çoktu ve biraz tepki oldu ama şu anda yine dar bir zümrenin sorunu gibi kaldı.  İnsanlar oraya girmek zorunda bırakılıyor. Batı ülkeleri madenlerini kapatıyor. Taşeronlaşma ve özel sektör ihmali, riski artırıyor. Gerçi önceden devlet tekelindeyken de bu sorunlar vardı. Ne kadar konuşulsa da sorunlar devam ediyor” diye konuştu.

ESKİDEN YERALTINDA MUTLUYDUK

Soma’da maden işçisi olarak çalışmaya devam eden DİSK Dev-Maden-Sen üyesi Murat Dinç de söyleşide yaşadıklarını ve beklentilerini dile getirdi. Türkiye’de madencileri birlikte adım atmaya çağıran Dinç, “Ben, madenlerde yeni işçilerin ölmemesi için mücadele veriyorum. İnsanlar madende çalışmaya mecbur kalıyor.

“Başka iş imkanı yok. Artık can güvenliğimiz yok. Eskiden yerin altında mutluyduk ama şimdi korku ve burukluk var. Önlem alındı mı? Tam olarak değil. Biraz iyileşme oldu ama yeterli değil. Herkeste bir baskı var. İşverenden başlayan baskı işçiye kadar kademeli olarak iniyor. İş güvenliği özel sektöre bırakılmamalı. Yeni Soma faciaları yaşanmasın” dedi.