Everest Yayınları, 19 Ağustos’ta “örgüt üyeliği” ve “örgüt propagandası” suçlamasıyla tutuklanan Özgür Gündem Gazetesi Yayın Danışma Kurulu Üyesi ve yazarı Aslı Erdoğan’ın kitaplarını toplu olarak yeniden bastı.

Aslı Erdoğan’ın Everest Yayınları'ndan çıkan “Kabuk Adam”, “Bir Delinin Güncesi”, “Mucizevi Mandarin”, “Bir Kez Daha”, “Taş Bina ve Diğerleri”, “Kırmızı Pelerinli Kent”, “Hayatın Sessizliğinde” adlı yedi kitabı bulunuyor.

ASLI ERDOĞAN'IN KİTAPLARI HAKKINDA

'KABUK ADAM'

Aslı Erdoğan’ın ilk romanı. İlk olarak 1994’te Mitos Yayınları tarafından basılan romanda, Karayipler’de şiddetin bataklığında yaşanan, ölümle yaşamın sınırında kurulan korku ve tutku dolu sıradışı bir aşkın ve dostluğun hikayesi anlatılıyor.

'KIRMIZI PELERİNLİ KENT'

Erdoğan’ın ikinci romanı olan Kırmızı Pelerinli Kent, bir kent romanı.

Aynı zamanda varoluş kaygısı üzerine deneme ve felsefi tefekkürü iç içe geçiren romanda Rio’nun tutku ve şiddet dolu sokaklarında bir ölüm kalım mücadelesi anlatılıyor.

'MUCİZEVİ MANDARİN'

İlk olarak 1996’da Mitos Yayınları tarafından basılan Mucizevi Mandarin, Aslı Erdoğan’ın yayınlanan ilk öykü kitabı.

Kitap, merhametini yitirmiş hoyrat bir dünyayı, ödünsüz bir melankoliyle yüklü şiirsel, yoğun ve zarif bir dille anlatıyor.

Mucizevi Mandarin, Fransa, İsveç, almanya, Norveç ve Bosna’da yayımlandı.

'HAYATIN SESSİZLİĞİNDE'

Hayatın Sessizliğinde, Aslı Erdoğan’ın en çok konuşulan kitaplarından biri.

Kitapta yer alan 28 metin, Diyarbakır’da, Paris’te, İstanbul Bienali’nde sergilenen fotoğraflara eşlik etti, dans tiyatrosuna dönüştürülerek sahnelendi.

Aslı Erdoğan, kitabında kendine özgü sesini başka disiplinlerin, seslerin, sanatçıların sesleriyle bir araya getiriyor.

'BİR KEZ DAHA'

Üç bölümden oluşan deneme kitabı “Bir Kez Daha”, ilk olarak 2006’da Everest Yayınları tarafından yayımlandı.

Aslı Erdoğan kitabın arka kapağında şu ifadelere yer veriyor:

“Yabancı bir kentteyim. Benim olmayan bir evde, yabancı bir masada yazıyorum. Aslında bana ait bir evin ya da masanın dünyanın hiç bir köşesinde bulunamayacağının bilincindeyim. Bunun çoktandır bana acı vermediğinin de… Oysa hiçbir kent yeterince yabancı değil. Ağaçlar yine aynı ağaçlar, beton aynı beton. Belki, diyorum kendime, bu kez olmak istediğin yerdesin. Artık ara istasyonları sevmeyi öğrendin. Bu kaybolmuşluk hissinin tadını çıkarmalısın. Kimliksizliğin –ne ölçüde mümkünse bu!- yarattığı hafifleme baş döndürücü, hem sıradan, hem olağanüstü. (…)

'BİR DELİNİN GÜNCESİ'

Deneme kitabı olan “Bir Delinin Güncesi”nde 50 yazı yer alıyor.

Erdoğan, Radikal gazetesinde yazdığı yazıları topladığı “Bir Delinin Güncesi”nde güncel meseleleri, akıl hastanesinden çıkmış bir kadının gözünden yakaladığı yazıları ile aslında yaşadığımız dünyanın gerçekliğini sorguluyor.

'TAŞ BİNA VE DİĞERLERİ'

“Taş Bina ve Diğerleri”, 2010 Sait Faik Hikaye Ödülü’ne layık görüldü.

Aslı Erdoğan 10 yıl aradan sonra kaleme aldığı ilk öykü kitabı olan “Taş Bina ve Diğerleri” hakkında Mayıs 2009’da Radikal’den Sema Aslan’a verdiği söyleşide “Taş bina”yı şöyle anlatıyor:

“Taş Bina, zannedersem 1999 ya da 2000’de, Radikal gazetesi için yazdığım bir yazıdan çıktı. Bu yazı, kendiliğinden doğmuştu; bir kahve, bir taş bina ve deli bir adam vardı yazıda konu edilen. O an aklımdaki bina esasında Beyoğlu Polis Karakolu idi fakat yazdıkça yazdıkça, taş bina başka formlara da büründü. Mahkeme gibi yorumlandı ya da tımarhane gibi... Yine de çoğunluk, işkence yapılan bir yerden söz ettiğimi sezdi. O öyküde çok güzel bir ton tutturdum; bir Pazar akşamı yazılan bir gazete yazısı ile ne öncesinde ne de sonrasında tutturamadığım bir ton tutturdum. Bunu hem okur tepkisinden hem de metnin bende bıraktığı izden anladım. Bir de anlattığım o deli adam, gerçekten de o sıralar oralarda dolaşan biriydi... İki yıl kadar önce ‘Taş Bina’ya döndüm; amacım, bu yazıdan makul bir öykü çıkarmaktı. Fakat uzadı, uzadı... Labirentlerine girdim taş binanın ve o uzun, ebedi gece başladı. ‘Taş Bina’da aslında benim de gerçek hayatımın yirmi yılından kesitler var. Beyoğlu Polis Karakolu da var, Brezilya da var, Sansaryan Han da var... Tüm bunlar iç içe girdi ve en sonunda attığım en güçlü adım, A.’nın deli adamın içine girmek oldu. Onun dilinden konuşmayı denedim; en sevdiğim bölümler de o bölümlerdir.”

Kaynak: Bianet