Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) önceki dönem eş genel başkanlarıyla Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 kişinin yargılandığı Kobani davasının duruşması, Sincan Kapalı Cezaevi Kampüsü’nde Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı. Duruşmaya ABB Eş Başkan Adayı Gültan Kışanak, tutuklu bulunduğu Kocaeli Cezaevinden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. 

İmamoğlu'na siyasi yasak davasında karar çıkmadı İmamoğlu'na siyasi yasak davasında karar çıkmadı

“Medya egemenlerin elinde olduğu için dışarıda ne olup bittiğini göstermiyorlar”

HDP Basın Bürosu’nun davayla ilgili basınla paylaştığı metne göre tutuk incelemesi 18 Mart’ta yapılan Kışanak, şöyle konuştu: “Dün İstanbul Newroz’u vardı. Biz katılamadık ve çok da göremedik. Medya egemenlerin elinde olduğu için dışarıda ne olup bittiğini bir satırla dahi olsa göstermiyorlar ama biz İstanbul’daki Newroz’un coşkusunu, sıcaklığını, heyecanını burada yaşadık. İstanbul Newroz’una katılan herkesi selamlıyorum. Bence İstanbul seçiminde söylenecek söz dün Newroz alanında söylendi. Ayın 21’inde de Amed Newroz’u yapılacak. Şimdiden Amed halkına selamlarımı gönderiyorum. Amed Newroz’u her zaman güçlü bir duruş sergilemiştir. Amed, üç kibrit çöpüyle kutlanan Newroz’lara tanıklık ettik ve yeni bir dönemi açtı. 5 No’lu zindandaki zulme son veren direnişin meşalesiydi. Yine Amed’in esmer çocukları, Kürt çocukları araba lastiklerini yakarak Newroz kutladı. O günleri de yaşadık ve Amed buna da tanık. O da başka bir dönemi işaret ediyordu ve yeni bir mücadele sürecinin meşalesiydi. 2012’de yasaklanmaya çalışılan Newroz’a karşı barikatların nasıl yıkıldığına da tanıklı etti Amed ve yeni bir dönemin önünü açtı.” 

“Eşit koşullarda yarışıyor olmam gerekirdi ancak maalesef demokrasiye hiç yakışmayan engeller var”

“Ben Ankara Büyükşehir Belediye Eş Başkanı olarak adaylığımı ilan ettim. Yüksek Seçim Kurulu da bu adaylığı kabul etti. Şu anda resmi olarak bütün adaylarla eşit koşullarda yarışıyor olmam gerekirdi ancak maalesef demokrasiye hiç yakışmayan engeller var. Belediye başkanı seçilme haklarına haiz bir insanım ve bu anlamda kampanya yürütebilme imkanına sahip olmalıydım. Bunu engellediler. Öyle gözüküyor ki seçime kadar da böyle sürecek, belki de seçim sonrasında da.”

“Seçim sonuçlarını değiştirmek istiyorlar”

“Arkadaşlarımız burada oy kullanamayacaklarından bahsettiler. Yasa, tutukluların bulunduğu yerlerde oy kullanmalarını söylüyor. Asıl ikametgahınız neredeyse orada ancak oy kullanabilirsiniz diyerek bizlere, tutuklulara oy kullanma hakkını kısıtlıyorlar. Bu tamamen bir keyfiyet, tamamen hukuksuzluk. Hukukla, yasayla hiçbir alakası yok. Bakın birçok il ve ilçemize on binlerce geçici güvenlik görevlisi naklettiler. Seçim sonuçlarını değiştirmek istiyorlar. Bu memlekette hukuk askıya alınmış durumda, yargı siyasallaşmış, hatta siyaset yargının yerine geçmiş durumda. Bunu biliyoruz.”

“Başından beri kimseye kazandırmak ya da kaybettirmekle uğraşmadığımızı belirttik”

“Başından beri çok net şekilde kimseye kazandırmak ya da kaybettirmekle uğraşmadığımızı belirttik. Kendimiz kazanmak için mücadele ediyoruz. Biz halkımızın kazanması için mücadele ediyoruz. Biz demokrasinin kazanması için mücadele ediyoruz. Biz barışın ve özgürlüklerin kazanması için mücadele ediyoruz. Kadınların, emekçilerin, yoksulların, ötekilerin kazanması için mücadele ediyoruz. Biz rantçıların, hırsızların kaybetmesi için mücadele ediyoruz. Bu ülkeye, savaş dışında sanki bir seçenek yokmuş gibi dayatılan savaş politikalarına karşı mücadele ediyoruz. Erkekler dışında kimse kentleri yönetemezmiş gibi zannedenlere karşı kadınlar olarak mücadele ediyoruz. Siyasetin gerçek öznelerini; yani halkı, kadınları, yoksulları, emeklileri siyaset sahnesine davet etmek için mücadele ediyoruz. Amacımız gayet açık ve nettir. Kimse bunu çarpıtmaya, sağa sola çekmeye heves etmesin; ederlerse de halktan cevabını alırlar.”

“Biri diyor onlarla anlaştı, diğeri diyor diğerleriyle anlaştı, hiç kimseyle anlaşmadık”

“Her iki taraf da (iki aday) bunu manipüle etmeye çalışıyor çünkü ikisinin de işine geliyor. Biri diyor onlarla anlaştı, diğeri diyor diğerleriyle anlaştı. Hiç kimseyle anlaşmadık. Siz barış ve çözüm politikaları konusunda net bir tutum sergilemediğiniz sürece; demokrasi ve kadın halkları konusunda net bir tuttum sergilemediğiniz sürece hiçbirinizle anlaşmayacağız. Biz demokrasi kulvarını genişletmek için mücadele edeceğiz. Siyasetin öznesi biziz. Bu sorunlarımız üzerinde birilerinin iktidar için tepinmesine izin vermeyeceğiz. Bu, ülkeye kaybettiriyor. Bu, ülkeye barışı, özgürlükleri kaybettirdi. Halkın temel özgürlükleriyle ilgili talepleri var. Söyleyecek sözlü olmayanlar ise sürekli bu konuyu manipüle ederek ülkeyi bu hale getirdi. Artık kendilerini de konuşamaz, söz söyleyemez hale geldiler çünkü her seçim döneminde yeniden Kürtlerin oylarını hatırlıyorlar maalesef. Hatırlamak zorundalar çünkü biz kendimizi hatırlatıyoruz. Halk olarak hatırlatıyoruz ve diyoruz ki bu ülkenin sahibi bu halklardır. Ülkenin sahibi; ceplerini dolduranlar, iktidarlarını sağlamlaştırmak için de her türlü dalavereyi çevirenler değildir. Bunu bildikleri için her seçim dönemi Kürtleri, Alevileri, kadınları hatırlarlar ama seçimden sonra unuturlar. Buna izin vermeyeceğiz. Bizi kimse unutamaz. Unutturamayacakları ve yok sayamayacakları bir noktaya geldik. Hep beraber halk olarak büyük acılar yaşadık, büyük zorluklar çektik, büyük bedeller ödedik ancak direndik, mücadele ettik ve özgürlük talebimizden, demokrasi talebimizden vazgeçmedik ve bugünlere geldik.”

“Bizi görmek zorundalar”

“Halkın iradesinin önüne darbeciler seçim barajı koymuştu. Halkın iradesi seçim barajını anlamsızlaştırdı. Kürt sorunu konusunda demokratik bir söz söylemeye mecburlar. Çünkü başka bir çıkar yolu yok. Bizim şimdi mücadelemiz aşılan bu kritik eşikleri daha ileriye taşımaktır ve gerçekten de barışın ve özgürlüklerin kapısını sonuna kadar açmaktır. Başka bir kritik eşik daha aşıldı. O da bu memlekette çokça dayatılan tekçi zihniyet. Bu tekçilik zihniyeti lafta, retorikte kaldı ama pratikte aşıldı. Herkes ağzını açınca Kürtlerden, Alevilerden, kadınlardan, emekçilerden bahsetmek zorunda çünkü buradayız. Köleliğin kalkması için mücadele eden siyahilerin çok güzel bir sloganı varmış o dönem: ‘Beni gör.’ İşte biz buradayız, Ankara’dayız; gerekirse mahkeme salonundayız, gerekirse seçim meydanındayız, gerekirse Meclis kürsüsündeyiz. Bizi görmek zorundalar. Ülkenin gerçeği bu. Kimse bu hakikati tersine çeviremez.”

“CHP’si de AKP’si de DEM Parti’yle görüşmeye muhtaçtır”

“Bu topraklar sevginin ve kucaklaşmanın da kadim topraklarıdır. Tarih boyunca defalarca başarmıştır. Bir kez daha başaracaktır ve biz sorunlarımızı siyaset yoluyla, diyalog yoluyla, barış yoluyla çözmek için daha güçlü bir irade açığa çıkaracağız. 94’te Demokrasi Partilileri (DEP) tutuklayıp hapishaneye gönderdiklerinde zorlu bir süreçti. Yaklaşık 13 yıl bu mücadelede bazı sorunlar yaşandı, Meclis’e giden yolu açamadık fakat 2007’den bu yana kesintisiz olarak bir halk iadesi TBMM’de ortak vatanda demokratik cumhuriyet için kendisini var etmiştir. Kimse bu gerçeği yok sayamaz. Yok sayamayacaklar. İşte aşılan kritik eşiklerden biri de budur. DEM Parti’yi ne kadar kriminalize ederlerse etsinler, hepsi DEM Parti’yle görüşmeye muhtaçtır. CHP’si de muhtaçtır, AKP’si de muhtaçtır. Biz var oldukça, halk bu iradesine sahip çıktıkça mecburlar. Kürt sorunu konusunda demokratik bir söz söylemeye mecburlar çünkü başka bir çıkar yolu yok.” 

“Amed’den Ankara’ya, Ankara’dan Türkiye’nin dört bir yanına barış köprüleri inşa etmek için çalışıyoruz”

“Biz barış konusunda bir yol açacağız. Kimse bize o yolu bahşetmeyecek. O yolu biz açacağız. O yolu, o köprüleri biz inşa edeceğiz. Biz kararlılıkla, dirayetle, sorumluluk duygusuyla Amed’den Ankara’ya, Ankara’dan Türkiye’nin dört bir yanına barış köprüleri inşa etmek için bu seçim sürecinde büyük bir emek veriyoruz, çalışıyoruz. Seçimden sonra bu mücadelemizi daha da büyüterek sonuç alacağımız yere kadar götüreceğiz. Hepinizi bu nedenle de kutluyorum. Başarılar diliyorum.”