Roboski ya da daha önce uygulanmış, planlanmış tüm katliamlar ve ardından işleyen süreçler, hep düşman hukukuna göre olmuş. Bu coğrafyada hep katliamlar olmuş, fakat hiçbir zaman yapılan failleri ortaya çıkmamış. Bir iki yargılama ve birkaç tetikçi dışında hiçbir şey ortaya çıkarılamamış, katliama maruz kalmış kişilerin yakınları hiçbir zaman ‘yapılan yargılamalar bizim vicdanımızı rahatlatmıştır’ cümlesini bu zamana kadar kullanamamıştır.

Katliamlar aydınlatılmaz ve katliamcıların tüm delilleri çürümeye bırakılırsa, Çorum, Maraş, Sivas, kanlı 1 Mayıs’ın üzerinden bir çeyrek asır geçtiğinde, sistemin işler çarkları ve kalemşörleri  derler ki;  her şey açığa çıktı, Maraş’ı-Çorum’u solcular, Sivas’ı PKK’liler yaptı.

Katliamların bu sistem için hep ikili işlevi olagelmiş.

İlk işlevi için, bugünlerde çok yeni yaşanan Samatya’da yaşananlara bakmak yeterli. Yaşlı bir ermeni kadını katledilmiş, ve Samatya’da yaşayan Ermeni halkından bir bireyle konuşulduğunda, ‘çok korkuyoruz, sıra ne zaman bize gelecek diye’ demiş ve şöyle devam etmiş, ‘hiçbir yakınımızı dışarıya tek bırakamıyoruz. Burada can güvenliğimiz kalmamış’.

İlk işlevi tam tamına budur. Bu coğrafyada yaşayan tüm farklılıkların burada kendi kimliğini, inancını ifade etmesini, yani özgürce yaşamasını önlemektir.

Katliamların ikinci ve en önemli işlevinde ise devlet, bir kesimi politikalarını yürütmek amaçlı, ırkçı-şoven-cinsiyetçi bir zihniyette yedeğinde tutar. Bu kesim savaş politikalarını yürütebilecek şekilde konumlandırılmıştır. Sistem tarafından halklara ve inançlara yapılan her saldırı, bu kesimin savaş politikalarına katılımının devamını sağlamaya da yarar. Katliamlar, bu kesimin savaş politikalarına desteğinin sürekliliğini sağlar.

Roboski’de işin başından itibaren gördük ki, burada yaşanan sistemli bir devlet katliamıdır. Geçmişte izlenen yol-yöntem, aynen devam ediyor. Önce katliamı gizleme, sonraki adım başkasının sırtına yükleme çabası, o da başarılı olamasa yargı yolu ile olayın soğutularak dosyanın sümenaltı edilip unutulmaya bırakılma çabası.

İnanın eğer biz başarılı olamaz ve bir çeyrek asır unutulursa, sistem kalemşörleriyle bu katliamı Roboskililer kendileri yapmış dedirtir. Bu deneyle sabit bir devlet tavrıdır.

Roboski neden katliamlar zincirinin en zayıf halkasıdır?

Bir: Diğer katliamların yaşandığı dönemlerde sınıfsal mücadele açısından konjonktür sistemden yana işliyordu.

İki: Bu katliamı devlet aracısız direkt gerçekleştirmiştir.

Üç: Kürt halkı hiçbir dönemde bu kadar güçlü saldırılara rağmen, öz güvene ve örgütlülüğe ulaşabilmiş değildi.

Dört: Kürdistan ve Türkiye’de devrimci, demokrat, yurtsever muhalefet hiçbir dönem bu kadar birlikte çalışma için birbirlerine yakın durmamışlardı.

Beş: En önemlisi ise iç dinamikler kadar, Ortadoğu’da bugün dış dinamikler de, Kürt halkının karşısında değil, paralelinde işliyor. Kürt halkı da iradi olarak bu süreçte yerini alacağını açıkça gösteriyor.

Biz, yukarıda anlattığım katliamlar yazgısını Roboski ile tersine çevirebiliriz, katliamların arasına girebilir, halklar ve inançlar karşıtı olan bu savaşı sonlandırabiliriz.

Bu anlamda Roboski katliamının failleri mutlaka ve mutlaka açığa çıkarılmalıdır.

Şimdiye kadar yaşanan katliamlar zincirinin en zayıf halkası Roboski’dir.

Açığa çıkartılmayan ve hesaplaşılmayan katliamlar, savaşı besler.

Fakat tam tersini yapabilir, sistemin bu oyununu boşa çıkarır ve gerçek yüzünü, yüzyıllık politikalarla iradesizleştirdiği Türk halkına gösterebilirsek, savaşa olan desteğini de sönümlendirmiş oluruz. Savaşın bir mekanizmasını daha boşa çıkararak bir adım daha barış içerisinde yaşayacağımız bir coğrafyaya yaklaşmış oluruz.

Gecenin en karanlık ve aydınlığın en yakın olduğu zamanlardayız.

Biraz daha gayretle mutlaka ama mutlaka o aydınlığı bu coğrafyaya taşıyacağız.