Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile tutuklu HDP’li milletvekillerinin avukatları sürece ilişkin basın toplantısı düzenledi.

bianet'te yer alan habere göre, açıklamaya Çağdaş Avukatlar Grubu, Özgürlükçü Demokrat Avukatlar Grubu, Katılımcı Avukatlar Grubu, Çağdaş Hukukçular Derneği, İnsan Hakları Derneği’nden hukukçular, Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı, Özgürlükçü Hukukçular Platformu, Demokrasi İçin Hukukçular, HDP il yönetimi ve hukukçuları katıldı.

Toplantıda tutuklu milletvekillerinin hukuki süreçlerine ilişkin genel bilgilendirmeyi avukat Kadir Tunç yaptı. Ercan Kanar müvekkili Selahattin Demirtaş, Gülseren Yoleri ise müvekkili Figen Yüksekdağ’ın dava dosyalarına dair konuşmalar yaptı.

"MAHKEMELER, HUKUKU İŞLEMİYOR"

HDP’li vekillerin tutuklanmalarının bugün itibariyle 225 gün olduğunu kaydeden Tunç’un verdiği bilgilere göre, 11 milletvekili tutuklu. Süreç içerisinde 4 milletvekili tutuklanıp 23 milletvekili ise gözaltına alınıp serbest bırakıldı.

Figen Yüksekdağ ve Nursel Aydoğan'ın vekillikleri düşürüldü.

Tutuklu belediye eş başkanı sayısı 85, kayyum atanan belediyelerin sayısı ise 89'u buldu.

Tunç konuşmasında HDP’li milletvekillerinin tutuklu vekillere ilişkin bir karar vermemesi nedeniyle Anayasa Mahkemesi önünde oturma eylemi yaptıklarını da belirtti:

"Anayasa değişikliği ile 20 Mayıs 2015'e kadar hakkında fezleke düzenlenen milletvekillerinin dokunulmazlıktan yararlanamayacağı şeklinde temel hukuk kuralları ihlal edilerek geçmişe dönük bir düzenleme yapılmıştır. Bu yolla hem iç tüzük hükümleri baypas edilmiş hem de dokunulmazlığı kaldırılan milletvekilinin denetim mekanizmalarına başvuru yolu ortadan kaldırılmıştır.

"Ana Muhalefet Lideri sayın Kemal Kılıçdaroğlu bunun anayasaya aykırı bir düzenleme olduğunu ama 'hayır' demeyecekleri yönünde beyanda bulunmuştu. Bu kararların sonucu da Enis Berberoğlu 25 yıl ceza aldı ve tutuklandı. Müvekkillerimizden Selahattin Demirtaş bu konuda uyararak sürecin bu noktaya gelebileceğini söylemişti. Fakat o dönem ana muhalefet başka bir yol izlemek durumunda kaldı.

"Bizce herhangi hukuksal alt yapısı olmayan bir durum. Uluslararası metinler, mahkeme kararları tutuklu milletvekillerinin derhal serbest bırakılmasını ön görmektedir. Yasal ve hukuksal anlamda durumun vahameti ortada. Fakat mahkemeler tutuk bir tavır içerisindeler ve hukuku işletmiyorlar.

"MAHKEME VAR FAKAT HUKUK VE YASA YOK" 

"Bu davalarla birebir çalışan avukatlar olarak süreçteki hukuksuzlukları yakından gözlemlemenin sıkıntısını yaşıyoruz. Çünkü mahkeme var fakat hukuk ve yasa yok. Cezalar veriliyor ancak hukuka ve yasalara dayanarak onları açıklamak mümkün değil.

“6 milyon kişinin iradesini temsil eden insanların sahip oldukları hakların hiçbirini kullanmalarına izin vermeksizin tümü gasp edilerek cezaevinde tutuluyor. Dolayısıyla bu tür davalarda hukuki müdahalelerde bulunmak durumunda kalan tüm avukatlar savunma yaparken zorluk yaşıyor.

"Yüksekdağ'ın gerek tutuklu gerek tutuksuz yargılandığı dosyalarda suça konu edilen konuların tamamı milletvekilliği faaliyeti. Yaptıkları her düşünce açıklaması, ileri sürdükleri her öneri şu anda bu davalarla cezalandırılıyor. Onlarla beraber onların temsil ettiği 6 milyon kişi ve özellikle Yüksekdağ ve tutuklu kadın vekillere ilişkin verilen kararlarla da kadınların siyasetteki temsili misyonu cezalandırılıyor.

"Yüksekdağ'ın vekilliğinin düşürülmesine neden olan Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği karardan başlayarak hukuksuzluğun örüldüğünü söyleyebiliriz. Cenazeye katılmış olması gerekçe gösterilerek kendisine 10 ay ceza verildi. Bu cezayı veren heyetin tamamı FETÖ suçlamasıyla açığa alındı. Tutuklananlar ve görevden uzaklaştırılanlar oldu.

"Bu hakimlerin ve savcının verdiği kararı Yargıtay onadı. O Yargıtay üyeleri iş başında. O karar üzerine milletvekilliğinin düşürülmesi süreci işletildi. Bu sürece destek sunanlar bu görevdeler. Dolayısıyla her şeyi FETÖ'ye yükleyip kurtulma eğiliminin aslında söz konusu olmadığının altını çizmek istiyorum. Topyekûn herkesin bir anlamda mutabık kalarak HDP'li vekillerin milletvekilliği faaliyeti engellendi.”

YÜKSEKDAĞ'IN HUKUKİ SÜRECİ 

Avukat Yoleri’nin verdiği bilgilere göre, Yüksekdağ hakkında Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 11 ayrı maddesini ihlalden suçlamalar var.

Tutuklu bulunduğu dosyada 83, tutuksuz dosyalarında ise 100’den fazla ve Van 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davasında bu cezalara eklenen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor.

İstanbul, Ankara, Mersin ve Adana’da görülmekte olan 4 davada hakkında hapis ve para cezasına hükmedildi. Kalan davalar karar aşamasında.

Yoleri devam eden ve bitmiş olan tüm soruşturma ve davalarda Yüksekdağ’ın “şiddet içermeyen düşünce ve görüş açıklamaları” ile suçlandığını söyledi.
Kanar: “Adalet Yürüyüşü” 11 vekil tutuklandığında başlamalıydı

Kanar sözlerine Cumhuriyet tarihinin en baskıcı ve karanlık günlerinden geçildiğini vurgulayarak başladı:

“Hitler de iktidara geldiğinde ilk işi, muhalif milletvekillerinin dokunulmazlığını kaldırmak olmuştu ve kararnamelerle ülkeyi yönetmeye başlamıştı. 7 Haziran seçimlerinin sonuçlarını hazmedemeyen AKP iktidarı da milletvekillerimizin dokunulmazlıklarını kaldırmakla işe başladı.

“Bu sürece gelinmesinde CHP yönetiminin ve MHP faşizminin de büyük katkıları oldu. CHP’nin başlattığı ‘Adalet Yürüyüşü’ne elbette ki biz de değer veriyoruz fakat bu yürüyüşün HDP’li 11 milletvekili tutuklandığı zaman başlamış olması gerekiyordu.

“Yargı yürütmenin kılıcına dönüşmüştür. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dün Kılıçdaroğlu’na ‘Herkes Anayasa’nın 138. maddesini dikkate almalıdır’ diye ifadede bulundu. ‘Anayasa’nın yargı bağımsızlığı ile ilgili olan bu maddesini defalarca kez paspas eden Erdoğan’ın kendisidir.

Can Dündar ve Erdem Gül ile ilgili tahliye kararı verildiğinde, ‘Anayasa Mahkemesi’ni tanımıyorum, kararına da saygı duymuyorum’ diyen, 7 Haziran seçimleri sonrasında temmuz ayında verdiği bir demeçte ‘HDP milletvekillerinin dokunulmazlığı kaldırılmalı ve yargı önünde hesap vermelidirler’ diyen de yine Erdoğan’dır.”

DEMİRTAŞ'IN HUKUKİ SÜRECİ 

Kanar’ın verdiği bilgilere göre, Selahattin Demirtaş hakkında hazırlanmış 96 tane fezleke mevcut.

Kanar, fezlekelerin tamamının Demirtaş’ın meclis ve meclis dışı konuşmaları, basın açıklamaları, parti grup toplantılarındaki konuşmaları ve katıldığı panel, sempozyum konuşmalarından oluştuğunu söyledi.

Demirtaş hakkında açılan soruşturma ve davalarda  “Örgüt Yöneticiliği”, “Örgüt Üyeliği”, “Suç ve Suçluyu Övme”, “Toplantı ve Yürüyüş Kanununa Muhalefet” ve “Cumhurbaşkanına Hakaret” suçlamalarıyla yargılanıyor.

Demirtaş’ın tutuklandığı dosyada 31 fezleke birleştirildi. Ayrıca hakkında Doğubayazıt 2. Asliye Ceza Mahkemesi “Hükümeti Aşağılama” suçlamasıyla 5 ay hapis cezası verdi.