Türkiye’de 30 Mart yerel seçimleri öncesi yaşanan toplumsal ve ekonomik gelişmeler dünya basınının gündeminden düşmüyor. Amerikan haber sitesi Huffington Post ‘En kötüsü daha gelmedi‘ başlığıyla bir habere yer verirken, BBC de ekonomiyi analiz ettiği bir makalede ‘kırılganlık‘ uyarısında bulundu.

Bugün dünya basınında Türkiye hakkında yayımlanan haberler özetle şöyle:

‘BERKİN SİMGE, ŞİKAYETLER MUHTELİF’

HUFFINGTON POST: Geçen yaz Gezi protestoları sırasında ekmek almaya giderken başından gaz kapsülüyle vurulan Berkin Elvan’ın ölümü, Türkiye’deki hükümet karşıtı hissiyatı yeniden tırmandırdı. Elvan protesto hareketi için bir simge haline gelse de, göstericilerin şikayetleri yolsuzluktan otoriter yönetime, muhalefet üzerindeki devasa baskıdan yetkililerin denetlenmemesine kadar bir dizi meseleye uzanıyor.

‘KUTUPLAŞTIRMA, ERDOĞAN’IN SEÇİM STRATEJİSİ’

HAARETZ: Yerel seçimlere sadece iki hafta kala, Türkiye’nin geleceği her zamankinden kasvetli görünüyor. Geçen hafta siyasi şiddet nedeniyle üç cenaze kaldırıldı, fanatikler Kürt yanlısı siyasetçilere ve parti bürolarına saldırdı, hüküm giymiş darbe planlayıcıları ve siyasi cinayetlerin şüphelileri serbest bırakıldı.

Tüm bunlar yetmezmiş gibi, Başbakan Tayyip Erdoğan gerilimi yumuşatmak bir yana, yangına körükle gidiyor. Öyle ki, dikkatleri hakkındaki geniş çaplı yolsuzlukluk iddialarından başka yöne çektiği sürece, seçim kampanyası stratejisi olarak toplumsal ve siyasi kutuplaşmayı benimsemiş görünüyor.

‘UMUTLANMAK İÇİN UZUN BİR YOL VAR’

Geçen haftaki cenazelerle tahliyelerin aynı zamana denk gelmesi, Türkiye’nin liderleri ve kamuoyu için bir uyarı teşkil etmeli: Eğer doğru adımlar atılmazsa, ülke, birçoklarının uzun zaman önce son bulduğunu düşündüğü karanlık günlere geri dönebilir. Yerel seçimler ülkenin yönelimine dair bazı göstergeler içerecek fakat sonuç ne olursa olsun, Türkiye’nin önünde yeniden umutlanmak için uzun bir yol var.

BBC: Türkiye son ekonomik krizini, yatırımcıların paralarını sadece Asya’daki gelişmekte olan ekonomilerden değil, aynı zamanda Rusya, Latin Amerika ve Türkiye’den de çektiği 1997-98 Asya mali krizinin sonrasında yaşamıştı. Benzer bir güven kaybının yeniden yaşanması, özel şirketlerin özellikle de yabancı borç verenlere ödeme yapmasını engelleyebilir.  Bunu söylemek hiçbir zaman kolay değildir fakat böyle bir durumun yaşanması, iflas, temerrüd ve muhtemelen yeni bir mali kriz anlamına gelecektir.

‘KÜRESEL EKONOMİYİ DE ETKİLER’

Bu kez, hükümetin yolsuzluk suçlamalarıyla karşı karşıya bulunduğu düşünüldüğünde, siyasal karmaşa da söz konusu. Türkiye için endişe şu ki, ekonomi yatırımcıların güven kaybetmesine yol açmasa bile siyasi kriz dengeyi tersine çevirir mi? İki senaryoda da, dünyanın en büyük gelişmekte olan ekonomilerinden birindeki bir kriz, küresel ekonomide yeni bir zayıflık unsurunu veya daha kötüsünü tetikleyebilir. (Diken.com)