20 Temmuz 2015 tarihinde Urfa’nın Suruç ilçesinde Kobane’ye yardım götürmek üzere toplanan SGDF’li gençlere yönelik canlı bomba saldırısıyla ilgili yeni ayrıntılar ortaya çıktı.

Müfettiş raporlarına göre kendini patlatan canlı bomba Abdurrahman Alagöz, emniyet istihbaratın takibindeydi. Bir saldırı düzenleyebileceği biliniyordu. Bu bilgi MİT'e verilmedi. Hazırlanan müfettiş raporuna göre bu istihbarat bilgisi polis tarafından, MİT'e bildirilmesi gerekirken bildirilmedi.

Öte yandan bir istihbarat elemanı Suruç'taki patlamadan kısa bir süre önce Urfa'daki ünitesini arayıp Suruç'ta bomba patlatılacağı bilgisini verdi. Ancak tüm bunlara rağmen gerekli önlemler alınmadı ve IŞİD üyesi canlı bomba kendini patlattı ve 33 kişi yaşamını yitirdi.

Milliyet yazarı Tolga Şardan bugünkü köşesinde yaşanan ihmaller zincirini şu satırlarla anlatıyor:

"Aldığım bilgilere göre, müfettişler, Suruç’taki canlı bomba eylemcisi Abdurrahman Alagöz’ün devletin bildiği bir isim olduğunu tespit etti.

Çünkü, Alagöz hakkında bazı yazışmalar devlet kayıtlarında bulunuyordu. Adıyaman’daki IŞİD yapısı içinde olan Alagöz’ün “kayıp” olduğu yönünde ailesinin polise başvurması sonrasında, Adıyaman Emniyet Müdürlüğü bu gelişmeyi Ankara’daki Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanlığı’na bildirmişti.

81 İLİN EMNİYETİNE BİLDİRİLDİ

İstihbarat Dairesi, Türkiye’deki eylemleriyle ön plana çıkan ve adını duyuran DEAŞ hücrelerinden birisinde yer alabileceği kuşkusuyla Alagöz’ün adını 81 ildeki emniyet müdürlükleri bünyesindeki yerel istihbarat ünitelerine bildirdi.

Ancak, tam da bu noktada bir atlama yaşandı.

O BİLGİ MİT'LE PAYLAŞILMADI

Müfettiş tespitlerine göre, Emniyet İstihbarat Dairesi, bu bilgiyi Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ile paylaşmadı. Bu bilginin MİT’le paylaşılmaması önemli bir ihmal.

"SURUÇ'TA BOMBA PATLAYACAK" TELEFONU

Kaldı ki, canlı bomba eyleminden çok kısa süre önce MİT’in bir elemanı, teşkilatın Urfa’daki ünitesini telefonla arayıp Suruç’ta bomba patlatılacağı bilgisini verdi. Bu iki durumu birbiriyle bağlantılı olduğu içi ortaya bir ihmal durumu çıkıyor.

Emniyet İstihbaratı’nda Suruç saldırısı çerçevesinde MİT’le bilgi paylaşımı konusunda yaşanan “atlamanın” kaynağı ise, yazışmaları yapan polis olarak gösteriliyor. 17-25 Aralık sürecinden sonra Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi’nde göreve başlayan polis memurunun, diğer kurumlarla yapılacak yazışmalar konusunda yeterli birikime ve bilgiye sahip olmadığı gerekçesi ortaya konuluyor"