CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun öncülüğünde başlatılan 'Adalet Yürüyüşü' 23. gününü geride bıraktı. 

Kemal Kılıçdaroğlu'nun eşi Selvi Kılıçdaroğlu 'Adalet Yürüyüş'ü ile ilgili soruları yanıtladı.

Selvi Kılıçdaroğlu, "Herkes için adalet diyoruz, hapistekiler için de dışardakiler için de" dedi. 

CHP'nin HDP'li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması ile ilgili tavrını da eleştiren Selvi Kılıçdaroğlu, "Gerek yoktu, nasılsa MHP ve AK Parti oyları yetiyordu ama kanunla çıkartmak istediler. CHP böyle davranmayabilirdi" ifadesini kullandı. 

Dilek Gül'ün sorularını yanıtlayan Selvi Kılıçdaroğlu'nun Artı Gerçek'te yer alan söyleşisinin ilgili bölümü şöyle: 

"BEN DERSİMLİYİM"

Siyasete merakının ne zaman başladığını sorunca "Ben Dersimliyim" diye giriyor söze: Bulunduğum coğrafya nedeniyle siyasete ilgimin olmaması gibi bir şey söz konusu değil, Dersim’den beş yaşında çıktık Ankara’ya geldik. Farklı bir dil konuşuyoruz, anadilimiz Zazaca sonuçta. Dil farklı, şehir farklı, çok büyük olmasa da zorluklar yaşadık. Annem Türkçe’yi benimle öğrendi. Ama en çok düşündüren ve şaşırtan aynı memlekette yaşamamıza rağmen birbirimizi tanımadığımızı gördüm. Bu yaşımda hala Türkiye’nin şehirlerini dolaştıkça gördüğüm farklılıklar, etnik kimlikler şaşırtır, ki ben Dersim bölgesinden geliyorum.’’ 

"Hepimiz kardeşiz" söyleminin Türkiye’de ne kadar yaygın olduğunu hatırlatıyorum, devam ediyor Selvi Kılıçdaroğlu: Ama birbirimizi tanımıyoruz, batıdaki doğudakini güneydeki kuzeydekini tanımıyor, farklı anlatılmış haliyle, ‘hepimiz kardeşiz’ cümlesi havada kalıyor. Biz bu coğrafyada birbirimizi tanımıyoruz. Sebebi siyaset ve bizi idare edenler.’" 

"HDP GÜZEL BİR BAŞARI YAKALAMIŞTI"

Biraz siyaset biraz Türkiye diyince konu Adalet Yürüşü’ne geliyor. Selvi Kılıçdaroğlu’na göre Enis Berberoğlu’nun tutuklanması son noktaydı ama yürüyüş Berberoğlu’nun şahsına yapılan bir yürüyüş değil. Nedenini de şöyle anlatıyor: 

"Berberoğlu’ndan önce HDP’li vekiller, gazeteciler içerde, Berberoğlu’nun tutuklanması fitili ateşledi. Aslına bakarsanız, insanların yılgınlığı var, bişey bekliyorlardı. İnsanların umuda ihtiyacı var ki ben Kemal Bey’den daha çok sokakta olduğum için insanların yılgınlığına, beklentilerine yakından tanık oluyorum. O nedenle bu yürüyüş iyi de oldu, bu katılımı bekliyordum çünkü insanlar bir ışık bekliyordu, o nedenle bu katılım beni şaşırtmadı.

İnsanlar beklentisi olmadan, inanarak yürüyorlar. Bir korku yaratılmak isteniyor bomba patlayacak, saldırı olacak deniliyor ama buna rağmen katılım artıyor. Bu kötü şeyler olmaz demiyorum, garantisi yok ama insanlar göze alarak yürüyor.’" 

‘7 Haziran’dan sonra çok şey yaşadık, Güneydoğu’da ikinci seçime girerken ne olduğunu, niçin olduğunu tam anlayamadığımız şeyler oldu, HDP güzel bir başarı yakalamıştı ama geldiğimiz nokta böyle. Birçok anlaşılmaz nokta var, ama herhalde hükümetin kendi tercihiydi, kendilerine göre hesapları vardı. Orda evler boşaltıldı, insanlar çok zor günler yaşadı hepimiz de buna şahit olduk. Türkiye’nin batısı çok fazla bilgi sahibi değildi, bu yönde eleştiriler de geliyordu. Ama ben kalben bölündüğümüzü düşünmüyorum." 

"CHP’NİN DOKUNULMAZLIKLARI DESTEKLEMESİNE GEREK YOKTU"

Konuyu CHP’nin dokunulmazlıklar konusundaki tavrına getiriyorum. CHP’nin tavrı yanlış mıydı? Bu konuda CHP’den taraf mısınız yoksa muhalif mi? Biraz zorlanıyor ama yanıtsız bırakmıyor. "Gerek yoktu, nasılsa MHP ve AK Parti oyları yetiyordu ama kanunla çıkartmak istediler. CHP böyle davranmayabilirdi.’’ 

'Bu konudaki tavrınızı, eleştirinizi Kemal Bey'le paylaştınız mı? deyince "Anladınız siz" diyerek gülümsüyor: "Görüşlerimi ve yanlış gördüğüm herşeyi paylaşırım, hatta çocuklarım bana ‘müzmin muhalif’ der. 

"YÜRÜYÜŞÜN SİYASETLE ALAKASI YOK"

Yürüyüşe yönelik eleştirileri de doğal karşılıyor Selvi Kılıçdaroğlu: "Kaç gündür duyuyoruz, hakkınız olan bir yürüyüş için ‘müsaade ettik, izin verdik‘ açıklamaları yapılıyor. Sanki bir lütufmuş gibi... Şaşırmıyorum ama şu bir gerçek; buranın siyasetle alakası yok, her ne kadar ısrarla ilişkilendirilmeye çalışılsa da…" 

Merak edilen yürüyüşün nereye varacağını sorduğumuzda, "Ben de bilmiyorum ama dileğimiz bunun devamlılığının olması, umudun sürmesi, çok üzücü şeyler yaşıyoruz ve görüyoruz, mesela KHK ile görevden uzaklaştırıldıktan sona başlattıkları açlık grevini cezaevinde de sürdüren akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça’nın durumlarının kötüleştiğini öğrendim, üzülüyorum. İnsan bazen bişey diyemiyor artık, bu yüzden yürüyoruz, herkes için adalet diyoruz, hapistekiler için de dışardakiler için de.’"