90'lı yılların başında gazetecilik yapan bir çok yazar, muhabir, gazete dağıtımcısı tutuklandı, sokak ortasında infaz edildi ya da kaçırılarak kaybedildi. Bunun yanı sıra birçok gazete kapatıldı, sansüre uğradı.

Özgür Ülke Gazetesi'nin ise, 3 Aralık'ta 1994 yılında, İstanbul Kadırga'daki merkez binası, Cağaloğlu'nda ve Ankara'daki büroları eş zamanlı olarak bombalı saldırıya uğradı. Bu saldırıda gazetenin merkez binasında ulaştırma görevlisi Ersin Yıldız yaşamını yitirdi ve 20'ye yakın gazete çalışanı da yaralandı. O dönem muhalif basının ve aydınların gösterdiği örnek bir dayanışmayla gazete ikinci gün yine tekrar yayına başladı.

Gazetenin bombalandığı sırada İstanbul Kadırga'daki merkez binada olan ve iki yıl boyunca Özgür Ülke Gazetesi'nde yayın kurulu üyeliği ve spor sayfası yazarlığı yapan Okan Yüksel, gazetenin neden bombalandığını, patlama anında neler yaşadığını anlattı.

'BU İŞTE ÖLÜM BİZİM CAN YOLDAŞIMIZDI'

Türkiye'de infazların yoğun bir şekilde yaşandığı, karanlık bir dönemde Tansu Çiller'in başbakanlık yaptığını hatırlatan Yüksel, "Özgür Ülke Gazetesi'nin verdiği mücadele başta Başbakan Tansu Çiller olmak üzere bir çevreyi rahatsız etti. Çiller'in tavırları, yayınladığı genelgelerle 'bu gazeteyi gerekirse çalışanlarıyla birlikte yok edin' anlamındaki bildirilere imza attığını tahmin ediyorduk. Bunlar hiç umurumuzda değildi çünkü böylesine mücadelelere giren insanların biraz da ölümle yoldaş olması lazım. Bu nedenle ölüm bizim can yoldaşımızdı. Daha sonra Tansu Çiller'in gazeteye yönelik saldırının emrini verdiği belgelerle kanıtlandı. Bu belgeler gazetelerde yer aldı. Özgür ülke bunu manşetine taşıdı. Ama bunun hesabını soran olmadı" dedi.

'ÖLMEMİZİ BEKLEMELERİNİ UNUTAMIYORUM'

Gazeteye yönelik bombalama olayını gerçekleştiren kişilerin tamirci kılığına girerek, gazete binasındaki birçok yere C4 türü patlayıcı yerleştirdiklerini söyleyen Yüksel, patlama anına ilişkin şunları aktardı:

"Saat gece 02.00 civarındaydı gazetedeydim. Yorgundum biraz dinlenmek için dinlenme odasına geçmiş bir koltuğa uzanmıştım. Bir anda kulakları sağır edercesine arka arkaya patlamalar duymaya başladım. Patlama nedeniyle binanın elektrikleri kesilmiş, her yer zifiri karanlıktı. Patlama sonrasında binanın yerle bir oluşunu hissediyordum. Binada bulunan 19 arkadaşımla birlikte panik olmamaya gayret ediyorduk. El yordamıyla etrafımızda sağlam kalmış duvarlara tutunurken diğer bir taraftan da birbirimize yardımcı olmaya çalışıyorduk. Bu sırada binanın tüm katlarına yerleştirilen C4'lerin arka arkaya patlatılması nedeniyle çöken duvarların altında kalmamak için mücadele ederek, binanın en üst katına çıkmaya çalışıyorduk. Binadaki bütün çalışma arkadaşlarımla çatıya ulaşmanın bir yolunu bularak çatıda toplandık. "

"İTFAİYE EKİBİNİN İLGİSİZLİĞİNİ VE ÖLMEMİZİ BEKLEMESİNİ UNUTAMIYORUM"

"Yardıma gelen itfaiye ekibinin ilgisiz kalışı hatta gülerek ölmemizi beklemelerini hiç unutamıyorum. Onların o bekleyişleri direncimizi daha da arttırıyordu. Ölmemizi bekleyenlere inat, bir kişinin bize attığı bir halatı çatı katındaki bir direğe bağlayarak hep birlikte sakin ve cesur bir şekilde aşağıya indik. Kendi çabalarımızla kendi kurtuluşumuzu başardık. O gece bir arkadaşımızı ölüm ayırdı bizden, 19 arkadaşımız da yaralanmıştı. Zulüm 4 katlı binayı yıktı ama bizleri yıkamadı. İnerken benim ve birçok arkadaşımın elleri halattaki sürtünmeden dolayı yanmıştı. Hastane kapısına girmeye kalmadan polisler bizleri gözaltına aldı."

'3 ARALIK 1994 BENİM DOĞUM GÜNÜM'

Özgür Ülke Gazetesi'ne yönelik saldırıyla korkuya dayalı, suskun ve kişiliksiz bir toplum yaratılmak istendiğini vurgulayan Yüksel, "Bilerek içine girdiğimiz bir mücadelede yazdıklarımızla, hayatımızla, ilkelerimize ve ülkemize sahip çıkacaktık. Özgür Ülkeyi infaz etmek istediler, yok etmek istediler ama unuttukları bir şey vardı ki; o da bizler için her zaman, her yerde ölüm yok hükmündedir," dedi.

Yüksel şöyle devam etti:

"Susturamadılar bizleri bu yoklukta parçalanmışlıklarda, bu bombalamalara karşın Özgür Ülke, sol ve sosyalist literatürde yer alan gazetelerin ve gazetecilerin dayanışmasıyla tekrar daha gür bir şekilde yoluna devam etmeyi sürdürdü. Ben patlamanın yaşandığı geceyle ilgili daha sonra yazdığım yazı ve anılarımda 3 Aralık'ı doğum günüm olarak ilan ettim. Daha önce de birçok saldırıya uğradım ama 3 Aralık 1994 yılındaki saldırı sadece beni değil bütün ülkenin sözcüsü olan Özgür Ülke'yi tümüyle susturabilmeyi ve bir çok çalışanını yok etmek anlamına geliyordu. O binayı moloz haline getirselerdi bile Özgür Ülke durmayacaktı yine yoluna devam edecekti. Bizler alçakça yapılan bombalama saldırılarını hiç bir zaman unutmadık, unutmayacağız da." Basına yönelik saldırıların günümüzde şekil değiştirse de basını susturma girişimlerinin devam ettiğini belirten Yüksel, şunları ifade etti: "Bu günlerde yaşananları hep birlikte görüyoruz. Gazeteci, yazar arkadaşlarımız içeri tıktırılarak, işinden kovularak susturmaya çalışıyorlar. Geçmişte direk cana kast ediliyordu. Bugün ise demokrasi kisvesi altında yazar, çizer, gazeteci, aydınları mahpuslara doldurarak özgürlüklerine kastediyorlar. Ama şu var ki tarihin akışı içinde devrimci mücadeleler hiç bir zaman durdurulamamıştır, durdurulamayacaktır da."

'ÖZGÜR ÜLKE BİR MÜCADELE GAZETESİ OLARAK TARİHTEKİ YERİNİ ALMIŞTIR'

Özgür Ülke Gazetesi'ne yapılan saldırının Türkiye ve dünya basın tarihinde görülmemiş bir saldırı olduğunu ifade eden Yüksel, "Özgür Ülke'ye yönelik saldırı, daha önce özgür basın çalışanlarına yönelik kontur gerillasıyla, JİTEM'iyle, derin devletiyle, devletiyle yapılan infaz ve saldırılarından farklı olarak, bir gazeteyi bütün çalışanlarıyla toplu olarak yok etme üzerine planlanmıştı. Türk basın tarihinde, 1940'ların sonlarında ve 50'lerin başında Tan Gazetesi'nin basılması ve yok edilmeye çalışılması, İzmir'de yayın yapan Demokrat Gazetesi'ne saldırılar var. Bazı gazetecileri susturmak için yapılan bireysel saldırılar ve öldürmeler var, ama bir gazetenin tümüyle bombalanarak, bütün çalışanlarının öldürülmek istenmesinin dünyada bir örneği yok. Özgür Ülke Gazetesi'ne yapılan saldırı basına yönelik saldırganlığın vardığı en son noktaydı. Bu olay dünya basın tarihinde ilk kez yaşanan kötü lanetli bir olaydı" diye belirtti.

Özgür Ülke Gazetesi'nin Türkiye gerçeklerini gündeme taşıyan, Kürtlerin sindirilmesine, yok edilmesine ve asimile edilmesine karşı özgürlüğünü savunan, mücadele gazetesi olduğunu dile getiren Yüksel, "Bu mücadele gazetesini ancak bu şekilde susturabileceklerini sandılar ama güneşin doğuşunun engellenemeyeceği gibi özgür ülkenin yayınını da engelleyemediler. Özgür Ülke, bu ülkede gerçek anlamda verilen bir mücadelenin bayraktarı olarak sadece basın tarihinde değil, siyasi tarihte de yerine almıştır. Özgür Ülke, bu mücadeleyi sürdüren bir gazete olarak anılacaktır" dedi. (yuksekovahaber/Deniz Tekin)